Yap Deli Binnaz
Üç kız bir erkek kardeşiz.Eğer içimizden birimiz inatla bir şeyi yapmakta diretirse babam
gülerek" Yap deli Binnaz yap derdi." Sanıyorum içimizde en inatçı Nuh deyip peygamber demeyenimiz ise benim küçüğüm Nazife’ydi. Çocukluktaki inatçı huyu halâ değişmedi.
Bu deli Binnaz kim? Bu konuda aklımda kalan bu çocuğun çok inatçı olduğu. Yap denileni
değil, yapma dediğini yapması. Babam da bu yüzden böyle söylerdi. Yap derdi ki yapmayalım.
Bende de böyle bir huy olmalı.Bir şeyi ille yap deyince yapmak içimden gelmiyor.Önce ben
yapmak isteyeceğim.
Bir saat sonra orda olmam gerekir.Bayan,hoca eşliğinde sanat müziği çalışıp söylediğimiz
hanımlar lokalinde. İlâhiyi ve Zeki Müren’in "Uzun yıllar bekledim, hakikat oldu rüyam"
şarkısını akşam oturup biraz çalışayım dedim. Olmadı. Bunu kendime yap diye dikte ettiğimiçin şarkı ve ilâhide istediği ruhu bulamadım. Gönülsüz kâğıda bakarak okuyordum.
Baktım ki olmuyor, bıraktım çalışmayı.
Ertesi gün bulaşıkları yıkarken ilâhiyi ve şarkıyı içimden gelerek okumaya başladım. İlâhinin
sözlerini tam olarak bilmiyordum.Oturma odasına gidip notaların ve sözlerin yazdığı kâğıdı
getirip çeşmenin az ierisine ıslak olmayan bir yere koydum. Sözlere bakmam gerektiğinde
bakıyor, ilâhiyi okuyordum. İlâhiyi merak edenler için ilk bölümünü buraya yazıyorum. Bu
ilâhiyi tv’den bir kaç kez duymuşluğum vardı ve söylenmesi ve verdiği duygular çok güzel:
Erler demine destûr alalım
Pervaneye bak ibret alalım
Aşkın ateşine gel bir yanalım
Pervaneye bak ibret alalım
Dost dost dost dost
Devrâna girip seyrân edelim
Devrâna girip seyrân edelim
Eyvah demeden Allah diyelim
Lailâhe illâllah lâilâhe illallah
lâilâhe illallah huu..
Bulaşık yıkarken kimbilir kaç kez söyledim. Bu ara da Zeki Müren’in şarkısını da söylemeyi
unutmadım.Duydularsa alt kattakilere bir müzik ziyafeti çektim.Tabii ilâhiyi kimbilir kaç kez
okumuşumdur. Bu konuda bir şikâyet almadım.Komşularımın sürekli mutfakta oturmasına
rağmen.
Geçen perşembe kardeşim Nazife’nin apartman günü vardı. Kur’an okunacak, bu arada da
komşular bir araya gelmiş, sohbet etmiş olacaklardı.İlâhi yazılı kâğıdımı belki söyleyebilirim
diye surelerin olduğu kitabın arasına koydum. Yine şarkılarda sırayla okuduğumuz gibi
Kur’an surelerini de sırayla okuduk. bana tebareke suresi düştü. Tabii bu ezbere bildiğim
sureyi takılarak okudum. Çünkü yıllardır Kur’an’ın açıklamasını okuyorum.
Okumalarımız ve dua bittikten sonra, sanıyorum imam hatip lisesini bitiren kur’an okuyan topluluğu yönlendiren ve kendisi de okuyan hanımefendiye biraz da Kur’anın açıklamasını okumasını söyledim. Biraz sert mi dedim bilmiyorum, o sırada içeri giren kardeşim bana bir göz attı. Yapma ne isterlerse yapsınlar gibi. Çünkü ev sahibi kardeşimdi..
Kardeşimin üst katında dördüncü katta oturan Erdoğan posterleri ve parti bayraklarıyla
balkonunu donatan ismini henüz öğrenmediğim, o hanım da bize hocalık eden bayana:
" Bize şöyle kovuyla, gıybetle, dedikoduyla, bunların kötülüğüyle ilgili bir şeyler söylesen."
Ben de:
" Bunların kötü olduğunu biliyor ama yapmaya devam ediyoruz." dedim, sözlerime bunlarla
ilgili değil de Kur’anın Kerimden bir şeyler okusun dedim.
Hocamız:
" Fatiha’nın anlamını okuyalım bugün. Pek çok anlamı var. Biraz dilim döndüğünce okumak
istiyorum."
Bunda hem fikir olduk. Ve Hocamızı dinlemeye koyulduk. Karşımda oturan AKP’li bayanın gereğince kulak vermediğini gördüm. Yanındakiyle konuşuyordu. Zavallı hocanın sesini
duyurmak için çaba sarfettiğine şahit oldum..
Konuşma bitince, ben de sizlere gittiğim sanan müziği kursundan öğrendiğim bir ilâhiyi okumak istiyordum dedim. O AKP’li çok konuşan hanım hızlı hızlı" Sonra okursunuz artık"
diyerek resmen hevesimi kursağımda koydu. Ve oturup çay içmek, bir şeyler yemek süresince bu kadının sesi kulaklarımda çınladı durdu. Her kafadan bir ses çıkıyordu sanki..
Aklımda söylediği şu söz kaldı:
" Bayanlar biliyorsunuz komşuluk hali, seslerimiz birbirine duyulauyor. Bu konuda anlayışlı
olalım."
Gülüşmeler oldu. "Tabii senin sesini bayağı bir duyuyoruz eşine karşı. Adamcağızın ağzını
açtırmıyorsun bile." dedi yan komşusu.
Bu sözleri söyleyenin on yedi yaşındaki kızı ise:
"Anne bizim evde de babam senin ağzını açtırmaz!."
Yine gülüştüler.
Gitme zamanım geldi, hazırlanmalıyım. Ya, konu neydi, ne anlatıyordum.
Hatırladım. Yap deyince benim de bir şeyi yapamadığımı. Burada yapmak istedim ve daha çok konuşmak isteyen tarafından engellendim. Diğer taraftan. Yap, söyle bir şarkı söyle dediler söylemedim. Oysa öyle samimi, hayat dolu kadınlardı gelinimizin arkadaşları.
Ben söylemeyince ellerini açarak bir şarkıcı gibi söylediler. Arada mırıldanarak katıldım
onlara. Beni de aralarına almak istediler. Severek kabul ettim. Burada dedikodu yoktu.
Ağır şarkıları şevkle söyleyen arkadaş:
Evet, kur’an okuyalım, namazımızı kılalım ama hayattan da kopmayalım. Şarkılarla da
ruhumuzu biraz okşayıp, gençleştirelim arkadaşlar dedi.
Gerçekten ismi Tülây olan bu arkadaş çok haklıydı."Aynı fikirdeyim dedim.
7. 4. 2014 / Nazik Gülünay
geçen akşam oturup biraz çalışmak istedim. Kendimi buna koşulladım ya bir türlü
YORUMLAR
içten ve samimi duygularla yazılmış güzel bir yazı.
toplumumuzun yapısında renkli simalar ve davranışları yazıya konu edilmiş.
paylaşım için teşekkür ederim
glenay
Yanlışlıklarla yazmışım.
Yazdım ve kontrol etmeden, kapadım bilgisayarı.
Neyse şimdi düzeltirim.
Yorumunuza çok teşekkürler,
selâmlar..
hikayeden öğrendiğim sizin mutfakta bulaşık makinesi olmadığı ve sizin bulaşıkları yıkarken şarkı söylemeniz
şaka bir yana
hayat öyledir kimse zorlamaya gelmek istemediğini düşünür ama bazıları zorlamaya gelemez, ki siz de gelemeyenlerden birisiniz.
Anlattıklarınız komşu ilişkileri, evde erkek ya da kadının sözü geçmesi hatta egemen olmasını sizin kaleminizden hikaye tadında dinleyip şu bizde de aynı demek güzeldi
tebrik ve saygılarımla düşündaşım
glenay
Bir kişiyim, sadece misafir gelince böyle bir alete gerek olduğu aklıma
geliyor. Gereksiz olsa da alacağım; kardeşlerim al diye ısrar ettikleri için:)
Çok teşekkürler düşündaşım,
yazı aceleye geldi.
Aklıma geleni hemen yapmazsam,
yapmayacağım için yazdım.
selâm ve saygılarımla..