- 5077 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
güzel annem
Aslında buraya bu konuda bir yazı yazma düşüncesinde değildim ; bir iki önemli sebebi var yazmadan duramayışımın yüreğimi tırmalayan bu yaz yaz meselesinin az da olsa bir şeyler karalamak istememin
öncelikle bir evlat tarafından bir annenin hakkıyla anlatılabilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum bu sebepledir ki yazıp yazmamakta kararsız kaldım.
ikincisi yazacaklarımın benim yüreğimden başka yüreklere akarken yapacağı tahribatı düşündüm ve üzüldüm yazma oğlum ne olacak ki çok çok suskun kalır kağıt başkası yazar sen okursun bu seferde dedim dedim ama geçen gün formu kurcaladığımda bir arkadaşımızın bir süre yokum mesajını okudum biraz merak biraz da hani vardır ya canınızın bir yarısı gelmektir diğer yarısı gitmek kala kalırsınız bazen öylece anladım ki gitmekten yana bulmuş çareyi oysa dayanamayıp telefon açtığımda;
Bana söylediklerini üç gün üst üste düşündüm elimi uzatamıyordum yüreğimi avuçlarımdan avuçlarına bırakamıyordum ona hissettiklerimi anlatamıyordum ;sonra ferhan geldi aklıma ayşem geldi her şeyden ötelerde birbirimize sınıfsız sınırsız şartsız sunduğumuz sevgi geldi
dedim ki kendime yazmalıyım bir şeyler söylemeliyim ben yürekli adamım sevdiklerim için sizin için
Bir tek şeyin bilinmesini çok istiyorum okuyanların tamamı tarafından bu yazının yazılma sebebi saf
Sevgi Anne başka türlü nasıl anlatılabilir ki
…………………………………………….
Güzel Annem
Dokuz ya da on yaşlarındayım çocukluğun en meselesiz yaşları öğrenme zamanları kitap okumayı hiç sevmiyorum,zaten kitap görmekte pek mümkün değil ; ben ilk defa annemim hatıra defterini okudum içinde ümit yaşarın şiirlerinin olduğu benim , annemin ve öz babamın resimlerinin bulunduğu gizli bir defterimiz vardı.
Annem de o yılar şiir yazar yüreğindekileri öldürmemek adına umut ettiklerini inandıklarını hep yazardı O yazardı ben okurdum on yedi yaşında doğurmuştu beni garip tesadüf O beni ben sevgiyi birlikte büyüttük sınırsız sorgusuz koşulsuz hayatımız zordu
üvey babam sabaha karşı altı gibi eve geliyor
Kapının zilini çaldığında annem koşarak açıyor ben uyanıyorum gözlerimi ovuşturarak bakıyorum üvey babam gelmiş öpüyor beni yorgunum diyor çift tabanca taşıyor genç o zamanlar salonda ki vitrinin üzerine belinden çıkardığı tabancaları bırakıyor ben deli gibi gülen gözlerle konuşuyorum versene ; inanılmaz bir gururla gülümsüyor yüzüme ve diyor ki tamama ama uyandığımda pırıl pırıl olacak o ley diyorum kucağına atlayıp ya da o bana sevgisini göstermek için başlıyor benimle güreş tutmaya iki metrelik boyuyla benimle uğraşmaya ; O yıllar üvey babam Ankara’da isim yapmış bir kabadayı, şimdiki gibi mafya filan yok ağa diyorlar üç kumarhane ve bir tanede aile gazinosu dediğimiz assolislerin çıktığı büyük bir mekanı çalıştırıyor.Anlayacağınız gecesi gündüzü olmayan karanlık bir adam o ne kadar karanlıksa annem o kadar aydınlık benim babasızlığımı hissetmemem için elinden geleni yapıyor benim kadar çok öpülen ikinci bir çocuk yoktur dünyada ama ben onu mutlu etmekten çok delirtmekten yana kullandım yıllarca her şansımı ……..hayırsız evlattım ah ah
Bir sabah okula gitmemek için tebeşir tozu yutup ateşimi bir hayli yükselttikten sonra hastayım okula gitmeyeceğim dedim zaten kıyamazdı hemen tamam dedi bende yatakta saati kollamaya başladım
Okul saati geçince yataktan fırlayıp üstümü giyindim nereye hastasın diyincede iyiyim top oynayacağım dedim gitme guzum hastasın dedi ama dinleyen kim serde aksilik var huyumu seveyim kapıyı çarpıp fırladım…..merdivenleri üçer beşer atlıyordum annemi kandırmış ve istediğimi elde etmiştim bu gün gibi hatırlıyorum o anı son beş merdiven kala kuş olup uçmuştum ve apartmanda bir çığlık feryat figan annem koşa koşa geldi sol kolumu kaldırdığımda bileğim sallanıyordu kırmıştım
Hem bileğim hem de kolumun bilekten az üzeri kırılmıştı bu hayatımın en büyük dersiydi anne gönlü olmadan yapılan işlerin neye mal olabileceğini küçücükken öğrenmiştim hala kırk yaşında biri olarak
Bu dakikadan itibaren her kapıdan çıkışımda onun duasını almadan çıkmamaya özen gösteririm bi terslik olurda kırarsam üzersem bilirim ki o gün beni ya kolumu ya yüreğimi kıracak bir son bekliyor
Geceleri mümkün mertebe geç yatar onların yatak odalarına girer annemim ayaklarını gıdıklar ve kısık bir sesle işaret ederdim gel , sonra hızlı adımlarla sessizce odama kaçar ve annemi beklerdim illa benimle yatacak lakin çok zaman o gelmeden ben uyumuş olurdum, sevginin kolay kazanılmadığını
Kolay yaşanılmadığını o yıllarda anlamıştım.
Annem çok güzel bir kadındı saçı yüzü burnu alnı ama onu asıl güzel yapan şey ise her an ve her yerde iyi kötü güzel çirkin demeden insanlara yüreğini ve ellerini tamamıyla açmasıydı ki O karşılığını beklemeden ve sınırsız sevgi dağıtırdı, o genç kızlık dönemlerinde bile ailede ve çevrede yaşlı hasta bakıma muhtaç kim varsa onun yanında bir tek annem olurdu, bir çok kişinin okuma yazma bilmediği bir ülkede orta okulu bitirmiş liseye giderken kocaya kaçmış okulu bırakmıştı.ama asıl olan hayat mücadelesinde onun en zor ve en güzel anlarını hep beraber paylaşmamızdı şimdi daha iyi anlıyorum
On zor zamanlarını hayat mücadelesini umudum dediği bana neden bu kadar çok sarıldığını
Yirmi beş yıl süren ikinci evliliğinin dayak zulüm ve isyanla geçen her anında yanındaydım bir çocuğunuz belki bunları yaşıyorsunuz ama farkında olmadığınız çocuklarınızın da sizinle aynı şeyleri yaşadıkları anlamıyorlar sanıyorsanız yanılıyorsunuz.buyurun çocukluğumdan bazı hatıralar okuyun.
Gece kapı zili çalınındı mı hala çıldırırım hel hele on ikiden sonra kesinlikle ya kavga çıkacaktır ya sarhoş gelen üvey babam annemi dövecektir baha ne mi yok bahanesi yok bu işin kadın güçsüz ya konuşursa çakacaksın bir tane ağzına o ağlarken yapma etme derken sen keyfini süreceksin erkekliğin nasıl erkeklikse…? Ah nefret ediyorum kadın döven erkeklerden
Ömrümce herkesi ve her şeyi olabilir diye affettim ama kadın döven birini affetmem hele yakınımdaysa elimden onu kimse alamaz sanırım bu olay beni her zaman mazlumdan yana olma davasında en önde gidenlerden yaptı.
Biraz daha büyüdüğüm de kendi odamı dünyam yapmıştım kapılarım kapanmaya başlamış dünyama kimseyi sokmamak adına evde bir çok zamanlar kapalı kapılar ardında kendi kurduğum dünyamda yaşamaya devam ettim,
Gece üç de ağlama sesiyle uyanıyorum kalbim bir kuşun ki gibi biraz korku biraz heyecan pır pır atıyor kalkıp salona doğru gidiyorum üvey babam elinde gır gır dediğimiz o yılların demir süpürgesinin sapıyla anneme vuruyor sırtına inen demirin acısıyla ağlarken bir yandan da kurban olayım vur ama bağırma uyanmasın önder diye usul usul sarhoş kocasına yalvarıyor
Bir başka gece eve yine alkollü geliyor sabaha karşı biz uykudayız acı acı çalınıyor kapı ağa kapı açılınca nerdesiniz ulan diye bağırarak silahı çekip salondaki büfeyi avizeyi ve tavanı kurşun yağmuruna tutuyor, biz annemle dur yapma diye sesleniyoruz korkumu yok rutin işler alıştık zaten biz bir ölümden korkmuyoruz annemle bir ayrılıktan korkuyoruz. Sonra o rahatlamış bir şekilde yatak odasına gidip sızıyor ve emrediyor gelen olursa kapıyı açmayın kapıyı açmaktan kastedilen onca sesten sonra gelecek polisin burada ne oluyor sorusuna bizim vereceğimiz cevaptan çok uykusunun bölünmesi korkusu güç böyle bir şey anlıyorum.
Kapı acı acı çalıyor açmıyoruz polis açın kapıyı kıracağız diyor biz salonda çay içiyoruz kapı kırılıyor içeriye o zamanların bıçkın dedektiflerinden colombo avni giriyor ya da Ankara emniyetinin cevherlerinden cinayet masası şefi İmdat amca hahaaa akraba gibiydik artık bir yanda gece aleminin kabadayı takımı bir yanda emniyetin getir götür ustaları yatak odasına yöneliyorlar silahı buluyorlar
Ama uyanmaz uyandıramıyorlar ben gidip atlıyom yatağa baba kalk polis geldi bir bana uyanıyor zaten beni sever kim sevmez ki dilliyim baba baba dört dolanıyom belki annemi daha az döver diye belki de öz babamdan yanımda olmayışının intikamımı böyle alıyorum
Kalkıyor polislere biraz bekleyin salonda diyor ve üstünü giyiniyor sanki hiçbir şey olmamış gibi kalkıp polislerle kol kola çıkıyor evden seviniyoruz belki bi kaç ay gelmezde anneciğimle keyf yaparız diye ama üç saat sonra hiç bir şey olmamış gibi elinde hediyelerle çıkıp geliyor
Başka bir gece kuvvetle muhtemeldir ki sabahın dördünde evden kovuyor annemi defol git sebep yok tabi ki içki az gelmiş otu basmış ciğerlerine ya kumarda kaybetti ya ölüm korkusu kovalıyor annemi evden o beni uyandırıp don gömlek evden çıkıyoruz o zamanlar hani kadının adı yok
Nereye gideceksin anne babana gitsen kocana dön hikayesi on Dakka sonra hatta hoş geldin den önce
Alt katta komşularımızın kapısını çalıyoruz zaten sesden anlamışlar hazır kıta ailecek bizi bekliyorlar
Annemin en çok hayata direncini severim ne olursa olsun mutlu olmanın yollarını hep bildi onca zulme belki benim gelecekte büyüyüp arkasında olacağımı düşünme fikriyle dayandı.evlat beklide bu yüzden söylenmese de hep umut demektir
Hayırlı bir evlat olup olmadığımı bilmiyorum bir anneye göre kendi evladı ne yaparsa yapsın her zaman hayırlıdır bunu iyi biliyorum
Ben biraz daha büyüyünce öz babam beni yanına almak için girişimlerde bulundu hayatımın daha güzel olacağını istikbalde iyi bir eğitimin önemini filan anlatan öğütlerden sonra gel seni kolejle yazdırayım senin sonunda üvey baban gibi olmasın vari bir öğütle başladığı sözün sonunda şartlarını koydu kabul edersem ilerde beni iyi bir kariyer güzel bir hayat ev araba gibi madden sıkıntısız bir hayat bekliyordu uçak biletini yollayıp beni Almanya’ya davet etti tek şartı bir daha annemi görmeyecek onunla konuşmayacaktım.Rüşveti ilk bu Dakka öğrendim ve babama kısa bir cevap verdim bak benim adım önder ‘’senin de malının da mülkünün de canı cehenneme ben annemle kalacağım az bulur az yeriz çok bulur çok yeriz şükreder Allaha yaşar gideriz dedim
Yıllar su gibi geçiyor büyüyordum annemle aramızda ki yaş farkı artık kalmamış her şeyimizi paylaşıyorduk üvey babamın sana mekan açalım artık büyüdün bu alemde bir yerin olmalı sözlerine
ben askere gideceğim gelince bakarız baba cevabını verip kaçtım gittim, ilginçtir delikanlı çağlarımda
o en hızlı zamanlarımda bile bir kez kumar oynamadım Allah affetsin zorlu içerdim rakıyı benim gibi
içeni ben hala görmedim ama sanırım sarhoşluğun ardından kendime geldiğimde Allah korkusundan
zarıl zarıl ağlamam ama her seferinde göz yaşları içinde töbeler etmem bu illeti hayatımdan çıkartmama sebep oldu , ha birde unutmadan O yıllarda elini öperek duasını aldığım Muhammed Raşid Erol hazretleriyle tanışmamın benim hayatımda çok özel bir yeri vardır
Askerden geldikten sonra bu bohem hayatını bir süre daha devam ettirdim buyurun size anne kelimesinin ne anlama geldiğine dair kısa bir olay daha
Cumartesi akşamı geç bir saat eve gelmişim sarhoşum benden yarım saat sonra üvey babam gelmiş oda sarhoş evde bi gürültü meğerse kapıcıya kızmış ama bende yılların birikimi var anneme bir şey diyor sanıyorum koridora çıkıp silahımı çekiyorum ortalık bir anda cehenneme dönüyor, iki sarhoşun ortasında grip bir kadın ve sanıyorsunuz ki çaresiz yok o dakika kainatın iplerini eline alıyor bağıra bağıra ayetel kürsiyi okumaya başlıyor ikimizin arasına girip bir yandan okuyor bir yandan da beni salona itekleyerek kapıyı üzerimden kilitliyor, ardından kapı aralığında bağıra bağıra okumaya devam ediyor nasıl oluyor aklım almıyor on dakikaya kalmıyor sızıyorum gözlerimi kapatıyor rabbim nasıl bir uyku uyuyorum.
Böyle birkaç olaydan sonra evden ayrılıyorum helal ekmek peşinde koşturma sevdam başlıyor Allahım hep yanımda her kez garip görüyor ama ben sahipsizlerin sahibinin yanımda olduğunu hep biliyorum. Nasip bir işe girip evleniyorum çoluk çocuğa karışıyorum
Şimdi eğer bunca olayı okuduysanız merakınız şu dakika da sanırım şu ee anne ne oldu olmalı
Ben evlendikten sonra annemi evime buyur ettim terbiyesizlik olur yanıma aldım dersem benim var olma meselemde yazmaktan yaşamaya her şey onun eseri 1990 yılında gerçek anlamda yaşamaya başladık ben ve kainatın en güzel ikinci annesi olan eşimle bu arada üvey babam annemden ayrılmayı kabul etmedi ama zaman eski zaman değildi gücü kalmamıştı birkaç yıl daha mücadele ettik silahlar patladı kavgalar dövüşler oldu neler neler sonunda anladı ki ben büyümüştüm aslında ilahi adalet diyorum ben buna ve benim hikayemde Yusuf peygamberimizin hayatına benzer bir çok yön var
Yani düşünüyorum da üvey babamın öz babama ve anneme yaptıklarının intikamını bir şekilde benim elimle aldırması ah İlahi adalet tecellilerin tecellisi
Evlat çayın bittimi diyor annem içerden her zamanki güler yüzüyle kapıyı açıp çayımı bırakıyor şimdi evet yanılmadınız şu an , şimdi hayat benim ve onun için çok ama çok değişti oğlumda yeni kalktı uykudan raporlu lgs ye girecek diye rapor aldık ders çalışıyor,sanırım annem artık benden çok onun hayatının mimarı ne güzel.
Kızım okula çoktan gitti ve o benim en büyük gurur kaynağım hem huylarıyla hem de güzelliğiyle anneme öyle çok benziyor ki
Anneme fırsat buldukça sen hakka yürüdüğünde bu cadı senin yerine benim meleğim olacak diyorum
Gülüşüyoruz.
Bilmiyorum bu yazı anneler günü için bir şey ifade eder mi …? Sizin için ne ifade edecek beğenilir mi ...?
Okunur mu umurum da değil açıkçası .........
yazımın giriş bölümün de ifade ettiğim üzere ben bu yazıyı sevdiklerim için yazdım belki bir adım ötesinde hayatın içinde kaybolmaya yüz tutmuş hayatlara umut olsun diye yazdım Annelik muhteşem bir şey bunu çok iyi biliyorum kadınlık çok özel bir şey bazen aklımdan geçer neden kadın peygamber yok diye ah Rabbim ne güzel nizamın var O peygamberlerin anneleri ne muhteşem insanlarmış ki eserlerinin hayatımıza yansımalarıyla bile dünyalarımız güzelleşiyor.yazımı bitirmeden önce son bir şey daha söylemek istiyorum annelerini kaybetmiş sevdiklerime ;
ben yirmi beş yaşımdan sonra buldum annemi yeni yeni yaşamaya başlıyorum lütfen yaşadığınız güzel günleri unutmayınız sizi uyuturken aldığınız cennet kokusunu sizi koruyuşunu kollayışını sevişini ve lütfen her şeyden önemlisi cennetin bir köşesinden sizi görüp de üzülmemesi için hasretinizi yüreğinize yaşama arzusu olarak yerleştirip evlatlarınıza anne olabilmenin şeref ve onurunu yaşayınız.
Ne kısmetli ne kadar şanslısınız
Şimdiden hepinizin anneler gününü kutluyor o ak pak alnınızdan saygı ve sevgiyle
öpüyorum…………………………………
Anne seni çok seviyorum
Hayalayna
YORUMLAR
Geç de olsa bu yazıyı okuduğuma çok sevindim. Yazı beni öyle etkiledi ki, uzun uzun izah edemeyeceğim. Bir an yazıdaki "sen''i kaldırım "ben"i koydum ve yaşadım. Yaşadıklarımız farlı değildi zaten.
Bugün şiiriniz güne gelmemiş olsaydı sizi tanımayacaktım. Demek ki kısmet bugüneymiş.
Tebrikler sayın yazarım
Ağladım,zor günler,zor saatler,bunu bende çocuklarımın öz babasında yaşadım,ikisi evlendi yavrularımın,ama küçük oğlum,gözümün bebeği,çok ufaktı,ve ben hala onunla birlikte yaşam mücadelesi vermekteyim bu yıl bir yıl kaybımız olmasına rağmen allahın izniyle lise sona gidecek,dualarım,yine allahın izniyle okuması,hayırlı bir geleceğe sahip olması,onlar çocuklarımız yüz yaşınada gelseler gözlerimizde hep çocuklar,kutlarım,o melek annenizi ve sizi doğru yolu bulmuşsunuz,rabbim benim evlatlarımada nasip etsin inş...SEVGİ ve SAYGILARIMLA...
Öyle bir yazmışsınız ki, kendi sevginizle birlikte o kıymetli anneyi herkese sevdirmişsiniz. Canlı bir yazıydı, yeri geldi siz oldum üvey babaya karşı çıktım, yeri geldi anneniz oldum sustum... Annelik başka bir şey , aslına bakarsanız anneniz çok şanslı evlat bakımından. Öyle zor bir dönemde, yanlış bir örnek baba elinde ve çok akıllı tertemiz, duyarlı, pırıl pırıl bir çocuk. O minik bir kuvvet, yaşama gayesi... Baştan sona çok etkileyici bir yazı. Kah öfkelendim, kah duygulandım ağladım. Fakat bu sayfadan annenizin ve sizin şu anki hayatınıza bakarak şükür ile ve annemi bir kez daha arayıp sesini duyma arzusu ile ayrılıyorum. Paylaşıp yüreğinizi açtığınız için çok teşekkür ederim. Saygılar.
ben bu anneye vuruldum, çok anneye olduğu gibi.
hayatımın en kötü anneler gününü geçirdim, anneme de sarılamadan,
şimdi kendi çayımı demliyorum, gözlerimde silahlar patlıyor.
sen hayırlı bir evlatsın, hayırlı evlatlarınla güzel günlerin olsun yürekten dilerim. ve ben bu yazıyı yazdıran yüreğin önünde eğilirim.
Maalesef site içerisinde yazılar şiirler kadar çok okunmuyorsa da bu yazıyı kaçırmadığıma çok sevindim.
Özellikle böyle bir günde. İlla böyle bir günde mi okuyup ağlayacaktım. Hayır başka bir gün bile olsa içimiz sızlattı.
Gözlerime bulut yerleşti susturamıyorum babacım.
İlk açtığımda ne kadar uzun demiştim ama sonuna kadar zevkle hem özellikle gerçek bir yaşam kelime kelime boğazıma diziliyorken bırakmam imkansızdı...
Ne kadar güçlüyüz. Ne kadar özverili ve sabırlıyız. İçten içe kazandıklarımız ve kaybettiklerimiz ile nasıl hâlâ hayata tutunabiliyoruz değil mi?
Bir erkekten bunları duymak çok büyük sevinç kaynağı.
Ben aylardır annemi göremiyorum. Tedavi için şehir dışında yanına gitsem bile en fazla mikrop kapmaması için on dakika görebiliyorum. Bugün onu defalarca arasam bile aldığı ilaçlar yüzünden uyuyor olması hepten içimi acıttı.
Nihayet akşamüstü görüşebildim. Hani daha sağ iken onu kaç sefer kaybedip kazandım bir bilseniz. Sesini duyduğumda dünya cennete dönmüştü.Bana"umarım siz de anne olur bu mutluluğu yaşarsınız" dedi. Sonra çok halim yok sonra görüşelim diyebildi. Bu bile yetti.
Ne iyi ettin de sen bu yazıyı yazdın.
Annelerimizin gününü bir kez daha kutluyorum.
Yüreğin hiç dert görmesin babacım...
her anne değerlidir...
ve kimisinin geçmişi bu kadar keşmekeş olmasa da en ufak sorunda aynı duygu yoğunluğu içine girerler hele de evlat söz konusu olunca...
şimdi anneme gidiyorum ve senin içinde annemin ellerinden öpeceğim...
annesinin yüreği yavruları için atarmış, yollarını beklermiş...
hayat bu ne garip ...yaşanan onca şeyi sanki biz yaşamamışız gibi daha sonra bir hikayeyei anlatır gibi anlattırıyor ve ilk günkü öfkeyi unutuvermişizdir....
annem annemm ...büyüdükçe değerini anladığım annem...üzmekten korktuğum ilk insan...
sevgilerimle hayalayna...dostluğumla...
anneni benim içinde öp olurmu...