- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Para, Güç Ve Cinselliğin Kutsal Dayanakları
Para, Güç Ve Cinselliğin Kutsal Dayanakları
İnsanlar arasında üstünlük ve hakimiyet kurma yarışı ilk zamanlar insan ilahlar, sonraları yarı insan ilahlar ve ilahların göğe çıkmasıyla da yerde ilahları temsil eden putlarla diğer insanlara aracılık eden din adamlarıyla olmuş. “La ilahe illallah” (İlah yok Allah var) hakikatinin yerleşmesiyle de ilahlardan kurtulan bazı insanlar, aracıları reddetme konusunda tereddüt yaşıyor! Bu tereddütlerinin de yönetilmesi din alanında günümüzde bile bazılarının prim yapmasına zemin hazırlıyor!
Bakınız, şunu çok iyi biliyorum; çokları kutsal söylemleri daha bebekliğinde dinlemiş olduğundan kutsallara karşı zayıftır! Bu doğaldır kimseyi bundan dolayı suçlamıyorum ama insan öğrendikçe kutsalların nasıl ortaya çıktığını, çıkartıldığını da anlıyor! Şimdilik kendini güvende hissetme adına kutsallara bulaşmayanlar en azından zihnini özgür bıraksın! Korkmayın, Allah her şeyi biliyor! Yani Allah, insanı özgür bırakmış ki insan kendini geliştirsin! İnsanlığın gelişim sürecinde din çok önemli bir yer tutar! Bu nedenle bu alandan insanları kontrol etmek kolaydır! Aldanmamak adına zihinleri serbest bırakmak gerek!
İlkel dönemde savaşlar; toprak, mal, ganimet ve köle-cariye yağmalamak için yapılırdı! Orta Çağ’da bu maksatlar için yapılan savaşlara kutsal bir gerekçe çıkartıldı! Dini yaymak için yapılan saldırılar meşru sayıldı ve kutsal gerekçe de kutsal kitaplardan bir şekilde sağlandı! Orta Çağ “Engizisyon” döneminde din adamları kutsal dayanaklarla hüküm sürdü! Haçlı Seferleri bu mal ve ganimet savaşının kutsal görülmesinin sonucudur! Arapların İslam yayma savaşları Endülüs’e kadar gitmiş olmaları da aynı kapsamda elbet! Yani din yaymak için yapılan savaşlarda asıl kazanç o toplumu yağmalamak oluyor! Haçlı Seferlerinde Hıristiyanlığı yaydıklarını kimse iddia edemez! Aynı şekilde Avrupa’ya yapılan saldırılar malumdur! Halifelerin İslam yayma gerekçesiyle küffarı darmadağın edip kendine getirilen cariyeleri sarayına almasının kutsal gerekçesi de hazırdır! O dönemde cariye edilen kadınlar, fiilen savaş meydanında elinde kılıç savaşmıyordu o da ayrı bir durumdur! Yani özgür kadınlar kapıp kaçırılarak köle pazarında satılır bazısı da padişahlara bazı menfaatler için ya da yaranmak için hediye edilirdi! Bakın bu cariye pazarlarının bulunduğu topraklara “Halife” hükmediyordu! Kutsal kitapta cariyelik meşru görüldüğü için cariye pazarlarında hür kadınları kaçırıp satanlar da engellenmiyordu! Fiilen savaşmayan insanlar, savaş esiri edilemez! Yani cariye edilen o kadınlar, elde kılıç savaşmıyordu ki esir edilip satılsın! Ayrıntıya şimdi girmiyorum!
Süleyman peygambere melike Belkıs’ı aşık etmek için Harut ve Marut adında iki (Melek deniyor) kişinin sihir kullandığı; sonraları sihir yaygınlaşınca da “Günahtır” dendiği malum! Belkıs’ı Süleyman’a bağlayan sihir tersinden kullanılınca da insanları ayırma işine yaramış. Evrende her şeyin iki yönü var çünkü!
“BELKIS ile SÜLEYMAN aşka düştü bir zaman
İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını
Gökteki HARUT MARUT, Aşk için indi yere
Zühre yüzün görünce unuttu rahmanını” Yunus Emre
Harut ve Marut kuranda geçer. İnsanlara sihir öğrettiler. Bu kişiler kendileri de aşka düşerler! Kullanılan araç, ters teper!
Kral olan Davut peygamberin 99 hanımı varken; zavallı bir adamın hanımını hamile bırakıp, sonra o adamı savaşta öldürülsün diye (yanındakilerin geri çekilmesi talimatı verilerek) ön cepheye salıp, öldürtmek! Bu konuda Tevrat kayıtlarının tahrif edildiği söylenir, şimdilik biz konuyu anlayalım! Bakın ne oluyor; Hızır ve Cebrail, Davut peygambere gidip bir konuda danışmak isterler! Biri der benim bir tek koyunum var, bu adamın ise 99 koyunu var ve bu adam gücünü kullanarak benim bir koyunumu da satın almak ister! O zaman Davut işi anlar şeklinde Tevrat’ta var! Kuranda ise Davut peygamberin bu kıssasına işaret var! Duvardan atlayıp gelen aralarında anlaşmazlık olan iki kişiden bahsedip Davut peygamberin bu konuda affedildiği söylenir! Affetme sözü bir kusura dair olmalı! Ayrıntıyı yazmıyorum. Taraftarlık konusu başka, okuduğunu anlamak, değerlendirmek başkadır! “Peygamberler kusursuzdur!” diyenler için zaten sorun yok. “Kayıtlar tahrif edilmiş” olabilir!
Firavunun sarayında büyüyen Musa’nın firavunu helak etmesi manidardır! Yani Evrensel sistemde öyle bir denge var ki bazı kendi eliyle kendini cezalandırmak var! Medine Yahudilerinin durumu da buna benzer! Müslümanlara kucak açıp Mekke müşriklerine karşı onlara yardım etmişler! Sonrası malum, Medine’den güçlenen İslam toplumu tarafında hazin bir şekilde kovulmuşlar! Haklı nedenleri vardır, ayrıntıya girmiyorum.
Kanser hücresi şöyle çalışır; kanser hücresi bir virüs yazılımı gibi bedende bir yere konuşlanır ve hücrelerin içine girerek onları kendi sistemine adapte eder! Yani içine girdiği hücrenin yapısını tamamen bozar. Vücudun kaynaklarını da o bölgeye çekerek orada hoyratça kullanır! Sonra da tüm bedeni ele geçirip kullandığı bedenin ölümüne neden olur!
Ne dersiniz? Bazı kurnazların, hırsla her şeyi istemesi, elde etmesi kendi sonunu da hazırlamıyor mu? Tüm öğretilerde de bunu gözleyebilirsiniz!
Son tahlilde; gayrimeşru olan ( menfaat için ya da hırs ile) muhabbetler zıddıyla karşılık bulacaktır! Kendi menfaatleri için bir davayı ya da kişiyi destekleyenler o dava ve kişiden bu ters karşılığı sonunda görecektir! Yukarıdaki örneklere dikkat ediniz; Hatasını kabul edenlerin (Davut) affedilmesi söz konusu. Özellikle “Orta Doğu” toplumlarının içlerinden çok peygamber çıkarması ve bunların çoğunun babadan oğula, dededen toruna şeklinde olması tesadüf değildir! Ve yine bunların kendi içlerinde kıyasıya mücadelesi de tesadüf değildir! Düşünsenize, aynı dine mensup kişiler iki ayrı mezhep üzerinden kıyasıya savaşıyor! Bir peygamberin ümmeti diğer ümmetle savaşıyor! Orta Çağ’da başlayan bu süreç hala Orta Doğu’da devam ediyor! Arif insanlar ise gözlemler ve kendi içsel huzurunu bulur! Taraf olup Orta Çağ kavgalarına günümüzde alet olmaz! Altınçağ yaşanacaksa “Orta Çağ” geride kalmalıdır!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.