- 1707 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
EN EDEPLİSİNDEN AŞK HİKAYELERİ -3-
Kızı Şirin’i de huzurundan sepetleyen Dürr-i Şahvar Seray Sultan her zamanki gibi boy aynasının karşısına geçerek o mutad sorusunu sordu:
-Ayna ayna güzel ayna, söyle bana. Bu kainatta benden daha güzeli var mı?
Her zamanki gibi aynanın arkasına gizlenmiş olan Vezir-i Âzam Esrarkeş Recep Paşa içinden ’ Yahu tamam güzelsin hoşsun da her Allah’ın günü aynı muhabbet artık kabak tadı verdi. O değil de şimdi anlasa aynanın arkasında ben varım, kellemi alır bu cadı karı’ Dedi ve cevabı patlattı.
-Ey gözümün nuru, gönlümün süruru, ülkemin gururu, başımın tacı, gönlümün ilacı, endamın ezeli, dünyalar güzeli sultanım. Sizden başka kim güzel olabilir ki.
Sonra kendisinin Dürr-i Şahvar Seray Sultan için yazdığı şiiri okudu. Bu şiir aslında Nedim’in şiiri olmakla birlikte Esrarkeş Recep Paşa resmen intihal, yani izinsiz araklama yapmıştı ki o devirde böyle şair bozuntuları onun bunun şiirlerini çalıp kendi sayfalarında, sitelerinde yayınlıyordu.
Neyse şiire geçelim:
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana
Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana
Sihr ü efsûn ile dolmuşdur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut’un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül n’oldun ne hal olmuş sana
Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
Lâ’lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana
Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Recep
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Seray Sultan her zamanki gibi gözlerini kapayarak bu muhteşem şiiri büyük bir vecd içinde dinledi daha sonra. ’ Dediklerinden bi halt anlamıyorum ama baya güzel şeyler söylediğin kesin ’ Dedi ve ellerini çırptı.
Odasının kapıları açıldı ve hasoda başısı Hadım Zencefil Ağa içeri girdi.
Seray Sultan içinden ’ Ah ulan ahhh..Sen hadım olmayacaktın ki... Ben o padişah olacak herife ne diyim bilmem ki. Böyle bir civana kıyılıp da hadım ettirilir mi hiç ’ Diye geçirdi.
Aynı anda Hadım Zencefil Ağa da ’ Ah ulan ahhhh. Ben hadım olmayacaktım ki ’ Diye geçirmekteydi içinden.
Seray Sultan seslendi Zencefil Ağa’ya
-Çabuk bana Esrarkeş Recep Paşa’yı çağır.
Zencefil Ağa dikkatlice bakınca aynanın arkasında Esrarkeş Recep Paşa’yı gördü. Tam Sultana ’ Sultanım aynanın arkasında Paşa ’ Diyecekti ki Recep Paşa eliyle Zencefil Ağa’nın önünü gösterek ’Keserim ’ İşareti yaptı. Zencefil Ağa umursamaz bir şekilde ’Zaten yok ’ Anlamında omuzlarını kaldırdı. Recep Paşa bunun üzerine kafasını göstererek ’ Kelleni alırım söylersen ’ İşareti yapınca çaresiz boyun büktü ve Seray ’ Sultana ’ Emir ve Ferman yüce ecemindir ’ Diyerek odadan çıktı.
Beş dakika kadar sonra Esrarkeş Mehmet Paşa Seray Sultan’ın odasındaydı.
Devşirme yoluyla alınıp Enderun-u Hümâyunda eğitildikten sonra Amasya’daki Sehzade Berati’nin hizmetine lala olarak atanmış olan Recep Paşa , Haşhaşilerden devşirildiği için Esrarkeş Recep Paşa olarak anılmaktaydı. Her ne kadar Amasya’da ipler tamamen Seray Sultan’ın elinde olsa da Şehzade Berati’nin naibi aslında Esrarkeş Recep Paşa idi.
Seray Sultan feracesini giydi, peçesini taktı her edepli hatun gibi ve Esrarkeş Recep Paşa ile konuşmaya başladı.
Neler konuştular? Ben bu kısma şimdilik bir şeyler uyduramadığım için o kısmı sonraya bırakalım ve bakalım Mecnun ile Kerem ne halt ediyorlar.
Kerem Bolu’dan sonra Ferrari adlı kısrağını dört nala Konya’ya doğru sürmeye başladı arkasında Mecnun olduğu halde. Ancak bu angutlar yine yolları karıştırdılar ve Konya diye Konya’nın bir ilçesi olan Hadim’ e geldiler. Lakin her ikisi de onca mektep medreseye rağmen okuma yazmayı tam sökemedikleri için ilçenin tabelasını HADIM olarak okudular. ’ Eyvah Eyvah..Burada insanı hadım ediyorlar garanti ’ Diye korkularından o ilçeden de dört nala at sürerek Amasya istikametinde yol almaya başladılar ve nihayet Amasya’ya vardılar.
Amsasya’ya varır varmaz bir hana girdiler.Han neredeyse tamamen boştu. Sadece iki genç bir masada oturmuş sıkıntılı bir şekilde ’ İki kişi daha gelse de bir okey atsak ’ Diye beklemekteydi. Mecnunun da Kerem’in de karınları bir hayli aç olmasına rağmen okey masasını görünce dayanamadılar ve yaklaştılar.
-Selam biraderler...Okeye adam lazım mı?
-Lazım olmaz mı be birader? Biliyorsanız oturun da ifadenizi alalım.
Kerem ve Mecnun bıyıkaltından güldüler
Mecnun:
-Beyler bakın peşin peşin söyleyeyim. Acem diyarında bizim üzerimize okeyci yoktur. Sonra yenilince çamura yatmak, Alaman usulüdür herkes kendi yediğini içtiğini ödeyecek demek yok tamam mı?
Şehzade Berati, Molla Ferhat’a döndü:
-Duydun mu Molla...Acem diyarının en ünlü okeycileriymiş bunlar. Gösterelim mi şunlara Türk’ün gücünü?
Molla Ferhat şehzede karşısında edepli bir şekilde başını salladı ve içinden ’ Nasılsa yenilirsek hesapları sen ödeyeceksin. Seray Sultanı kaz gibi yolan sensin. Benim için farketmez ’ Dedi.
Derken efendim oyun başladı. Dört delikanlı heyecenlı heyecanlı okey oynarken bir taraftan da sohbete başladılar.
-Şehzede Berati sordu:
-Eeee söyleyin bakalım nereden geliyorsunuz
-Acem ülkesinden geliriz.
-Hımmm...Duymuşluğum vardır. Bizim dedelerden Yavuz iyi benzetmiş Sizin İsmail’i...Kanuni dedem de Tahmasb’ı
Kerem ve Mecnun az bozuldularsa da artık globelleşmiş olan bu kürede savaş mavaş gibi işler çok gerilerde kaldığı için Kerem hemen sazını eline alarak tıngırdatmaya başladı:
Sevgi dolu şu gönlüm
Bir kuş gibi kanatlı
Hayat sevince, güzel
Dünya sevince tatlı
Hayat sevince güzel
Dünya sevince tatlı
Şehzade Berati sordu:
-Sizlere kim derler gardaş?
-Bendeniz Acem ülkesinde Tebriz valisinin oğlu Kerem, bu arkadaş da okul arkadaşım Mecnun. Sizler?
-Bendeniz Memalik-i Âl-i Osman’ın Amasya Şehdesi Berati, bu da arkadaşım Molla Ferhat. Biraderler sizi hangi rüzgarlar attı buralara?
Bu sefer Mecnun aldı sazı eline ve bir taraftan göz yaşı döktü bir taraftan anlattı:
Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayı
Binayı kurar iken gördüm leylayı
Leyla başıma açtı türlü belayı
Ah Leyla Leyla Leyla etme bu nazı
Gel barışalım baban kıysın nikahı
Kerpiç kerpiç üstüne düzdüm bir sıra
Leyla’dan haber aldım gitmiş Mısır’a
Kuzu olup melesem arkası sıra
Ah Leyla Leyla Leyla etme bu nazı
Gel barışalım baban kıysın nikahı
Şehzade Berati atıldı:
-Aga kız Mısır’a gitmişse senin burada ne işin var?
Cevap verdi Mecnun:
-Birader Mısır derken ülkeyi demiyorum. Mısır toplamaya gitmişti, onu kastediyorum.
Molla Ferhat da sordu.
-Yahu iyi de siz nasıl oldu da bu hallere düştünüz?
Kerem cevap verdi:
-Ah gardaş sorma. Bizim oralarda bir ak sakallı dede var. Zırt pırt insanların rüyasına girip aşk şarabı denen bir şeyler içiriyor bizlere. Ondan sonra da işte böyle. Karı kız davasına gez babam gez.
Molla Ferhat’ın gözleri faltaşı gibi açıldı.
-Ak sakallı dede mi? Ulan bir kaç gündür benim rüyalarıma da giriyor o.
Şehzade Berati sitem etti Molla Ferhat’a
-Ayıp kanka...Bunca yıllık arkadaşınım. Bu sırrını bana açmadın da şimdi burada bu yabancılara söylüyorsun ha?
Kerem araya girdi.
-Yahu Şehzadem arkadaşı bozma. Biz yabancı mıyız?
Nihayet Molla Ferhat da aldı sazını eline:
Aynı yoldan geçmişiz biz.
Aynı sudan içmişiz biz.
Yazımız bir kışımız bir.
Aynı dağın yeliyiz biz.
Şarkılar bir türküler bir.
Hep beraber söyleriz biz.
Halaylar bir horonlar bir.
Aynı sazın teliyiz biz.
Gönüller bir dualar bir.
Bir Allahın kuluyuz biz.
Has bahçemiz yurdumuzdur.
Aynı bağın gülüyüz biz.
Haydi bi daha bidaha bidaha
Hep beraber söyleyelim.
Vur şu davula bidaha bidaha.
Hem çoşup hem söyleyelim.
Mecnun merakla sordu?
-Lan içtin mi o şarabı sende yoksa?
Molla Ferhat cevap verdi.
-Gardaşlar içmesine içeceğim, kız fıstık gibi ama çok önemli bir müşkilat var.
Kerem, Mecnun ve özellikle Şehzade Berati dört gözle bakıyorlardı Molla Ferthat’a...Özellilke Şehzade Berati...Arkadaşının çok önemli bir derdi vardı ama kendisine söylememişti bu güne kadar. Oysa yedikleri ekmek, içtikleri elma suyu ayrı gitmezdi. ( Efendim Amasya’da su olmadığından hep elma suyu içiyorlar ) Ayrıca bir şehzade olarak Molla Ferhat’ın sorununu kendisinden başka kim çözeblirdi ki.
’Müşkilat ne ?’ Diye sordu Mecnun.
Molla Ferhat Farsça cevap verdi bu soruya?
-او خواهر از این احمقها بود (Kız, bu salağın kızkardeşiymiş )
Kerem patlattı yorumu:
-پسر من، شما را خراب کرد ( Oğlum sen ayvayı yemişsin )
Şehzade Berati parladı artık.
-Ne konuşuyorsunuz lan? Türkçe konuşun da anlayalım.
YORUMLAR
hocam yazı çok çok güzeldi bazı şeylerin tarihinide öğrenmiş oluyoruz okeyin taa o dönemlerde bile oynanıyor olması sevgi dolu şu gönlüm şarkısını aşık keremin söylemesi amasyada su yerine o zamanlar elma suyu içilmesi gibi beğeni ile okudum emeğinize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
Ben o aynadan istiyorum. Bende hergün aynaya ''benden daha güzeli var mı bu dünyada diye soruyorum'' ama aynadan cevap yok. Herhalde güzelliğimden lal oldu benim ayna. Bende o aynadan istiyorum. :)))))))))))))))
Çok güzel bir bölüm olmuş yine, devamını bekliyorum.
Tebrikler yüreğine kalemine sağlık
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
dolan beynimi sen bu güzel yazılarınla boşaltıyorsun büyük kalem...okeyin o zamanda oynandığına hala gülüyorum çok yaşa sen emi sevgilerimle
sami biberoğulları
Ben de dolan kafamı boşaltmak için yazıyorum bunları zaten...Bunlar girince kafaya öteki rahatsız edici düşünceler çıkıyor dışarı.
Selam ve sevgilerimle.
Seray hatun bakalım ne vakit kıracak o aynayı:)))))
Yahuu biraz daha uzun yazsana, n'olcek acep diye düşün dur şimdi işin yoksa..
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Aktarlardan karışık ilaç gibi iyi gelir mi hastalığa,tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Yeter ki sen izlemeye devam et.
Selam ve sevgilerimle.
Yav hocam,
nasıl kurguluyorsun sen bunları?
Eee,
tarih hocası olmak kolay değil.
Ama,
senin edebiyat bilgin de kuvvetli gerçekten.
İlgi ile,
tebessümlerle okudum yine.
Güzeldi.
sami biberoğulları
İnan bana yazmaya başladığım anda herhangi bir ön çalışmam olmuyor. Yazmaya başladığım anda aklıma geliyor.
Sanırım senelerdir kafada biriktirmiş olduklaarımızın klavye vasıtasıyla sayfalara dökülmesi olay.
Beğenine çok çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Ahhh ah nerde o eski edepli hatunlar..Aşkından geberseler gık bile demezlermiş..Üstadım bu ne derin kültür ki bunları yazabiliyorsunuz ,çok saygı duydum... Tabii ben bu yorumu kocamın açık unutmuş olduğu sayfasından yollamış oldum size!.Bulem hatun(Dr.Ayşe İzci Coşkuner) Evde aynı laptobu kullanınca oluyor böyle dalgınlıklar.. Selam ve hürmet ile..
Çakıroğlu efe tarafından 2/18/2014 6:13:38 AM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Ya da Bulem Hatun Bacım
Ya da her ikiniz birden...
Çok çok teşekkürler...Allah razı olsun. Bu arada Çakıroğlu Efe enişte Bey'i de can-ı gönülden kutluyorum.. Bu kadar darbeden sonra hâla hayatta olduğu için tabii ki)))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.