- 674 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AĞAÇ VE MERHAMET
AĞAÇ
Yağmurlu bir bahar günü bir fidan uç vermiş. Tarlada çalışan adam da hep fidanın dibinde abdest alarak o sıcak ağustos aylarında onu ferahlatırmış. Aradan çok uzun yıllar geçmiş. O kıraç, hiç ağacı olamayan tarlaların içinde kocaman görkemli bir ağaç olmuş. Tarlalarda çalışan köylüler dinlenecekleri zaman, yemek yiyecekleri zaman hemen bu ağacın gölgesine gelirlermiş. İhtiyarın biri bir gün söylenmiş ağaca: “ey ağaç iyi ki varsın, yıllardır bana ferahlık verdin, sen olmasaydın...”.
Kadın tarlada çalışacak ama çocuk uyuyacak. Ağacın dallarına bir ip atarak beşik yaptı ve orada sallayarak uyuttu ve ağaca söylendi: “ey ağaç iyi ki varsın, çocuğumu nasıl da koruyorsun. Sen olmasaydın...”
Çobanın da uğrak yeriymiş. Güneş tepedeyken koyunlarını ağacın gölgesinde uyuturmuş. Çoban da söylenmiş: Ey ağaç iyi ki varsın. Gölgende ne de güzel uyuyor koyunlarım. Sen olmasaydın...”.
Oranın yerlisi kuşlar ve oradan geçen göçmen kuşlar o ağaçta konaklarlar. Ama üzerindeki yuvaya hiçbiri zarar vermezmiş. Ağacın minik meyvelerinden de yerlermiş. Kuşun biri söylendi: “ey ağaç iyi ki varsın, bizim için ne de güzel konak yerisin. Sen olmasaydın...” Yuvası olan kuşta söylendi: “ ey ağaç iyi ki varsın, yavrularımı ne de güzel koruyorsun. Sen olmasaydın...”
Kuşlardan, insanlardan ve ağaçtan yerlere dökülen minik yiyecekleri de yine minik böcekler yermiş. Ve ağacın çevresinde birçok böcek yaşarmış. Karıncalar, ağustos böcekleri, arılar, tavşanlar, kendilerine uygun anlarda hep oralarda olurmuş. Aslında hepsi birden bir aileymiş ama bunun farkında değillermiş. Hepsi kendine göre değerlendiriyormuş. Kimi ağacı kutsuyormuş, kimi insanlardan arta kalan yiyecekleri yedikleri için insanları. Hepsi aslında bir zincirin halkası, bir bütünün parçası. Dengenin dengeleyicileri.
Gel zaman git zaman, o ağacın olduğu tarlayı bir marangoz almış. Köyde kalmazmış. Tarlada çalışmazmış. Köyden birine kiralamış tarlayı. İyi bir ustaymış ama aynı zamanda çok iyi de bir insanmış. Bir gün fakir biri oğlunu evlendirecekmiş. Herkes yardım ediyormuş. Gelin sandığını da ben yapayım demiş. Ama gelin sandığının ağacının özellikli olması gerekiyormuş. Dükkanındaki ağaçlardan yapmak istemişse de keresteler içine sinmemiş. “ madem bir hayır yapacağım, yaptığımı ben de beğenmeliyim” demiş. Ve tarladaki o ağacı kesmiş, doğramış gerçekten çok güzel bir gelin sandığı yapmış. Ve adama demiş ki:
- Bak bu ağacı ben kendime saklıyordum ama nasip seninmiş, kıymetini bil...
Kasabadaki dükkân komşuları, adamı takdir etmişler. O kıymetli ağacı karşılıksız verdiği için onun ne kadar hayırsever ne kadar merhametli bir insan olduğunu anlatmışlar hep. Adam da güzel bir iş yapmanın sevincini ve gururunu yaşamış hep.
Ama öbür tarafta yaşananlardan habersiz adam. İnsanlar, kuşlar, böcekler, koyunların barınağı kaybolmuş. Koyunların gübreleri, böceklerin toprağı işlemeleri de kaybolmuş haliyle. Yani denge bozulmuş, zincir kopmuş, tarla verimsizleşmiş...
İşte çocuğum insanlardaki merhamet tek boyutlu ve eksiktir. Ama Allah’ın merhameti tamdır. Marangoz, bir adamı mutlu etti ama, neleri yıktığının hiç farkına varamadı. Bizler kim bilir iyi bir iş yaptığımızı sandığımızda gerçekten neleri yıkıyoruz. Allah yıllarca, kuşları, koyunları, çiftçileri, anaları, bebekleri, böcekleri mutlu etti... İşte bizler neyin hayırlı ve neyin hayırsız olduğunu bilemeyiz. Ama Allah her şeyi tam ve kamilen bilendir. Alim olan Odur. Dünya ki hikmet üzere kurulmuştur. Her şeyin gerçeğini bilen sadece ve sadece Allah’tır. O ki onun ilminden biz ancak O’nu izin verdiği ölçüde biliriz. Dünya hayatında gururlanacak yaptığımız iyi işlerden başka hiçbir şeyimiz yok.
Selahattin Cansız
YORUMLAR
Herkesin adamı var; zor bir işi olsa hemen o'na koşar; ne olur, gel benim bu işimi gör... görür görmesine de kimin hakkını kime verdiğine oralıklı değildir... fayda gören de dua üstüne dua eder ki; hiç bir işe yaramaz... kesilen ağacın faydalarından biri gibidir...
Gün döner, devlet; hükûmetlerin, bu gibi işleri ile yavaş- yavaş çoraklaşır; toprak gibi... hele de insanının çoraklaşması kaç nesili etkiler...
Efendim, benim bir çıkmaz işim var; bak, bu kadar yazıyı boşuna mı, yazdım; hadi, diyeyim de işimi görüver ne olacak yâni... kim bilecek?...
ALLAH... ALLAH....
Hürmetle Selâmladım... huzur içinde yaşayasın...
kadiryeter Kadir Yeter.
17 ŞUBAT 2014 TRABZON.