- 593 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yağmur Duası
YAĞMUR DUASI
Ellili yıllar. Evvel bahar yaz ayları. Yağmur bekliyor Oğulcuklu. Yağmıyor bir türlü. Göklerden bağlı damar kurumuş sanki. Yağmur rahmettir. Rahmet olmazsa ne yapsın köylü? Ekinler kuruyor. Çiftçi perişan. Bir bulut yekinse herkeste yağmur umudu. Lakin ne çare? Yağmur yağmazsa sonu kıtlık...Kıran.
Etem emmi (Gara Etem), Çevlik’e bostan ekmiş. Oğlu Naci daha küçük. Beş- altı yaşlarında. Etem emmi köyün ileri gelenlerinden. Muhtarlık yaptı. Hatırı sayılır. Minderi serilir. Geliyorlar Etem emminin yanına. Gündemde kuraklık var. Konuşuyorlar. Tartışıyorlar. Köylü boşa koyuyor dolmuyor,doluya koyuyor almıyor. Son çare yağmur duası. Yağmur duasına çıkmakta karar kılıyorlar.
Naci diyor ki:
“Su akıyor. Siz bakıyorsunuz. Ben sularım Çevlik’teki bostanımızı. Helkeleri takarım koluma. Bulgurözü’nden su taşırım. Bostanımızı sularım.”
Etem emmi kızıyor:
“Git lan eşşoğleşşek! “ diyor ve Naci’ ye bir tokat vuruyor.
Yağmur duasına çıkılacak da Aşağı Mahalle-Yukarı Mahalle çekişmesi var. Bu iki mahalle nasıl bir araya gelecek? Neyse bir orta yol bulunuyor. Hazırlıklar tamam. Harman yerinde kazanlar kuruluyor. Etli pilavlar pişmiş. Kalabalık. Köylünün eciği cücüğüne kadar hepsi orda. Kadınlar hariç. Sanki onlar köy halkından değilmiş gibi kadınların esamisi okunmuyor.
Etli pilavı Hasan abi (Ertürk) dağıtıyor. Dağıtım sırasında Muharem emmiye eti az mı veriyor? Yoksa pilavı azınsıyor mu Muharem emmi? Bunların lafı karşılaşıyor. Hasan abi elindeki kepçeyle vuruyor Muharem emmiye. Ortalık karışıyor. Bir vayvasıl kopuyor. Yağmur duası için bir araya gelenler ayıp kayıp ediyorlar. Tarafları yatıştırıyorlar.
Yağmur duası için toplanan ahali söylene sokrana dağılıyor.
YORUMLAR
Mustafa Topaloğlu
Selam ve saygıyla...