- 585 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Umutlar parçalı da olsa, hep yaşanası
Kocaman bir yılı daha geride bırakacak insanoğlu. Acısıyla, tatlısıyla, mayhoşuyla, olayıyla, terörüyle, savaşıyla, iç ayaklanmasıyla, depremiyle, fırtınasıyla, yağmuruyla, çamuruyla, velhasılı doğa olaylarıyla, insan olaylarıyla, günahıyla ve sevabıyla 360 günlük periyod sona erdi, insanlar arkasında bıraktıkları anılarıyla, not ettikleri yaşanmamışlıklarıyla, hayal ettikleri bir yaşamın penceresine yaslanarak el salladılar giden yıla, avuç açtılar yeni gelen bir umuda.
Yılın son çeyreğinde oldukça hummalı bir süreç yaşadı Türkiye’m. Şike olayları, iç meselelerimiz, komşularımızdaki vahim durumlar, insanların birbirlerine olan hıncı, liderlerin bu değişim süreçlerine direnci, fotoğraflarda kalan olumsuzluklar, dosyalarda sürecini bekleyen davalarla ve yine de her şeye karşın yeni umutlarla, yeni beklentilerle çalışan yelkovan ve akrebin birlikteliği, yırtılan takvim sayfalarının yerini alan yepyeni sayfalarla, o umut pazarındaki haykırışlarla gelip geçecek yeni bir yıl daha işlendi hayata, içerisindeki meçhul davalarla.
O umut yolculuğuna bir nebze beklenti sürüp yeni yıla farklı dileklerle girecek milyonlarca insan. Şans oyunlarına paralar yatırıldı, milyonda bir umut aranacak dönen topların o nazlı yuvarlanışında. Kimisi çeyrek biletle, kimisi o beklentisini yarım ekmek arasına sıkıştırarak, kimi de ‘tam olsun, benim olsun ‘diyerek o umut tenceresinden pay almak isteyecek.
Yeni yılın ilk ışıklarıyla birlikte bir gece öncenin yorgunluklarına aldırmayarak yine hayata koyulacak insanlar. Ceplerindeki umut artıklarıyla yenidenr umutlarının karşılığını arayacaklar bu soğuk kentin sokaklarında, caddelerinde. Yitirdikleri düşlerini arayacaklar. Numaraları butonlara yükleyerek önce en uç noktadaki umutlarını, ardından teselli ikramiyelerine koşacaklar . Kimi hüzne sarılacak, kimi ‘Bana ne zaman çıktı ki, şimdi çıksın!’ diyerek kendini pohpohlayacak, şansına sitemler okuyacak, kimi de varlığına tutunarak bu kentin kaldırımlarını arşınlayacak, her şeye karşın umudunu başka baharlara saklayarak.
Bu ömür hapishanesinde o biriktirilmiş miktarların dağılımı da ilginç olacak kuşkusuz Belirli bir yaşa gelmişler; ‘Yıllardır neredeydin şans’ diyecekler, kimileri dönmeyen şanslarına isyan şarkıları mırıldanarak, ‘Ben böyle şansın, talihin canına okuyacağım’ arabesk moduna dalacaklar ve bu küre yine aynı hızıyla, aynı çelişkisiyle dönmeye devam edecek.
Ne yapardık dedik ‘bize çıksaydı!’ Ben kendi adıma farklı bir hayal kurmak istedim örneğin. 12,5 Milyon TL. 4/1’e de bölünse umut öncelikli olarak bu parayla uzun bir gece uyumak isterdim. ‘Uyku tutmasa da birkaç yatıştırıcı hap alarak idare ederdim’ Farklı açılardan hatıra resimleri çektirirdim, mutlu aile bireyleriyle. Oğluma, kızıma, damadıma, torunuma, soyuma, komşuma mutluluk ve yeni şanslar dağıtırdım, karınca, kararınca!
‘Gören gözün hakkı var’ diyerek, ama o paylaşımın tadını çıkararak, yüreğimdeki paylaşım kriterlerini de aşmayarak bir plan yapardım, ‘Piyango parası kimseye yaramamış’ diyenlere inat. ‘Dünya malı dünyada yenir’ diyerek bir dünya turuna çıkardım sevdiklerimle. Kimse gücenmesin diyerek, kimse darılmasın diyerek ısrar edenleri de bir karavana yükleyerek, ‘Nerde akşam, orada sabah’ yıkıldığımız yere çadırımızı, çulumuzu sererek bu dünya coğrafyasını yerinde izlemeyi, yerinde yaşamaya giderdik.
Bazılarına hayal gelen, bazılarının bu hayali yaşama şansı var iken hep erteleyen olmazdım anlayacağınız. Allaha şükür sağlığım yerinde, yüreğim aşka sevdalı ve imkânım var iken o poz poz aldığım para destelerinden yaşama serperek, o para destelerinin üzerine varlığımızı yükleyerek kilometreler aşıp, o mutluluk çorbasını kaşık kaşık yutup ve nerede yorulduk uykulara dalıp, nerede uyandık yeniden hayata karışıp uzun bir yolculuk yapardık hep birlikte. Kavga etmeden, dargınlıklara düşmeden, su borcu, telefon borcu, kredi kartlarımızı denizlere atıp, kredi borçlarımızı sıfırlayıp, ertelenmiş hayallerimizi ucu ucuna ekleyip bu hayal okyanusunda kürek çekerdik. Birimiz yoruldukça diğeri dümene geçer, hep sevgiyle, hep mutluluk türküleriyle o yaman denizleri heybemizdeki umutlarla bir çırpıda geçer, sevginin adalarında şölenler kurardık.
Hayal içinde umut aramaktı belki yaptığım. Geçtiğimiz yıllarda piyango talihlisi olan o 75’lik çiftçinin yerinde olmak istemezdim. O yaştan sonra bile olsa insanın yapacağı çok şeyler olmalı aslına bakarsak, ancak ben yine de kapımı çalmamış bir umudun peşine takıldığım için kendime kızdım. Nedenine gelince! Hayat üç boyutlu bir film. Doğum, yaşam ve ölüm. Ben 2’nci perdede kalıp, bize biçilen o ömür mintanına daha bir sarılıp, yedeğimdeki umutlarla mahmuzluyorum hayat atımı bundan sonraki sürece. Ocağımda aşım, yatağımda aşkım, odamda ışığım, penceremde güneşim ve yüreğimde yaşamak ateşi var iken hala, yaşamayı çok seviyor, umutların mor boyalı dağlarından mutluluğa el sallıyorum.
Selahattin YETGİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.