- 638 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gülenci Cemaat Biçimi ve Kapalı Toplumsal Oluşumlar
Bir ideolojinin bir toplum üzerinde etkili olması, ve o toplum üzerinde amaçlandığı doğrultuda yön bulması için gerekli olan metaryeller çeşitlidir. İnsanın söz konusu düşünceye olan bağlılığını güçlendirecek uygun bir zemin ve bu zemine oturtulacak iskelet yapısı, yapılacak hamlelerin isabeti esasında ana hedef şeklinde telakki edilir.
İkna metodu ile aşılanan değerin, yalnızca mantık süzgecinden geçirilmesi çoğu zaman eksik kalabilmektedir. Bu eksikliğin tamamlanması ise ancak bir diğer ayak olan hissel algının oturtulmasıyla mümkün olabilmektedir. Somut bir ifadeyle beyin ve kalbin müşterek hareketine yönelik çabalar, sahip olunan ideolojiyi hedef seçilen kitleye kabul ettirme adına uygulanabilir en etkili yöntem olagelmiştir. Bu etkileşim, dini hassasiyetleri yoğun olan toplumlarda daha güçlü şekilde görülebilmektedir. Mantıksal aktarımlarla ikna edilen bireyin yoğun duygusal aşılamalar ile sadakat bağları güçlendirilebilmektedir. Kapalı bir alan içerisine oturtulan, biçimsel ve içerik itibariyle benzerlerinden az veya çok farklılık gösteren oluşumların sivrilme ve kendini kabul ettirme çabası, çoğu zaman radikal uygulamaları beraberinde getirmektedir. Tarihte tanık olduğumuz olaylar bu hususta yeterli düzeyde bir fikir vermektedir.
Alamut Kalesi’nin efendisi Hasan Sabbah, fedailerini önce pozitif bir eğilimle ikna etme yoluna gitmiştir. Akabinde duygusal bir motivasyon ile bağlılıklarını perçinlmiştir. Hasan Sabbah’ın sahip olduğu güç ve kudret, yakın çevresi tarafından hayali bir tasvir ile güçlendirilmiştir. Cennet-cehennem, ceza-ödül sarmalında yoğrulan fedailer kısa süre zarfında ateşli bir savunucu pozisyonuna getirilmişlerdir. Hedeflenen menzile varma inancı ve beraberinde getireceği ulvi ayrıcalık kişiyi kendi benliğinden vazgeçirme noktasına getirmiştir. Sonrasında verilen askeri eğitim ve disiplin ile; kararlı, öz güven sahibi ve çok güçlü kişilik yapısına sahip bir profil sağlanmıştır. İşte bundan sonrası için asıl etkili olan husus ise ödül olarak vaad edilen muhteşem bir hayat.. Cennet, Tanrının sevgisine mazhar olma müjdesi. Bu aşamalardan geçmiş her fert akli duyarlılığı büyük ölçüde yok edilmiş, mutlak bir bağlılık ile programlanmıştır. İnanılan değerlere yönelik istenilen her eylem, en ufak bir şüphe duyulmadan mutlak surette yerine getirilmiştir. Öyle ki böyle bir durum karşısında olası bir tereddüt bile büyük bir suç/günah kabul edilmiş ve mutlak surette ölümle karşılık görmüştür. İşte burada, istenildiği anda canını hiç bir surette aklına getir(e)meyecek gözü kara savaşçı fedailer yetiştirilmiştir.
Bir diğer örnek osmanlı döneminin 1600 lü yıllarına damgasını vuran Yahudi din bilgini Sebetay Sevi’dir. Etrafına topladığı insanlara Mesih olduğunu inandırmış ve pek çok insanı peşinden sürüklemiştir. Sebatay Sevi de aynı şekilde dini inancı yoğun bir şekilde kullanmıştır. Anlattıkları ve vaat ettikleri karşısında kendisine inanlar, mutlak surette sadık bir kul ve birer murit haline gelmişlerdir. Bu konuda daha bir çok örnek verebilmek mümkündür.
Din, Tanrı, Cennet, Cehennem kavramlar insanları bir düşünce etrafında en iyi motive eden argumanlardır. Bu sebep pek çok kez kötüye kullanıldığıda bir gerçektir. Günümüz dünyasında dinler arasındaki savaşlardan çok, bir dine mensup toplulukların kendi içinde oluşturmuş oldukları gurupların birbirileriyle savaşmaları da bu sebepledir. Karizmatik bir konuma ulaşmış liderlerin, kendisine inanmış olan topluluğa yönelik her türlü telkini mutlak surette doğru kabul edilmektedir. Toplum nazarında kabul edilmesi mümkün olmayan bir takım yönlendirmeler bile bu gurplar içerisinde rahatlıkla kabul görmektedir. Burada ’Akvaryum yapı’ şeklinde isimlendirilen ve dışarıdan gelecek etkilere tamamen kapalı, yalnızca kendilerine çizilen sınırlar dahilindeki inanışlarını yegane gerçek olarak kabul eden ve geride kalan bütün her şeyi toptan rededen oluşumlar söz konusudur. İnananlar açısından muhakeme yeteneğinin kaybolması yada yapılacak bir muhakemenin büyük bir ihanet olabileceği hissiyatı, en aykırı istek ve düşüncelerin bile rahatlıkla kabul edilmesi sonucuna götürmektedir. Benliği büyük baskı altına alan karizmatik güç, kişinin sahip olduğu iradeyi daha en baştan etkisiz bırakmış ve tereddüte mahal vermeden kayıtsız şartsız teslimiyeti beraberinde getirmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.