BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 45. BÖLÜM
BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 45. BÖLÜM
Murat, heyecanla durmadan cep telefonundan arkadaşlarına mesajlar çekiyordu.
"Hadi itiraz yok bu pazar toplanıyoruz ."
Bir yandan elindeki Atatürk resimlerini dosyaya yerleştirirken bir yandan da "Geliyoruz." diyen yanıtları aldıkça iyice keyiflenmiş :dudağında neşeli bir ıslık yüzünde ise tatlı bir gülümsemeyle çalışma masasına oturdu.
Zeynep ,sınavların yorgunluğunu daha üzerinden atamamış:ama arkadaşlarıyla görüşeceği için çok mutluydu.
Halide, daha şimdiden arşivlerden Atatürk ile ilgili bilgiler edinmişti.
"Özlem bitiyor." dedi kendi kendine ; arkadaşlarıyla görüşecekti.Mutluydu hem de çok.
Bilgisayarın klavyesine basarak yarım kalan araştırmasına devam etmeye başladı.
Müjdat, her zaman ki aceleciliği ile hemen telefona sarıldı.
"Merhaba ben neler neler buldum öyle şaşıracaksınız ki ...." derken Murat’la tatlı tatlı sohbete koyuldu
Aysun;gençliğinin verdiği bunalımları anne ve babasının yakın ilgisiyle kısa sürede atlatmış: eski neşesine kavuşmuştu Şimdi yüreğindekileri arkadaşlarınla paylaşmaya can atıyordu..
Pazar günü herkes sözleştiği saatte gelirken sevgiyle sarılan yürekler yumak yumak olmuştu.
Müjdat gelir gelmez çayları söylemişti bile. Her zaman olduğu gibi gene sabırsızdı
" Arkadaşlar : hadi devam edelim : kim başlıyor?"
Aysun, gülüyordu.
" Senden başlayalım bay aceleci ne dersin ?"
Zeynep:
"Hadi o zaman dinliyoruz."
"Onuncu Yıl Marşı nasıl kim yazdı ve kim besteledi :bugünkü konumuz bu."
Murat.
" Behçet Kemal Çağlar yazmıştır."
Muhsin Öğretmen derin bir nefes aldı ve ...
" Ama,eksik var çocuklar."
Müjdat:
"Ben biliyorum: Behçet Kemal Çağlar ile Faruk Nafiz Çamlibel ’in eseridir."
Halide :
" Aaaa, nasıl gözümden kaçmış ."
Müjdat kitabın sayfalarına göz gezdirip işaretlediği yeri okumaya başladı.
" İşte buldum : bakın neler yazıyor.
Faruk Nafiz Çamlıbel 1933 yılında Kayseri Lisesi’nden öğrencisi Behçet Kemal Çağlar ile birlikte yazdığı sözleri, Cemal Reşit Rey tarafından bestelendi ve eser, büyük bir beğeniyle cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları için düzenlenen marş yarışmasını kazandı"
Zeynep:
" Hadi marşı dinleyelim mi ? "
"Tamam ."
Murat bilgisayarından Onuncu Yıl Marşı’nı açtı ve hep bir ağızdan onlar da eşlik edirek söylemeye başladılar.
10. Yıl Marşı
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan,
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Bir hızla kötülüğü, geriliği boğarız;
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk’üz, bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,
Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden istiklal kavgasını;
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
Örnektir uluslara açtığımız yeni iz;
İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.
Türk’üz, Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi,
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!
F. Nafiz Çamlıbel-B. Kemal Çağlar
.......................................................................................
Diğer masadakiler tebessümle, gururla bu pırıl pırıl gençlere bakıyorlardı.
Aysun.
" Onuncu Yıl marşımız nasıl kabul edildi ; inanın çok merak ettim."
Müjdat :
" İşte ilgimi çeken hala gururla söylediğimiz bu marş nasıl bestelendi ve nasıl marşımız oldu? Öğretmenim lütfen bize anlatır mısınız ?"
" Evet...evet sizi dinliyoruz efendim."
"Eveeet sene 1933 demiştik...
10 Yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun yıldönümünü sonsuz bir heyecanla coşkuyla kutlamak için çok büyük hazırlıklara başlanmıştır .
Bu arada bayrama az bir süre kala Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetimizin 10 . yılı için bir marş yazılıp bestelenmesini özellikle rica etti.
Bu marşın sözleri o dönemin ünlü şairi Behçet Kemal Çağlar ve Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından ortak çalışmasıyla yazıldı.Ya beste... Fakat kime yaptıralacaktı ?
Bu konuyla görevli o zamanın Parti Genel Sekreteri Recep Peker Hayri Egeli’yi çağırarak; ona bir "yarışma şartnamesi" hazırlanmasını söyledi.
Ancak Münir Hayri kısa bir süre suskun kaldıktan sonra,
"Efendim aslında ben yarişma yapılmasına karşıyım " diye yanıtladı.
Bu Recep Peker’in hiç ummadığı bir cevaptı.
"Peki neden ?" diye sordu.
"Efendim , musiki ve bestekarlık bir günde ilhamla yapılacak işler değildir. de ondan" diye cevapladı.
Bu kez Recep Peker Bey’in şaşkınlığı kızgınlığa dönüştü: ama belli etmemeye çalıştı.Biliyordu ki zaman çok kısıtlıydı.
" Peki sizin fikrinizi alayım. ne yapa biliriz ?"
Münir Hayri bu kez emin bir şekilde:
"Ülkemizde bunu yapabilecek dört-beş sanatçı var ancak onlar üstesinden gelir efendim."
En nihayet sorunun çözüldüğünü düşünerek rahatlayan Recep Peker
" Pekala hemen onlarla görüşelim."
Münir Hayri gene susmuştu.
Recep Peker bu kez merakla sordu
Yine ne oldu ?"
Münir Hayri işe buna soruyla yanıt verdi.
"Tamam,diyelim ki besteleri yaptırdık...ya sonra içinden en iyisini seçecek müzikten anlayan hakem kim olacak ?"
Haklıydı aslında .En iyi bestekarlar beste yapacağına göre içlerinden birinciyi kim ,nasıl belirleyecekti ?
Recep Peker öfkeli ,oldukça canı sıkkın ve çaresizdi.
"Peki ne yapalım?"
Gerçek fikrini Münir Hayri o zaman açıkladı.
"Marşın bestelenmesini bunların içinden bir kişiye verelim."
Recep Peker bu öneriden pek hoşlanmadıysa da şu anda yapacak bir şey yoktu.
"Kimi düşünüyorsun ?"
" Cemal Reşit Rey !"
Bestenin bir an önce yapılmasını isteyen Recep Peker Cemel Reşit Rey’le konuşması için onu görevlendirdi.
Münir Hayri İstanbul’a koşup durumu Cemal Reşit Rey’e ileterek en kısa zamanda besteyi rica etti.
Cemal reşit Rey yoğun bir çalışmanın ardından 10. Yıl Marş’ını besteleyerek istenen zamanda yetiştirdi.Marş plağa alınıp dinlendi ve herkes tarafından beğenildi.
Sıra Mustafa Kemal Atatürk’e sunmaya gelmişti ki Recep Peker acil olarak Münir Hayri’yi çağırttı.
Münir Hayri onun odasına girdiğinde Recep Peker oldukça gergindi.
"Gördün mü olanları ," diye çıkıştı ."Senin aklına uyup besteyi tek bir kişiden isteyerek başımıza iş açtık. Zeki Bey’de (İstiklal Marşı’nın bestecisi Ekrem Zeki Üngör) bir beste yapıp Mustafa Kemal Paşa’ya sunmuş; dün akşam bir de onu dinleyelim dedi. Yarın akşam köşkte dinlenecek.Peki Ekerm Zeki Üngör besteyi nasıl icra edecek biliyor musun ?"
" Hayır efendim."
Müzik Öğretmen Okulu Korosu eşliğinde ve orkestra ile ...Biz ise plaktan dinleteceğiz.Böyle olunca büyük bir ihtimalle Zeki Bey’in bestesini beğenecek....O zaman ben de bu yaptırdığımız plakların masrafını size ödettiririm ."
Münir Hayri Egeli bir bir şey söylemeden dinlerken orada bulanan Necip Ali söze karıştı.
" Efendim izin verirseniz biz bu işi Münir Bey’le bir görüşelim o bir çözüm bulur eminim " dedi.
Necip Ali ile Münir Hayri Kafa kafaya verip en sonunda ...İlk iş olarak Cemal Reşit Rey’i acele olarak Ankara’ya çağırdılar,Vee...ertesi akşam ,iki beste de Atatürk’e dinlettirilecekti. Herkes Çankaya’da bir araya geldi.
Mustafa Kemal Önce Cemal Reşit Rey’in bestesini dinlemek için plağı eline almıştı ki Recep Peker :
"Paşam izniniz olursa Önce Zeki Bey’in bestesini dinleyelim" dedi.
Atatürk bir an düşündü ve Zeki Bey’e döndü .
Beste Cumhurbaşkanlığı Orkestrası tarafından ,Müzik Öğretmen Okulu Korosu tarafından icra edildi.Herkes heyecanlanmıştı.
Bakışlarından ve yüzündeki tebessümden Atatürk’ün de beğendiği belliydi.
Neşe içinde Recep Peker’e döndü.
"Şimdi sizinkini dinleyelim."
Recep Peker hemen atılarak,
" Efendim bizimkini balkonda dinleyeceğiz."
Atatürk önce şaşırdı aslında bir anlam veremedi ve ...
"Pekala ; hadi buyurun balkona."
Ama . balkona çıkınca hiç akla gelmedik bir ortamla karşılaştılar.
Balkonun hemen aşağısında önde bando ,ve onun peşinde muhafız alayı onları hazır bekliyordu.
Mustafa Kemal balkonda görünür görünmez bando marşı çalmaya ,muhafız alayı da olabildiğince gür bir sesle söylemeye başladı.
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan
Marş gecenin içinde dalga dalga yükseliyor ,kulakları gönülleri dolduruyordu.Bir süre kimse yerinden kıpıdıyamadı.Mustafa Kemal Atatürk’ün gözleri yaşarmıştı.İçeriye geçtiklerinde düşüncesini açıkladı.
" Zeki Bey’in marşı çok güzel ama Cemal Bey’in marşı çok daha kolay söylenebilecek şekilde ,hem de çok etkili...Cemal BeyİN bestesiyle devam edelim.
Münir Hayri Egeli
Atatürk’ten Bilinmeyen hatıralar 1959,sf 94 işte ben de bu kitaptan okuyarak bilgi edindim ."
"Çok teşekkür ederiz öğretmenim."
Murat :
" Bugünkü konumuz burada bitiyor : ama Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmaya sözler yetmez değil mi ?"
" Evet."
" Çok doğru."
Aysun.
" O zaman kapanışı ben yapabilir miyim arkadaşlar ? İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün en güzel sözlerinden biri."
.............................................................................................................................................
ULUSLARIN HAYATI TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYA KALMADIKÇA SAVAŞ BİR CİNAYETTİR.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
.......................................................................................................................................
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
Büyük bir milletin, büyük bir kültür mirasıni hiçe sayan bir anlayışı hatırlatır bana. Kurulduğu yıldan bu yana binlerce faili mechul cinayeti hatırlatır bana. Kredisini tüketemeyen bir orduyu hatırlatır bana. Toplumları birbirinden ayrıştiran, düsman tohumlarının filizlenmesini hatırlatır bana.
M.Kemal Atatürk öldü, fakat onu kullanan, ismi üzerinden toplumları bu hale getiren zihniyet hala yaşıyor.
Ölümlu insanların ölumsüz düşunceleri, hala öldürüyor.
Saygılar
GÜLDESTE
CaNMaYBuLL
Kalem sadece yazmak için değil;birazda yazılanların altını çizmek için de
kullanılmalıdır.
Yazdım, dogrudur iddaasında bulunmak, kin ve nefret eker. Ve hiç bir iktidar güç, hiç bir kurucu güç ebedi degildir.
Hangi güçle sonsuza dek ? Yada hangi mantık la ?
GÜLDESTE
okudum okudukça heyacanlandım birde çocuklarımıza tarihi öğretmediğimiz için kızdım kendime belki belki bizlerde bilmiyoruz yeterince emeğinize sağlık tebriklerimle
GÜLDESTE
TARİH KOKUYOR SEVGİ KOKUYOR. Bu ULUSUN tarihinin hangi duygulara yazıldığını, o imkansız denilen savaşın kazanılmasının altında yatan ruhu ne güzel dillendirmişsiniz.İnanılmaz bir zevk aldım.Ruhları şad olsun CUMHURİYETİ KURAN BİZE ARMAĞAN EDEN KAHRAMANLARIN. Yüreğine selam olsun ablam
GÜLDESTE
Çok özel. Çok güzel. Yürek dolusu sevgiler arkadaşım. Çok beğendim okurken dinlerken... Var ol
Çok sevgiler Çok saygılar
GÜLDESTE
Bilgisayarımdan mı,
benim kullanımımdan mı bilmiyorum, müziği dinleyemiyorum.
Onuncu yıl marşını anne ve babamdan öğrendim.
Onlar bu marşla büyümüşler.
Atatürk'ü araştırıp yazarken bir roman tadında veriyorsunuz,
tebrikler arkadaşım,
selâm ve sevgilerimle..
GÜLDESTE
hocam yazınızı ilgiyle okudum ve onuncu yıl marşının hikayesinide sizin sayenizde öğrenmiş olmanın gururu içindeyim emeğinize kaleminize sağlık saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
Büyük bir beğeni ile okudum. Kaleminize, yüreğinize sağlık, değerli yazarım.
Sevgi ve selamlar...
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Savaştan ve işgalden yeni çıkmış bir ulus...
Savaş kayıplarının maddi ve manevi yönünün yanında insan kaybı da üst düzeyde...
Bu insan yılmamış, Mustafa Kemal Önderliğinde yoktan bir Cumhuriyet yaratmış...
Demir ağlarla örmüş yurdu...
10 yıl içinde...
Ve günümüzde, her şeyden vergi, doğal gaza, elektriğe, petrolde sürekli zam ve vatandaşın anası ağlarken teknik olanakların zirvesinde yapılan 3-5 tüneli Atamızın demir ağlarıyla karşılaştırmaya yeltenenler var...
Ben bu Murat, Zeynep, Halide, Müjdat ve Aysun Canlarımı çok özlemiştim...
Onlarla sarmaş dolaş hissettim kendimi...
Aman Muhsin öğretmen kıskanmasın...
Paylaşım için teşekkürler Neşe Bacım...
GÜLDESTE
Değerli hocamın çalışmasını takdire şayan buldum.
tebrik ederim..saygılarımla
GÜLDESTE
GÜLDESTE
GÜLDESTE
vayyyyy.....yine sana yakışan seriye başlamışsın...sayende en ince ayrıntıları öğreniyoruz kalemin hep elinde olsun can saygılar
GÜLDESTE
O dağ gibi, yılmaz yüreğinizle çok yaşayın sevgili kardeşim, okurken harika, ders olabilecek yazınızı gurur duydum sizinle
Saygı, sevgi, selamlarım size
GÜLDESTE
uzun bir aradan sonra yine emek dolu bir bölümdü
kutlarım arkadaşımı
sevgilerimle