7
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
671
Okunma
Öyle soğuk ki hava, içerde rahat sıcaklığımı unutuyorum, dışarıya ya da balkona çıkınca.
Gökyüzünde uçan kuşlara bakıyorum. Nasıl donmadan duruyorlar. Bu kuşların yuvaları nerdeki.Geçen yıl bizim önceki sokağımızda bir kuş soğuktan ölmüş,takır takır buz üstünde
donmuş bir halde duruyordu.Onu anımsarken, bugün birşeyler almak için markete giderken
başka bir manzarayla karşılaştım. Bir kedi ağzında bir güvercin, durup güvercini yiyeceği
gözden uzak bir kıyı arıyordu. Güvercini yiyecek diye üzülürken kendimizin de kediden farklı olmadığımızı düşündüm. Güvercini tavuk yerine koydum ve eskiden yaptığımız gibi
tavuğu önce kestirip sonra sıcak sıcak kanatlarını tüylerini yolduğumuzu, temizleyip nasıl
pişirdiğimizi düşündüm. Güvercin acaba soğuktan mı yoksa açlıktan mı ölmüştü? Acaba
ölüm nedeni biz insanlar mıydık?
Bir iki saatlik üşümeye dayanamıyoruz. Acaba Van’daki depremzedeler ne yapıyor, nasıl
dayanıyorlar soğuğa. Televizyonda izlediğim bir proğram onları yeniden düşünmeme neden
oldu.
O insanlara yardımlar toplanmamış mıydı? Bu yardımlar nerde diye soruyordu proğramdaki
kişi. Bir belediyenin organizasyonuyla yardım toplayabileceklerini, kendilerinin böyle bir
yardımı yapmak yetkilerinin olmadığını.
Bu insanlara yardım edilse ne güzel olur. Belki yitirdiğimiz insanlığımıza kavuşuruz. Gerçek
olmayan suçlar yaratmaktan da vazgeçeriz kimbilir.
İstanbul’da gezi direnişi sırasında camiye sığınanlara dava açılmış. Doktor önlüğü giymek bile suç sayılmış. Camiye ayakkabıyla girilmiş sözde. Özellikle bu cami görüntüleri ekrana
geldiğinde daha dikkatli bakıyorum, göremiyorum. Camiye içki şişesini sonradan kimlerin
koyduğu da açığa çıkmış. Polis teröründen kaçan kişilerin, dur çok yoruldum bir yudum da
içki içeyim diyecek halleri yok herhalde.
Camilerimize ne pisliklerle girenleri düşünmüyoruz. Pislik sadece ayak altındaki çamur, ya
da toprak değildir. Gerçek pislik kapitalist sistemin bizi içine sürüklediği nice pislikler var.
Sözgelimi Van’da havaya uçan depremzedelere yapılan yardım paraları. Çok kirliyiz çook!
Kuşların ölmesine seyirci kalıyoruz. İnsanların donmasını uzaktan seyrediyoruz, sıcak odamızda. Sonra kalkıp abdest alıp namaz kılıyoruz, aman namaz geçti diye. Cami nedir
ne demektir, anlamını bile bilmiyoruz. Camiye giren bir yoksul yine girdiği gibi çıkıyorsa ki
böyle oluyor. Boşuna namaz kılıyoruz. Babamın bir sözü geldi aklıma şimdi. Ancak beden
hareketi yapıyoruz. O yeter mi bize acaba?
Birde proğramdaki kişi Van’da çadırlarda yaşayanlar için, " Onlar nasıl olsa kürt" sözünü demiş birileri. Bunu üzülerek ve kınayarak söyledi.Bu nasıl insanlık anlamadım. Kürt olsa ne,türk olsa ne. İnsandır burada yaşayanlar bunu unutmayın valla bunlara bre beyinsizler demek geçiyor içimden.
Orda bir çadırkent var uzakta. Van’da. Uzanıp bir bakılsın isterim.
12. 12. 2013 / Nazik Gülünay