İki sararmış salkım söğüt
Kasım ayının son günleri kuru çınar yapraklarını hayranlıkla seyrederek geçtim yanlarından
bir yaprağı bile ezmemeye çalışarak.Yerden en güzel tonlara bürüneni alsam ve defterimin
arasına koysam diye düşündüm. Neyse anlatmak istediğim bu değildi. Çınar ağaçlarına daha gelmeden tümüyle sararmış iki salkım söğüt etkisi altına aldı beni. Beş dakika onları
seyretmem, aldı götürdü bir yerlere..
Bu ağaçları iki aile olarak düşündüm önce. Baş taraftaki her tarafa salkım saçak ama belli
bir düzenle yere sarkıyor.Bu söğüt ben olmalıyım.Şu iyice uzayan dallar çocuklarım olmalı.
Onları özlediğimi düşündüm. Az ilerisindeki söğüt iki kalın dalla yükselip dökülüyor salkım
saçak dallarıyla sapsarı. O da sevdiğim olmalı diyorum, çoluk çocuğuyla. Sonra kendime
soruyorum: Kim ki sevdiğin diyorum. Hiç varolmamış biri mi?
O, sadece düşlerde gezen biri. İnsan sevdiğinde mükemmellik arıyor. Dokunmadığım
çok hoşuma giden gökyüzündeki en parlak yıldız gibi. Yoksa var mı diye kuşku duyuyorum
bir an.Gelecek diye yollarına bakmış mıydım yoksa. yemyeşil bir çimenlikte düşlemiş miydi
beni. O giderken ağlamış mıydım ardından. Saklanmış mıydım kendimden bile. Özleminden
iğne ipliğe dönmüş, sararıp solmuş muydum?
Bilmiyorum artık adını. Onun bir hayal olduğuna çoktan inandım artık. Gökyüzündeki yıldız
belki daha yakın ondan. Belki insan kılığına girer de yere iner bu yıldız. Çok komik. Yani
yıldız olması. Gökyüzünde bir lâmba gibi asılı kalması. İnsan olmasını yeğler miydim. Aklım
karışıyor. Anneannem aklıma geliyor. Bana gülerek söylediği sözler:
" Kadın, sen yorganının ucunu kımıldatmadan yatardın. Nasıl evlendin."
Gözlüğünün altından muzip muzip gülerdi bunu söylerken.
Nasıl evlendim, ben de bilmiyorum anneanne. Sonuç; söğüt ağaçlarını seyretmek. Onlara
kendimce anlamlar yükleyerek. Yıldızlardan ise, bana ne.. İnsan yıldız olmaya bakmalı.
Yok yok, o var. Yıldızlardan daha yakın.
28. 11.2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
bilinmeyen yada eskilerde kalan sevgili ve bir sonbahar gününde yeniden anımsamak.
insanın gönlünde daimi sevgi ve duygusallık varsa O her zaman bir sevgili arar kendine.
Ki sevgilisi gerçekle hayal arasındadır. O gönül aşıktır bilmediği sevdasına, ki sevdası aslında ölüme dek sürecektir.
''Dilerim bir gün karşılaşır yaşanılan alemde sevdasıyla...
Lakin en acı veren anlar o zaman başlar.Çünkü artık zaman çok geçmiştir, sonbahar kışa dönmek üzeredir.
Yaşadığım hayattan yansımalardı'' usta kalem.
kaleminize sağlık
İnsan mavinin en mavisini , en güzel yıldızı,yalçın dağların doruğundaki enginliği hedefler.Güzelliğe akar insanlık.Bu da çok normal bir durumdur.
Siz ilhamınızı salkım söğütten almışsınız.Dikili ağaçtan...
Bazıları ise ağacı keserek kendini gösterir.İnsanlara parkları yasaklar,halkı protestolara yasaklayarak kendi dünyalarında iş yapmış olurlar.Şiarları 'yaşasın kötülüktür'.
İki sararmış salkım söğüt maviye koşan umuttur,aynanın sırlarında...
Tüm efsaneler kendini yıldızlarda bulur.
Saygılarımla...
insan
nedense hep olmayanı ister
söğüt ağacını benzetmeniz bir aileye güzeldi
anıların tozlu yapraklarında
nedense hep özlemlerimiz kafasını kaldırıyor
ve yalnızlıklarımızda yıldızlara
olmayana sığınmaya çalışarak ruhlarımızı avutmaya çalışıyoruz
ki
bu sanırım çoğu sanatçı ruhlu kimselerde var
tebrik ve saygılarımla düşündaşım