- 1066 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
24 KASIM 2013 ÖĞRETMENLER GÜNÜ KONUŞMASI
Öğretmenler Günü her ülkede farklı günlerde aynı duygularla kutlanılan çok anlamlı ve önemli bir gündür.
Kutlamalar; Malezya’da 16 Mayıs, Hindistan’da 5 Eylül, İran’da 2 Mayıs, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da 28 Mart, Peru’da 6 Temmuz, Arap ülkelerinde 28 Şubatta her yıl yapılmaktadır.
Türkiye’de ise Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında, onun "başöğretmen" oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. 24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün "Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği"ni kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu, Mustafa Kemal Atatürk’e "Millet Mektepleri Başöğretmenliği" ünvanını 11 Kasım 1928’de yaptığı toplantıda vermiş ve bu ünvan, 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesi’nin yayınlanması ile resmileşmişti Ülkemizde Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir.
Türkiye’den ilham alan UNESCO” Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü” temsilcileri ve İLO “Uluslararası Çalışma Örgütü” 5 Ekim 1994 yılında, Paris’te 5 Ekim 1966 yılında gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı” nın yıldönümlerinin “ Dünya Öğretmenler Günü” olarak kutlanması için tavsiye kararı almıştır. Bu tarihten itibaren ismi geçen devletler dışında kalan ülkeler, “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü”nü çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır. Meslekler içinde dünyada en yaygın olarak kutlanan gün öğretmenler günüdür.
Din ve ırk farkı olmadan bütün dünyada her vefakâr yetişkinin kendisini şekillendirene saygı ve minnet duyduğu bu mukaddes meslek, bu denli yaygın kutlamalarla her yıl kendini tescillendirmiş oluyor. Ezelde başlayıp ebediyette son bulacak, bu kutsal mesleğe insanlık tarihi çerçevesinde kısaca göz atmakta fayda var.
Öğretmenlik, Yaratılış Aleminde “ Elestübirabbiküm !” sorusuna “belâ” cevabıyla başlayıp; ilk atamız Hz.Âdem’e Cennetteki varlıkların isimlerinin öğretilmesiyle devam eden en mukaddes faaliyettir.
Suhuf, Risale, Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an-ı Kerim’in Cebrail’le resullere; elçiler tarafından da ümmetlere öğretilmesiyle yeryüzünde varlığını her mekan ve zamanda en üst makamda devam ettiren peygamber mesleğidir, öğretmenlik.Bedir zaferinde 10 Müslümana okuma-yazma öğretme karşılığında esirlere hürriyet bağışlayan bir cankurtaran ve bir harf öğretene 40 yıl kölelik yaptıracak kadar paha biçilemez bir sultanlıktır, öğretmenlik.
Öğretmenlik, tarih boyunca büyük medeniyetlerin kökleşmesini ve oluşan tarihlerinin yazılmasını sağlayıp ; nesillerin asıllarını en doğru tanıma ve tanıtma aracıdır. Öğretmen de beşikten mezara kadar en hakiki mürşittir.
Kitabe’de Tonyukuk, Hikmet’te Yesevi, Mesnevi’de Mevlana, Nushiye’de Yunus Emre, Makalat’ta Hacı Bektaşî Veli, İstiklal Marşı’nda Mehmet Akif ERSOY olmaktır, öğretmenlik.
Oğuz Kağan’a Uluğ Türk, Alparslan’a Nizam’ül-mülk, Osman Beye Şeyh Edebâli, Fatih Sultan’a Akşemseddin, Kanûni’ye Ebussuud, İstiklâl ve istikbâl ümidini kaybeden millete Başöğretmen Atatürk olmaktır, öğretmenlik.
23 Nisan 1920 günü küllerinden yeşeren Türkiye Cumhuriyeti fidanını , 29 Ekim 1923’te bağımsız devletler bahçesine diken; 1 Kasım 1928’de kabul edilen yeni alfabeyi kendi milletine okuma-yazma seferberliğiyle bizzat öğreten Millet Mektepleri Başöğretmeninin meşalesine yakıt olma ülküsüdür öğretmenlik.
Kendi yetiştirdiği devlet yöneticisinden ya da müteşebbisten hak ettiği saygı ve iltifatı lâyıkıyla göremediği için kahreden; fakat hatayı kendisinde bulduğu için sesini çıkaramayan dert küpünün sessiz çığlığıdır, öğretmenlik.
24 Ocak 1980 libarelleşme ve 13 Ekim 1990 küreselleşme sürecinde talep eden herkesin bireyselleşme modeline göre yetiştirilmesi kabul görüldüğünden rölünü elektronik sanal ve gerçek araçlarla birlikte paylaşarak gerçekleştirme mecburiyetine zorlanan yeni tip öğretmen, bazı paydaşlarına ulaşmak için ırmağa karşı yüzmeyi becerebilen süpermen insan olmak zorunda olduğunu asla unutmamalıdır. Öğretmenden süpermenlik bekleyen toplum ve devlet de ona lâyık olduğu maddi ve manevi desteği vermek zorundadır.
Yeni öğretmen, eğitim – öğretim ortamını botanik bahçesi gibi görmeli ve dünyada nüfusun hızla azaldığı bir dönemde her çocuğun çok önemli bir çiçek olduğunu fark etmeli ve kendisine ettirmelidir. Çoklu zeka kuramı da bu sistemin en büyük destekçisidir. Buna göre çağın bahçıvan öğretmenleri, tek tip mükemmel fidan yetiştirme yerine her tür fidana ihtiyaç vardır düstûruyla ağacının dikenleri yerine çiçek ve yapraklarına odaklanarak mesleğini icra etmelidir. Çağın hızına ayak uyduramayan, kendini yenileyemeyen öğretmen hem kendine hem de öğrencisine destek yerine köstek olacaktır.
Dünya 1950’den sonra adeta hız çağına girmiş; ülkemiz de 1980’de ekonomi ve eğitim alanında bu yarışa hızla katılmıştır.30 yıldır 10 değişik okuldaki idarecilik ve öğretmenlik kariyerimde o kadar çok eğitim sistemi, iktidar, kanun, yönetmelik ve öğrenci değişti ki hepsine aynı ölçüde uyum sağladığımızı iddia edemeyiz. Bazen bir yönetmeliği tam anlamıyla öğrenme ve uygulama fırsatı bulamadan yeni bir yönetmeliğin çıktığına şahit olduk. Bu kadar çok değişen eğitim-öğretim sisteminde değişmeyen bir şey var ki o düstur beni hep ayakta tutmuştur. “ En iyi idareci sorumlu olduklarına kurumlarını sevdiren amir; en iyi öğretmen de dersini öğrencisine sevdiren memurdur” ilkesidir.
Ne mutlu sevene, sevdirene ve hayır dua ile anılıp sevilen örnek ve önder insanlara. Gününüz kutlu olsun.
Ahmet TURANOĞLU
Kalecik Anadolu Öğretmen Liisesi
Müdür Başyardımcısı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.