DİYARBAKIR’IN MESAJI
Diyarbakır tarihi günlerinden birini yaşadı dün. Barış sürecinin galasının yapıldığı, görkemli bir programa ev sahipliği yapmanın şerefine de nail oldu diyebiliriz.
Uzun zamandır bölgeden şehit haberi gelmiyor. Ocaklara ateş düşmüyor, analar ağlamıyor. Dün ülkemiz için bir dönüm noktasıydı gerçekten. Salonu ağzına kadar dolduran Diyarbakırlılar artık bu ülkede kardeş kavgasının bittiğinin, Türk-Kürt çatışmasının tarihe karıştığının mesajını verdi tüm dünyaya.
Irak bölgesel Kürt lideri Mesut Barzani en son ülkemize Ak Parti’nin kongresinde misafir olmuştu. Şüphesiz çözüm sürecinin bu kadar hızlı ilerlemesinde o kongrede şahit olduğu birlik ve beraberliğin etkisi büyük. Hükümetin bu konuda ne kadar samimi olduğunu görünce inisiyatif alarak sürece katkı sağlamaya başladı. İyi de yaptı. Kürt halkına sorunlarını daha demokratik yollardan çözme adına ümit aşıladı.
Bundan dolayı dünkü tarihi buluşma bu ülkenin yıllardır boğuştuğu terör sorununun artık gerçek manada bittiğinin müjdecisi oldu. Başbakan Erdoğan’ın ve Barzani’nin birlik, beraberlik ve kardeşliği ön plana çıkaran konuşmaları da salondakileri coşturdu. Yıllardır aynı toprakları paylaştığımızı ve bu topraklar için beraberce savaştığımızı hatırlattı coşkulu kalabalığa.
Şivan Perver-İbrahim Tatlıses düeti ve ikilinin verdiği mesajlar da önemliydi. Şana şöhrete doyduklarını artık barış istediklerini söylediler. Yıllarca ülkesinden ayrı yaşamak zorunda bırakılan fikir ve düşüncesinden ötürü dışlanan ve ezilen insanların mağduriyetini dile getiren Şivan Perver’in sözleri Emine Erdoğan’ı ve bazı bakanları duygulandırdı. Aslında aynı pencereden bakıyorlar dünyaya. Her iki tarafta da bir yıpranma söz konusu bu tür hadiselerden dolayı. Başbakan’ın cezaevi süreci ve Şivan Perver’in ülkeden uzaklaştırılmasının arasında hiçbir fark yoktur mental olarak. Olayın odak noktasında düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ve ötekileştirme mevcut. Yıllarca Kürtleri ve dindar kesimi bir ikinci sınıf vatandaş olarak görme, dışlama ve asimilasyon çalışmaları yürütüldü malum çevreler tarafından. Bu çirkin olaylar yüzünden Türkiye genç beyinlerini hep dışarıya kaptırdı. Vatanına faydalı olmak için yanıp tutuşan, ülkesi uğruna her türlü fedakarlığa hazır olan o pırıl pırıl fidanlar bir bir gözümüzün önünde ellerimizden kayıp gitti yıllarca. Ama yurtdışına, ama dağa kaydı. Ama hepsi bizim evlatlarımızdı.
Diyarbakır’da yaşanan bu şenlik havası eminiz ki tüm ülkeye yayıldı. Artık daha özgür, daha demokratik, ekonomik olarak daha gelişmiş ve kültürel dinamikleri, örf, adet ve gelenekleri ile bir bütün olan Türkiye dünyaya çok önemli bir mesaj verdi. Şivan Perver konuşmasının başında Diyarbakır’ı tanıyamadığını ve ne kadar geliştiğini ifade etmişti. İşte bizim bütün derdimiz bu olmalı. Artık birbirimizin dili, dini, ırkı, mezhebi, giyimi-kuşamı, konuşması ile uğraşmaktan sıyrılıp ülkemiz adına nasıl daha faydalı işler yapabiliriz’in derdine düşmeliyiz.
Kardeşliğimizin daha da büyümesi için bir dönüm noktasındayız. Bu fırsatı çok iyi değerlendirelim. Artık eski Türkiye’nin o köhne zihniyetinden sıyrılıp yeni Türkiye’ye merhaba demenin tam zamanı.