Türban ya da başörtüsü
Bugün hava bulutlu. Anlıyorum ki pastırma yazının sonuna geldik. Oturduğum odanın penceresindeki tül perdeyi açtım, odam aydınlansın diye. Tam karşımda çay boyunca
eskiden millet bahçesi dediğimiz önceleri kavaklık olan yere kadar uzanan büyük bir park
var. Evimin önünde yol ve gençlerin futbol oynadıkları halı sahası var. Tülü açmamla
birlikte yürümekte olan bir bayan topuklarına değin uzun pardesü giymiş bir türbanlı ve
karşıdan gelen üç hanımefendi.İkisi kara çarşaf giymiş. Diğeri açık kahve renkli pardesü
üstüne başına turuncu renkli bir türban bağlamış. Artık böyle giyinenler çokça görülüyor
AKP sayesinde veya başbakan sayesinde diyelim. Kadınlar böyle giyindi ya daha müslüman
oldular sanki. Yani bizim annelerimiz, bizler müslüman değildik, dindar değildik, değiliz
sanki.
Bizler bir çocukken annem ve halalarım bu kara çarşaflardan giyerdi. Annemgili diğer
kadınlardan farklı görürdüm. Nedeni ise böyle giyinen kadın yok kadar azdı. En sonunda annem ve halalarım manto giydiler. Anneme arkası robalı siyah renkli bir manto almıştı
babam. Ortanca halama da oğlu bir manto alıp giydirmişti. Bu mantolar şimdi türbanlıların
giydiği gibi yerleri süpürmüyordu. Diz altını azcık geçen normal mantolardı. Başlarını öyle
tek tel görünmesin diye başörtülerini iğnelerle tutturarak örtmezlerdi. Tepelerinin üstünde ya da başlarının arkasında bir baş büyüklüğünde topuzları, içlerine giydikleri, adının ne olduğunu bilmediğim şeyler yoktu. Evde, bahçede, tarlada, evin önünde daha
rahat gezerlerdi.Saçlarının yemeni ya da tülbentlerinden önden, kulaklarının yanından ve
yemeni altından görünürdü. Bizim genç kızlığımızda annemler de nerdeyse bizim etek
uzunluğumuzda giyerlerdi. O zaman mini etekler vardı. Biz de modaya az da olsa uyar en
az diz üstünde giyerdik. Bunlar Çubuk gibi o zaman için küçük bir yerde hiç acaip karşılanmaz, kimse bizi daha az dindar gibi görmezdi.
Şimdi bakıyorum kara çarşaflar geri getirilmiş yavaş yavaş gözler buna alıştırılmış, başlara
türbanlar takılmış. Üstelik bunlar öyle gözalı reklerde yapılmış ki bayanlar beğensin, alsın
diye. Şimdi önce kapananlar birer birer açıldı. Onlar açıldıkça yenileri türetildi. Sanki
tavuk kuluçkaya yatmış ta civcivler çıkıyor.
Ben de başımı örterim ama öyle sıkı sıkıya değil. Hele şimdi türban AKP’nin bir simgesi
olarak belirdikten sonra daha da serbest davranmaya başladım. Kimse benim başımın
ya da başka şeylerimin kâhyası olamaz. Kimse, ne giyeceğime, içeceğime, çocuk doğurup
doğurmayacağıma, kısacası hayatıma karışamaz. Hele bunu dikte ederek hiç yaptıramaz.
Ama, ne yazık ki mecliste bulunan Dört kadın milletvekili benim gibi düşünmüyor. Onlar
başbakanlarının emrini uyguluyor ve bu meclise getirilince muhalefet olmayan muhalefet te buna destek veriyor. Benim üzüldüğüm nokta bu. Hadi diyelim diğer partiler AKP’nin
adeta tamamlayıcı unsuru olmuşlar Atatürk’çüyüm diyen, Atatürk’ün kurduğu bir parti
nasıl böylesi bir oyuna gelir.
Bu tutulan yol aydınlık değil. Şu gitgide kapanan bulutlu hava gibi. Diliyorum halkımız
gerçek aydınlanmayı görür de bu çok bulutlu karanlık hava dağılır. Umut ediyorum..
7. 11. 2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Bilmiyorum bu haklı bir neden sayılır mı?
Söz konusu parti bir şekilde türbana karşı çıkarsa bunu seçim malzemesi yapacak AKP...
Seçim meydanlarında onları kafir ilan edecek...
Bizim halkımız da kendi kafasıyla değil de Tayyip'in kafasıyla düşündüğü için ne derse alkışlayacaktır...
Aslında türbana karşı çıkmayışı AKP'lilerin beklentilerini alt üst etti...
TÜRBAN YAHUTTA BAŞÖRTÜSÜ ADI ÖNEMLİ DEĞİL.ÖRTÜNSÜN YAHUT ÖRTÜNMESİN BUDA ÖNEMLİ DEĞİL.ÖNEMLİ OLAN NEDİR BİLİYORMUSUN KARDEŞİM,KAFASININ DIŞI DEĞİL,KAFASININ İÇİ ÖRTÜLÜ OLMASIN.ÖYLE OLURSA O ZAMAN TERSİNE GİDER İŞLER.BİZİM NİNEMİZ VE ANNEMİZİNDE EŞARBI VARDI BAŞINDA AMA ÇOK AKILLI İNSANLARDI.ANNEMİ OKULA GÖNDERMEMİŞ ÜVEY ANASI ,O KENDİ KENDİNE OKUMAYI SÖKMÜŞ,ŞAKIR ŞAKIR GAZETE OKURDU RAHMETLİ.BEN BAŞI ÖRTÜLÜDEN KORKMAM,BAŞI AÇIK OLUPTA KAFASININ İÇİNİN KAPALI OLMASINDAN KORKARIM.BAŞÖRTÜ ÜSTÜNE PERUK TAKIYORLARDI.ÇOK MU GÜZEL OLUYORDU.HİÇ OLMAZSA ŞİMDİ SADECE BAŞÖRTÜSÜNÜ TAKIYOR.BEN MODERN GÖRÜŞLÜ EMEKLİ BİR ÖĞRETMENİM .AMA Kİ,ŞİLİK HAKLARINADA SAYGILI OLMAK ZORUNDAYIZ.BEN BAŞIMI ÖRTMEM AMA O ÖRTER BANANE.YETERKİ VATANA ZARAR VERECEK ŞEYLER YARATMASIN KAFASININ İÇİNDE.ÇOK GÜZEL BİR YAZIYDI.KARA ÇARŞAFA KARŞIYIM.ONA ÇOK KIZIYORUM.ÖCÜ GİBİ OLUYORLAR.SAĞLICAKLAKAL KARDEŞİM.
İş çığırından çıkmış durumda.Başörtüsü zorla kadına özgürlük diye yutturuldu.Buna uyan bir çokları karalara büründü.Başını kapatan kapatana.Bir yarıştır gidiyor.
Artık bunları durduramazsın da.Fakat bunları kadınlara reva gören erkek egemen toplum,erkeklerin saç uzatıp küpe takmasına,kılığına kıyafetine karışmıyor.Belki de zamanını bekliyor.Çünkü,son zamanlarda afgan kılıklı çenesinde bir tutam sakalla o kadar garip insanlar türedi ki bu ne islamda var ne de Türk ananesinde yer alıyor.Adeta insanlarımız medeniyetten korkuyor hissine kapılıyor.
Ne de olsa medeniyet insanı çarpar.Uçak düşmesin diye apronda deve kesen anlayışın ülkeyi getirdiği noktadır bu.Bu gidiş o gidiştir.İlim hurafeye yenik düşmüştür.
Geri dönülmesi zor bir viraja girildiğini görüyorum yavaş yavaş.Toplumun nasıl oturup nasıl kalkacağına ,kadın erkek ayrı mekanlara özendiren keyfi uygulamalara geçilmiştir artık.En küçük protestoların bile tahammülsüzlükle karşılandığı bir faşist rejime doğru gidiyoruz.
Eli palalılar serbest yargılanırken,göz göre göre onca gençlik gezi olaylarında katledildi.Doğruları yazan gazeteciler işlerinden oldular.Şimdi bu rejimin Evren rejiminden ne farkı var?
Faşizmin iktidarında kadınların kapanmasının lafımı olur,ülkenin tümü büyük bir hapishaneyken,TC ibareleri memleketin her makamından sökülürken.Gezi protestocularını onlarca yılla yargılanırken,Balyoz davalarıyla komutanların onlarca yıl yemişken?
Karanın karası yoktur.Kara budur...
Değerli yazınız bana bunları düşündürttü.Sevgiyle kalınız.
Kimse benim başımın ya da başka şeylerimin kâhyası olamaz. Kimse, ne giyeceğime, içeceğime, çocuk doğurup doğurmayacağıma, kısacası hayatıma karışamaz.
Yanlış anlamayın ama bir tezatlık yok mu bu yazıda?
Siz kendi hayatınıza kimsenin müdahil olamayacağını üstüne basa basa söylerken... İnsanların giyim kuşamına atıfta bulunarak düşüncenizle çelişmiyor musunuz? Onları ötekileştir miyor musunuz?
Bırakalım isteyen istediği gibi giyinsin bence.
Saygılarımla.
Ben kendimle mi boğuşuyordum, yoksa ümitsizliğimle mi... Mavi bulutlar gülümsüyordu. Deniz sakindi, iskeleye yanaşan vapurlar insanları indiriyor, bindiriyor, yaşlı adam ise denize bakıyordu... Hayat devam ediyordu.
Türban ilerliyor, Mehmetçik ilerliyor, Cumhuriyet ise geriliyordu...
Not: Bu denemeyi yazdığımda, yıl 2008 idi. Aradan ne kadar zaman geçti. Neler değişti. En azından Irak’a giren Mehmetçik şimdi Silivri’ye, Hasdal’a giriyordu. Ve baştapılanın sözünü doğru çıkartıyordu. Artık askerlik yatma yeri olmuştu. Yatırılanların yeri. Şimdi bu denemeyi tekrar kaleme alsaydım sanırım başlığını;
‘’Baştapılan ve ekibi ilerliyor, gerisi geriyordu’’ olurdu.
Çok güzel
gündemin tam yüreğine hitap eden yazınıza
ben
2008 yılında yazdığım bir denemenin son cümleleriyle eşlik ediyorum
gittikçe olumsuzluğa giden ülkemi
ne güzel anlatmışsınız.
tebrik ve saygılarımla düşündaşım
Güncel siyasi gelişmelere ışık tutan çok önemli bir yazı sevgili şairem mecliste 4 miletvekilimiz türban giyindi itirazımız yok lakin sosyal medyaya yansıyan açıklamalarına bakarmısınız örtündüm artık kirlenmeyeceğim bu kendi hemcislerine ve o gün günkü meclis oturumuna başkanlık eden ve onlar için çaba gösteren sayın akşener başı açık bir meclis başkan vekili idi ona ve kendi partisinde başı açık bir sürü miletvekilleri var onlarada saygısızlık değil mi kendi partilerinden başı açık olan milet vekilleri eşleri var
onlara saygısızlık değilmi aileden sorumlu başı açık kabine bakanı var ona karşı bir saygısızlık değilmi kaş yaparken göz çıkardılar baltayı kendi ayaklarına vurdular çok büyük zan iftira attılar başıaçıklara artık kirlenmeyeceğim bu lafın altında çok şeyler yatıyor seçime endeksli biz koz kullanmak istediler fakat kendilerini tükettiler şimdide gündemi değiştirmek için öğrenci evlerine yurtlara göz diktiler önce çocuk esirgeme kurumundaki taciz ve tecavüzlere bir baksınlar devlet güvencesinde bakanlık gözetiminde olan yerler her dört saatte bir taciz ve tecavüz yaşandığı bir sürü sosyal medyaya yansımış durumda
bir sürü ünüversiteli ahlaki değerlere bağlı genç kızlar zan altında bunlar içinde türbanlı öğrencilerde var Allahtan korkunkuldan utanın