Çiçek demeti
Büyük elti paraları saydı. Sevinçle yüzü güldü:
" Ah şekerim üzülme. Paran yeter de artar bile."
" Yani çiçeğe mi? Bu kadar parayı hayvanın bile yemiyeceği ot parçasına mı verecez."
" Ah hayatım. Ne kadar cahilsiniz.( Görgüsüzsünüz diyemedi.) Unutmayın ki bu bir..(biraz
duraksadı.) İncelik gönül almak konusu."
Küçük elti homurdanırken:
"Parayla halledilen incelik."
Ablası kardeşine çıkıştı:
"Sen ne diyorsun kızım. Ben rezil olacağıma, param rezil olsun. Geçen sefer hastahaneye yattığımda neler çektiğimi sana anlatmadım mı? Köylü oldun mu yandın demektir. Köylü
olduğunu belli etmeyeceksin. Yoksa köpek gibi kaparlar. İllâ süslü püslü hanım olacaksın.
Yatakta beyaz tülbentle mi yatıyorsun, yüzüne bakan olmaz. Başını açacaksın. Güzel bir
gecelik giyeceksin. Son derece gösterişli olmalı. İnan bana geceliğin içinde kim var görmezler bile. Giyimi,n karşındakilerin davranışlarını, hareketlerini ayarlar. Daha nazik
davranırlar.Seninle konuşurken sözcükleri bile şaşırabilirler. "
Kardeş alayla:
"Eh bi de gecelik alalım bari." (Gülüyordu bunları söylerken.)
Abla:
" Bir tane var güzel bir geceliğim. Bir tane daha alırız."
Büyük elti söze karıştı:
" Ah şekerim, paran yeter mi bilemem."
" Biraz artar demiştin."
"Belli olmazki."
O sırada bekledikleri dolmuş geldi. İçeri bir göz attılar.Oturacak yer vardı. Dolmuş Ulus’a hareket etti.
Dolmuşun içindekilerin yeni gelenlere kayıtsızca bakışları değdi. İki başörtülü köylü kadın.
Biri gebe, biri saçları yeni kuaförden çıkmış bir kadın. Birlikte boş olan yerlere geçtiler.
Bizde alışverişler pazarlıksız demesine rağmen çiçekçiden çiçeği bir hayli ucuza aldılar. Doğaldır büyük eltinin sayesinde. Çiçek demetini ellerinde nasıl tutacaklarını bilemiyorlar
Bu hallerine durmaksızın gülüyorlardı. Biri bayrak gibi çiçekleri havaya dikiyor, bir diğeri
içinde sakatat bulunan bir poşet gibi yere sarkıtıyordu. Büyük eltiyse elinde çiçek tutan
gelin örneğin eliyle göğsüne bastırıyordu.
Vitrinlere bakıyorlardı bir yandan. Giysiler rengârenk gözlerini kamaştırıyordu. Özellikle
dikkati çekmek için kullanılan sarının tonları, turuncular camekânları süslüyordu. Canlı
yeşiller ise göz alıyordu. Bunlarda gözleri kalıyor ama parasızlıktan alamıyorlardı.
Küçük eltinin hamile ablası Halise el çantasından mendil çıkarıp burnunu silerken, içini çekti. Birdenbire : " Bir çiçek yetmez.dedi."
Diğerleri afallayarak ona baktılar:
" İki tane mi yaptırmalıydık."
" Hayır."
Halise’nin ağzından sözler iğneyle kuyu kazıyormuşca az çıkıyordu.
" Peki ne güzelim?"
Onları biraz daha bekleten hamile kadın:
"Yeni bir elbise almalıyız."
Kentli görünüşlü büyük elti ağzına türkmük yığılmasına aldırış etmeyerek konuştu:
" Kendin de terzisin. İstediğin gibi dikebilirsin. Ne gerek var. Üstündeki elbise hiçte fena değil."
Halise içinden fena değil diye geçirdi. Yalnızca fena değil.
Kardeşi Halime için için söyleniyordu. Bu kız aklını oynatmış. Önce çiçek, sonra gecelik, şimdi ise elbise. Hangi parayla alacak. Giysilerin üstündeki etiketleri görmüyor mu?"
Halime’nin düşüncesi sözlerine yansıdı. Ablasını durdurarak:
" Parnçok galiba, elbiseler sarktığına göre."
Abla içini çekerek:
"Yook, dedi."
" E e e, nasıl alacaksın?"
"Bileziğimi bozduracağım."
" Valla sen iyice şaşırdın. Bi çula, bi bilezik."
" Kızım, bilezikle çul satın almıyorum ki, insanlığıma saygı satın alıyorum."
devam edecek
eski öykülerimden
YORUMLAR
Gerçekten çok güzel gidiyor hikaye.
Aktı geçti gözlerimizin önünden olaylar.
Hoş sohbetlerine kulak misafiri olduk...
Ulus dolmuşuna beraber bindik...(Onlar oturunca, biz ayakta kaldık. paramızı da ister istemez kendimiz verdik. Misafir flan demediler vallahi.)
Çiçek pazarlığını beraber yaptık.
Vitrindeki elbiseler beraber baktık...
Hatta,
onlara bir anımı bile anlattım...
Bu hastaneden yatmak için elbise alma konusunda...
Çok hoştu hikaye...
Daldık gittik içine...
Cümleler arasında kaybolduk...
Bu güzelliğin devam edeceğine sevinenlerdenim...