- 997 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EDEBİYAT DEFTERİ AİLESİ'NE...
Doğasında var insanın: Aidiyet duygusu, diğer bir deyişle, bir yere ait olma, ait olduğunu hissetme.
Çoğumuz az çok biliriz Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisini. Tepelere çıktıkça, bireysel gereksinim daha entelektüel düzeye gelir.
Ve son nokta: Kendini gerçekleştirme. Bunu gerçekleştirmek adına az uğraş vermedim ömrüm boyunca, farklı sektörlerde, farklı ortamlarda bulundum ve nihayet yolum buraya düştü. Tanımadığım onlarca insan… Belki de halen fazla tanımıyorum onları ama en azından, onlarla farklı paylaşımlarda bulunmak adına interaktif bir etkileşim içindeyim.
İtiraf etmem gerekirse yazıyla olan dostluğum uzun yıllar öncesine dayanmakta; zira bu şekilde etkinlik göstereceğimi hiç düşünmemiştim, hatta tahmin bile edemezdim. Hep bir şeyler karalamışımdır ama ciddi anlamda hiçbir zaman paylaşmamıştım. Daha ziyade okumak, araştırmak adına uğraş veriyordum, son dönemlerde bu uğraşım beni farklı bir mecraya sürükledi, açıkçası bu kadar yürekli olduğumu da yeni keşfettim: Öyle ya, sanal bir dünyada düşüncelerini, duygularını ortaya koyuyorsun.
Gerçek anlamda; kalitesinden ödün vermeyen, mükemmel yazılarına rağmen mütevazı kalemleri barındıran, yetkin bir site burası, ben de has bel kader ufacık bir yer buldumsa ne mutlu bana. Okuyan da okumayan da; seven de sevmeyen de sağ olsun. İki kelam etmek, bu arada farklı tarzları okuyup, farklı dünyalardan esintiler taşıyan değerleri anlamak, bir şeyler öğrenmek ziyadesiyle memnuniyet verici.
İşte; insan denen mefhumun kısa bir profili yazdıklarım. Yazımın başında da belirttiğim üzere, aidiyet duygusu insana güç veren, insan olmanın, insan olabilmenin gereklerinden biri.
Ne büyük bir gizem insan psikolojisi denen bilinmezlik. Yaradan’ ın en mükemmel eserlerinden biri, en komplikesi, sırlarla dolu, merak uyandıran ve çözülmesi en imkânsız olan. Freud bile işin içinden çıkamazken, ben kim oluyorum da hala uğraş veriyorum beyhude çabalarımla. Aslında her şey o kadar basit görünüyor ki, ama bir o kadar da karmaşık ve dipsiz bir kuyu. Duygular, düşünceler dile gelse de, daha neler var içimizde gizli, belki bizim bile bilmediğimiz ya da bastırdığımız.
Benim görevim, insan olmanın bilinciyle, vazifemi en iyi derecede ifşa etmek.
Bu gün varız, yarın yokuz; ne demişler: ‘’Baki kalan bu kubbede hoş bir sada.’’
Hayat ne garip: En yakınlarınla paylaşmak isteyip de paylaşamadıklarını, bambaşka bir ortamda gün ışığına çıkarıp, farklı dünyalarla buluşturuyorsun.
Ve bu güne kadar uğruna savaş verdiğin mesleğini elinle bir kenara itip, bambaşka bir hayata yelken açıyorsun ve bir sürü yolcuyla beraber yoluna devam ediyorsun.
Sevgilerimle…
YORUMLAR
İnsan rahat ettiği yeri benimsiyor, bizler de edebiyat Defterinde rahat ediyor ve benimsiyoruz. Çünkü buradaki insanlar da bizim tıpkımız olmasalar da bize benziyorlar. Onların da dertleri, sıkıntıları var. Onlar da bizimle sorunlarını rahatça paylaşıyorlar. Ne demişler; Dertler paylaştıkça azalırken, sevgiler paylaştıkça çoğalıyor. bizler de bu sitede gün geçtikçe çoğalıyoruz. Daha da çoğalacağız.
Yazmak; Allah'ın bize bahşettiği güzel bir nimet. İyi ki yazıyorsun, iyi ki kalemini tanımışım. İnanıyorum ki, bir gün seni de tanıyacağız.
sevgiler Gülüm...
Ne demeli?
Nasıl anlatmalı şimdi duyguları?
Aklımızdan geçenleri nasıl dile getirsek?
Güzel bir yazı.
Belki,
düşünüp de,
anlatmak isteyip de anlatamadıklarımızı dile getirmiş yazar.
Olaya,
gerçekten çok profesyonelce yaklaşılmış.
Durum iyi etüt edilmiş...
Harika bir sonuca varış izledik...
Bu güzel sitenin resmi, gerçekten güzel çizilmiş.
Bazı realiteler,
güzel bir hoş görü esintisinde,
hafiften geçilmiş...
Çok beğendik doğrusu yazıyı.
Yazarının sunuşu da harika idi...
Akıcıydı...
İlginçti...
Zevkle okuduk.