Pancar pezik değil mi?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bu sabah, bir saat önce yani bir türkü takıldı dilime, şöyle:
Pancar pezik değil mi
Ciğer ezik, ah yürek ezik değil mi?
Ben sevdim eller aldı
Bana yazık, ah bana yazık değil mi?
Hüdayda da hanım kızlar,
Hüdayda da hanım kızlar hüdayda
Ayrılık var, ölüm var
Ayrılık var ölüm var ne fayda
Kara kuşum havada
Yavruları, yavruları havada
Kızlar kahve pişirir
Cıngırdaklı, cıngırdaklı tavada
ve yine nakarat.
Yavaştan kalın ses tonumla söylemeye çalışıyorum. Son dizede sesim iyice yavaşlıyor, yani
zorlanıyorum.
Bulaşık bu nağmelerle son buldu. Ellerimi yıkayıp, dişlerimi fırçalamak için banyoya girdim. Doğaldır banyoda sesin çoğalıp, güzel duyulması. Ama burada sesimi daha içten ve
derinden çıkararak türkümü söylemeyi sürdürdüm ve gerçekten sesimi çok beğendim. Şaka
değil söylediğim. İnsan sesini kullanmayı bilirse demek ki tıkanma olmuyor, dahası sesler
daha güzel çıkıyor.
Hiç şarkı, türkü nedir bilmeden yaşayan bir insanı, ya da sesinin bile nasıl çıktığından bi
haber bir insanı, insanları düşündün. Buraya yazmamın nedeni de bu zaten. İnsanın kendi
halini bilmemesi kadar kötü bir şey olabilir mi? Bu yüzden insanlar korkak olmamalı. Önce
kendini tanımalı. Neler yapabilirim, yaparım diye. Bir köşede kader, deyip hüzne batıp
durmamalı. Kendinden önce yaşayan insanlar onların konumunda iken neler yapmış bakıp
kendine dersler çıkarmalı.
Hiç şarkı söylememiş, ağzını bile açmamış bir insan, sesinin nasıl olduğunu bilebilir mi?
Ya bir kıta bile şiir yazmayı denemeyen biri yazıp yazamayacağını nasıl anlar. Her konuda
bu böyle. Resim yapmayı denemeyen bir kişi nerden bilir yapıp yapamayacağını.
İnsan kendini denemeli; ne yapıp yapamayacağı konusunda. Mutlak her insanda onu öne çıkaracak değer veya değerler vardır. Bir kişide bütün mükemmel özelliklerin bulunması
elbette mümkün değil. Çevresi onu yeterince değerlendirememiş olabilir. Kişi öncelikle
neler yapabileceğini bulmalı. Sonra o konuda yoğunlaşmalı. Başarı her zaman önemli
değildir. Önemli olan kişinin kendine olan özgüvenidir. Kendini tanıyıp, bilmek bu güveni
sağlayacaktır.
Ama ben kelek turşusu yapacaktım. Aklımdan geçenleri paylaştım burada. Kelek turşusu
güzel olacak mı şimdiden bilemem. Her şey deneme yanılma yöntemiyle başarılabilir.
Turşuyu kurarken kimbilir yeni bir türkü veya şarkı da söylerim veya bestelerim sınır yok
bu konuda..
Başarılar..
6. 10. 2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Gülünay sende ne cevherler varmış kıs.)))
Diye samimi başlasam, acaba Gülünay Abla:"Hop dedik Hoca, bu samimiyet de nereden çıktı?" mı der; yoksa "yahu bu Binboğa yüreği avcunda bir adem, normaldir."diye gülüp geçer mi?Denemeden bilemeyiz tabii:))
Şaka bir yana, denemen çok güzeldi.Sımsıcak, samimi bir üslup, arı duru bir Türkçe, yazının akışı harikaydı...Demek ki neymiş, herkes şiir yazmak zorunda değilmiş, bakınız ne kadar nefis bir yazı ortaya çıkmış.Denemeden bilemeyiz di mi:))
Kutsuyorum genç:))
Bir de kutsamayı deneyelim:))
Canım fena halde turşu istedi kelek olur korniyon olur hepsi olur.Vebali boynunuza efenim.Yazınızda dediğiniz gibi herkesin bir potansiyeli vardır ama farkında olup geliştirmeye çalıştığı ama farkında olmadan körelttiği.Öncelikle kendimizi tanımak,eleştirmek,potansiyelimizi değerlendirmek.Güne düşen anlamlı yazı sahibine sevgi ve saygılarımızla.
Değerli Arkadaşım
Ümit Tokcan'ın o kalın ama çok çok harika sesiyle söylediği ve bizlerin hayranlıkla dinlediğimiz '' Pancar pezik değil mi?'' Türküsünden taa nerelere getirdiniz konuyu. Yazarın ustalığı işte budur. Tebrikler.
Kelek turşusu yaparken ne söylenir. İçinde '' Turşu'' geçen bilidiğim tek türkü şu:
Penceresi cam cama muallim (2)
Selam söylen amcama muallim (2)
Amcam kızını vermezse muallim (2)
TURŞU kursun fincana muallim (2)
Selam ve sevgilerimle.
Okudum yazıyı ilgi ile...
Tam yoruma oturacaktım, yemeğin dibi tutma tehlikesi belirdi.
Zaten,
bu günlerde açlıkla kendimizi terbiye ediyoruz.
Kırk yılda bir, yemek yapalım dedik, onu da az daha yakıyorduk bu kelek turşusu muhabbetine.
Neyse...
Yemeği kurtardık.
Afiyetle de yedik ama, doğrusu fasulyeler biraz çiğ kalmış.
Biraz geç oldu ama, hanımdan tiyo aldım...
Meğer,
fasulyeler önceden az bir şey pişirilecek, sonra patatesler atılacak...
Eee...
Bizim yemek yapmamız da ancak bu kadar oluyor...
Şiirlere yorum yazmak çok daha kolaymış...
Konu ilginçti...
İster istemez insan hemen üzerine alıyor.
Ben Makine Mühendisiyim...
Akşama kadar makinaların arasında, gres yağları, paslar, daha bin bir çeşit pislikle boğuşup duruyorum.
Ekmek parası... Elden başka şey gelmiyor...
Keşke diyorum bazen,
hayatta istikamet belirleyen büyüklerimiz,
zamanında elimizden tutsaydı da,
edebiyata yönetseydi...
Belli mi olur?
Bizde, belki de şu an,
sıcacık evimizde,
rahatımız yerinde,
çoluk çocuğumuzun yanında,
roman, şiir, hikaye flan yazıyor olurduk...
Kolay para kazanırdık...
Azerbaycan'ın, kayıp bir kentinde,
yuvadan, memleketten uzak,
yalnız başına yaşamak,
hayatla mücadele etmek zorunda kalmazdık.
Keşke...
Güzel bir çalışma olmuş.
İçimizi boşalttık valla sayesinde...
Etkili olmuş.
Nazik hanım, yazınızda belirttiğiniz gibi, her insanın mutlaka çok iyi olduğu bir tarafı vardır. Buna Allah vergisi de diyebiliriz. İşte önemli olan, bu yeteneği azami derece de geliştirip, vatana millete ya da tüm insanlığın yararlanabileceği bir duruma getirmektir. Bunun için de ilkin anne baba, sonra öğretmenlerimiz ve en önemlisi de devletimiz üzerine düşen görevi yapmalıdır. Tebriklerimi iletiyorum...Saygı ve selâmlarımla...
sanırım siz "kelek" diyorsunuz
hani şöyle diyeyim..
kavun büyütlüğüne ulaçmış ama olmamış kavuna KALAK derik.. karpuzun bu haline KABAK denir.. ama çiçeği götünde çekirdek kabuğu henüz sertleşmemiş ve acı da değilse ona HIŞIR denir. TURŞU BUNDAN YAPILIR.. normal kavunun 2,5-3 katı fiyattadır. bunu KELİMELER grubuna asayım.. resim ile.. sen de gel.
saygılar sunarım