- 571 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
problem- ard. öyk. 325
Tasarım Sanatın bize gelişi çok geçtir. T. Mengüşoğlu’da böyle kabul eder. Büyük düşünür özellikle: Problemleştirme kavramını iyi bilmemizi ve anlamamızı önemser.
Haklıdır: yerden göğe kadar hakkı vardır.
Problemleştirmeyi atlamak olmaz. O kadar kapsamlı ve geniştir: Problem kavramı.
Keşifler icatlar yapmak ve bu başarıyı elde etmekte kavramımızın derecesi bu itinaya görün ki ne denli layıktır.
Tabiat nesnesi dışında kapı, pencere, masa, sandalye hepsi insan elinden çıkmadır. İnsan yapıp- etmeleri yapaydır ve bunlara biz: "Yapay nesneler" demekteyiz.
İnsan ne bulduysa yapıp ettiyse tümü yapay nesnelerdir.
Fakat bu yapay nesneler icatla, keşifle elde edilmektedir gelin görünki.
Keşif ve icatları insanlar akıllarıyla yaparlar. Fakat neyi, nerede, nasıl yapıp edecekleri işlemi: Problem dediğimiz şeydir.
Mengüşoğlunun altını çizdiği şey: problem denilen kavram ve husustur.
İyi de buluşları, keşifleri sonuçlandırmak değil de sebep olan baştaki bu problem kavramı niçin önde gidiyor?
Niçin problem kavramı bu denli gerekli?
Soru sorulmazsa cevap verilmez de ondan mı?..
Tabii nesnelerin dışında herşey insansı buluştur. Bunları insan bulmuştur. İnsanoğlu modern zamanların öncesinde buluşları rastlantı ve keyfekeder buluyordu.
O yüzden biz masayı kim bulmuş ne zaman bulmuş’u bilmiyoruz. Anonim deyip savıyor, ardını aramıyoruz.
Modern zamanlarda: " Uçağı Wright Kardeşler buldu." gibi demeye başladık.
Pekala! Neyi bulacağımızı bilmek PROBLEMLEŞTİRMEK olmuyor mu?
Evet; Buluşu yapılacak konuyu tesbit etmek problemi tayin ve tesbit etmek demenin ta kendisi oluyor.
Pekiyi bu, neden bu denli önsenir ki MENGÜŞOĞLU’NCA?
Bir kere amaçsızca sorulaştırmak, sorunun kendi kendine zamanla oluşmasını beklemek kurumsal ve sistemli düşünmeğe karşı gelmektir.
Kim kendi sahasında bilim sanat yapıyorsa sahasının tüm sorularını ve verilmişse cevaplarını bilmek zorundadır. ,
Literatür dediğimiz şeyi bileceksiniz.
Ayrıca sahasında soruyu sormak istidatını göstermek bir yetenek ve hassasiyet işidir.
Hayaletmenin talih ve bahtiyarlığını Tanrı o kişiye iyi niyeti ve aşkına içtenli sarılmışlığına oranla pay biçecektir der düşünürümüz.
Sorunlaştırmak: Problemleştirmek; dert edinmektir.
Bir bilimadamı, sanatçı, herkimse birşeyi bilmeyi bulmayı dert edinmelidir. Dert edindikten sonra sorusuna cevap bulur veya bulamaz. Fakat sorusu, sorduğu o soru insanlık uygarlığına miras kalır.
Van Gogh’un derdi: Tuşlarla çiçeğin, evin, sandalyenin, köpeğin insan gibi canlı ruhlu olduğunu resmetmekti.
Problemleştirmeği yaptı: şu soruyu sordu: Herşeyin canı var mıdır?
Ve cevabını verdi: Evet herşey canlıdır; canı vardır.
Bütün figürlerde o figürlerin can’ını gördü ve gösterdi.
Şimdi burada bu soruyu onunla aynı hemdem olan bir sürü ressam, ne sordu, ne dertlendi, ne de cevap verdi.
Mengüşoğlu bize Van Gogh becerikliliği ve stratejliğini örnek almamız hususunda dikkat çekiyor.
Bir şeyi konu olarak seçip o konu üstünde dertlenmemiz sanatçı olarak üreteceğimiz sanatın kalitesini belirleyecektir.
Değil de manzara resmiyle, natürmortla akşam etmemizdeyse, kalıcı eser veremeyeceğimizi, Mengüşoğlu ikazen söylüyor.
Batı sanatları ve bilimleri demek ki bu strateji, istersen adına: sistem diyelim. Bunların üstünden başarılı olmuştur.
Anlayacağımız bu.
İhtiyaçlarımızı iyi tanımamız gerekiyor. Muhtaçlığımızın sebebi, adını iyi koymak lazımdır.
Bütün bunlar hissetmek ve ifade eylemekle olacak şeylerdir.
Batıda ki sanatçıların dert edindikleri ve başardıkları problematizasyonları insan gördükçe hayıflanması işten değil.
Adam kalkmış POST İT’i bulmağa dertlenmiş. Not kağıtlarının sağa, sola yapıştırarak asabilirmiyim diye konuyu kendine izhar kıldıktan sonra uzunca uğraşmış ve POST İT’i bulmuş.
İcadı yapılacak şeyi iyi tesbit etmek lazım. Tesbitten sonra onu icat etmek içinde çalışmak didinmek lazım: Bu şöyle olmamalıdır. Bizim uygarlığımız halıyla uçabilir miyiz problemini gayet iyi tesbit ettikten sonra yapmak ve uygulamak safhasını " Es" geçmiştir maalesef.
Böylede olmamalı değil mi?
Barış Manço’nun KOL DÜĞMELERİ’ne problemlik değeri vererek, kimsenin akıl edemediği bir konuyla sanırım dünya çapında benzeri olmayan şarkı yapmış ve tasarımıyla eşsizlikten pay almıştır.
Hiç kimsenin düşünmediği konuları bulmak onları gerçekleştirmek. Mengüşoğlunun Mucitlere salık verdiği mesaj budur.
Kelimemiz ( Problem) matematikte vardır.
Fakat Latince anlamı MESELE demekmiş.
Modern Türkçe’de sorun deniyor.
Sorun dert anlamına geldiği gibi SORU anlamınada gelir.
Mucitlerin anladığıysa icadı yapılacak konudur.
Tasarım sanatı indinde biz problem kelimesinden: BULUŞ konusunu anlıyoruz.
Buluşu yapılacak konuyu , düşünmek, akıletmek zor değilsede kolayda değildir.
Şimdi bir konunun bir ressam tarafından bulunmasını inceleyelim.
Ferdinand BOTTERO resim muciti olarak şu icadı yapmıştır.
Problemleştirdiği Konu:
" Çizdiğim her nesne tombullaşmış nesnedir."
BOTTERO dünya resminde bu problemleştiriyle ilk tombul nesne’yi çizmiş kişidir.
Bottero ve şişman nesneler...
Ouestion: Latince hem soru hem problemi ihtiva ediyormuş.
Bottero ouestionu kendince şişmanlık üzerinden çözmüştür.
Yalçıner Yılmaz
06-05-2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.