- 417 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Düşünce Devinimindeki Mutluluklar 26
Geçmişte politeist anlayışlarla da, Mısır, Sümer, Asur, Eti vs. uygarlıkları kurulmuştu. Şimdiki bozuk yapının tutkalı tek Tanrıcı anlayış olacaktı. Oysa yapının temeli, somut ve nesneldi. Üretim ve tüketim ilişkisi idi. Toplumca girişmeler ve üretim, toplumsa oluşları, toplumsallığı sağlıyordu.
Emek eksenli tüketimdeki, paylaşım ve düzenletim, toplumsal huzuru ve toplumsal birliği gerekli kılıyordu. Tevhitti olan monoteist anlayışlar, bu üretim tüketim ilişkisine; hem içinde oluşla, hem de yabancı oluşla bakıyordu. Bu her iki hali de zekât kavramı üzerinde görmeniz olasıdır. Zekâtla ürettiğiniz malı sizin oluşla kabul ediyor, topluma toplum içinden bakıyordu.
Yine, zekât verin denirken de zekât verilecek olanın kullanım tasarrufu sizden değil gibi iyelik ve emeğinize dıştan bakılıyordu. Emeğinizle, sizin olan emek ürünü sahipliğiniz yerine dıştan bir güç, bunlar üzerinde sahipliğini tasarrufla zekâtı size yüküm kılıyordu. Böylece sahipliğiniz ve emeğiniz yerine konan güç sizi, hem emeğinize ve hem de emeğiniz üzerindeki mülkiyete sahip çıkarak sizi bunlara yabancılaştırıyordu. Sömürülmeye; ‘rızkları eşitsiz dağıttım diyordu.’
Böylelikle insanlar emekleri ve emek ürünü olan varlıkların yerine koyduğu bu buyuran güç nedeniyle egemenliğine, bilgisiz kılınmasına; böylesi içsel korku imleciyle yabancı kılınıyordu.
Bu kabil somut olanın yerine soyut olanın oturtulmasında, Firavunlar dönemine değin gelen, eski toplumların, toplumsal ittifaklar nedeni ile ikizleşen yönetim ve kültür anlayışlarının belirmesi vardır.
Bu belirişlerde etnik gücü ve etnik gücün söz birliğini, etnik güçlerin yasa, töre birliğini anlam eden çift başlı kartalla, çift ağızlı baltayla, ikiyüzlü İsummud’lar vardır. Bu tür simge etmenin bilinçsel anlatım anlaması ve bilinçsel anlamları dönüştürmesi; yepyeni oluşlarla, yeni anlamı yansıtmanın oluşmaları vardır. Bu yansıtmaları sembollerle, figürsel ve törensel ritüelleriyle, eşleştirerek anlıyorlardı. Bu motifti çoklu kültürlerin bir arada olmaları bu kültürlerin sıra ile ya da bazen birlikte yönetim erkini ellerinde bulunduruyor olmalarının bir sembolizmidirler.
Yani ittifakı dönemler ittifak gruplarının birbirine alışmaları için bir geçiş, bir kaynaştırma, bir özümlenme süreçlerinin ilk sosyo-toplumsal yaşayışlarıdırlar. Bu tutumlaşmaları içinde çoklu yapı yeni gelenek görenekti kültürü üzerinde birleşti. Birleştirici olan bu anlama anlatım ve biçimsel sembol edişler giderekten de, tek kişilik bir güçlü anlamanın atıfıyet simgeleşmelerini ortaya koyacaktı. Sonradan oluşla monocu tek kişinin sıfatları olaraktan belirtilecek olan bu tür karmaşık girişmelerden doğacak olan yansımaları ve bu yansımaların tarihsel oluşunu, tarihi süreci ve uygarlık yaratan adımların atılışlarını, görüp bilmek lazımdır.
Monoteistlerle politeist anlayışlar arasında çok farklar vardır. Bir kere politeist anlayışlarda, tanrılar görev dağılımlıdırlar. Hiçbir şeyi yaratmazlar. Aksine var işler içinde kendiişlerini yaparlardı. Böyle olunca da politeizm, olup biten işleri düzenleyen ilahların bir dengeleşmeci güçler birliğidir. Politeizmde ilahlar yaratıcı değildirler. İlahlar, ittifaktaki her bir topluluğun ayrı ayrı totem meslek totemleridirler. Totemler, temsilcileri oldukları kendi gruplarını, ittifak içinde; sosyal birlikler dönemiyle; totem yamyamlığını ve totem kurban dönemiyle beraber, totem mesleklerinin temsilcisidirler.
Bu sembolik adımların ve ritüellerinin yaygınlığı kargaşası yapı içinde belli ilkeler ışığında bir rezonans oluşturulmasının zorunlu kılıyordu. Çokluktan doğan karmaşanın aşılabilmesi için rezonansın kutsal olan tek Tanrı fikrine dönüşmesi kaçınılmazdı. Tek tanrı anlayışı, yapı içinin tek eksen kaynağı oluşla yapının uygunlaştırıcısı, sosyal ve toplumsal yapının senkronize edicisiydi.
İttifak içindeki, çok tanrıya ait sıfat ve fikirlerinin ve yaptırımlarının aynısı tek tanrı fikrine gidişte yapıyı birleştirici olması çok önemliydi. Çok tanrının figürleri tek tanrı figürleri olarak belirecekti. Totemi güç ayrılıkları, aynı totem gücün tek ilahtı ilkesinde özümsenecekti. Ancak ayrılıklar tek tanrıcı mezhepler içinde çoklu oluşla sürüp gidecekti. Bu sentezci benimsenişler giderek çoklukta teklik olmanın, tek tanrıcı anlayışı içinde birleştirecekti. Bir, birçoklardan meydana geliyordu.
Tek tanrıcı anlayışlar, totemi etnik ayrılıkların aşılmasında bir birleştiren olaraktan da, bu aşamadaki çimento işlevini de görecekti. İşte böylece, pulural yapının, monoteist yapı içine yansımaması olanaksızdı. Bu kabil monocu sentez; etnik yansımaların ve etnik tehditlerin toplumsal birliğe engel olucu ayrıştırmalarının ayrılıklarını süreçleyen durumsallığı oldu. Etnik tehdit günümüze değin monoteizm içinde yavaş yavaş elimine edile edile gelecekti.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.