- 1174 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TANRIM, YELKENE "Püf" DE
YELKENE “Püf “ DE
İşlerim hep tersine dönüyor nedense. Yakınlarımla da, bu aralar hiç barışık değilim. En iyisi şu çok sevdiğim Tarabya- Kalender- Yeniköy sahiline inip iyi bir yürüyüş yapayım dedim.
Aferin bana be, bacaklar hala fena değil. Biraz yavaş olsam da iyi yürüyorum, lanet fındık göbeğime rağmen. Beni hızla geçip kaybolan kızlara kızıyorum ama. Yavrum, biraz yavaş yürüsenize. Bakın yol yaşlılarla dolu. Yavaş olun ,moral bozmayın canım. Ah eskiden olsa , beni en kralınız geçemezdi de, eforumuzu dağlarda harcamışız. Neyse yahu buraya kızlarla yarış etmeye mi geldik sanki?
Karşımdan, mas mavi gök yüzünün içine ,beyaz bir pamuk kümesi gibi yerleşmiş masum bir bulut , bana doğru yaklaşıyor. Ne kadar güzel ve çekici bir hali var. Sanki onun içine girsem , bir başka dünyaya geçmiş gibi dolaşsam beyaz karanlığında, avuçlarıma doldursam o pamuk helvaları , kahkahalar atsam yalnızlıklar vadisinde , duyururcasına uzaklardaki sevgiliye, bana kızar mı dersin?
Sevgili Strato Cumulus , sen de beliren bir yüz var sanki. Ne kadar büyük ve haşmetli bir yüz bu. O da ne? Bana doğru gülerek , halime bakıp ,biraz da gülümseyerek yaklaşıyor bulut içinde. Yahu Allah’ ım, bu kalender suret , sen misin yoksa? Evet , evet sensin. Heybetinden belli. Eh nasılsın bakalım , Ulu Tanrım? İyisindir inşallah? Beni sual edersen , iç güveysinden bile hallice değilim maşallah. Bir büyük denizin ortasında, süt liman bir denizin, çarşaf gibi sakin bir denizin ortasında , yırtık yarım bir yelkenle , rüzgarsız, aç , susuz, sevgisiz ,parasız , yalnız kaldım. Sence nasılım Tanrım? Gülünecek kadar güzel değil mi? Ölsem, tabutuma oturacak alacaklılar.
Ey Allah’ım , madem ki, sen yaratıp, yaşama ağlaya zırlaya ittiğin biz yarattıklarının sonradan neler yaptığı ile pek ilgilenmiyorsun , bari dertlerimizi sıra gelirse , biraz dinleyebilsen diyorum. Hani biliyorum herkes , her ne kadar çektiğin çizgiye yakın yaşayabilirse de , bu çizgiye müsaaden oranında zik zak lar yaptırabiliriz. Peki hiç zik zak çizmeye tenezzül etmemiş, dos doğru , inanmış, çalmayan, götürmeyen ,hak yemeyeceğim derken kendi haklarını kaptırmış salak kullarına, biraz torpil yapsan ne olur, örtülü ödenekten?
Hadi gel birlikte yürüyelim. İleride bir mısırcı var ki, böylesini yememişsindir. Süt valla süt. Benden ha . Hadi gel bu sahil turunu kaçırma. Bak yine iki kız , benden hızlı yürüyor. Yani şöyle , fazla değil , bir yirmi sene önceye göndersen şu yorgun bedenimi diyorum. “Olabilir “ mi diyorsun? Teşekkürler.
Biraz önce denizin üzerine beton kazıklarla oturtulmuş, ultra lüks bir restoranın önünden geçtim . En iyi galerilerde bu kadar lüks arabalar olmaz valla. O ne Jeep’ler , o ne markasını bile bilemediğim acayip arabalar? Neyse ,senin hikmetinden sual olunmaz. İstediğine istediğini verir , istediğinden istediğini alırsın. Orada kimin yemek yiyeceğine de , kimin kapının önünden yalanarak geçeceğine de sen karar verirsin. Çok rüzgarsız kaldım be Tanrım . Lütfen şöyle bir kere “ Püf “ desen , benim yırtık yelkenime.
İnanamıyorum ,yanıma inmişsin bile. Teşekkür ederim , çok teşekkür ederim. Lütfettiniz Yüce Rab’ bim.
“Nasılsın “ mı? Eh nasıl olalım ? Üç aydır ne evin, ne de büronun kiralarını ödeyemedik. Ev sahibi icraya vermiş bile . Herkes bir kalkınmadan bahsediyor. Oysa ben bir türlü kalkınamıyor ve neyin kalktığını da anlayamıyorum . Hani devlet yalan söylemez ya . Bu Gayri Safi Milli Hasıla 10.000 Dolar’ı geçmiş diyorlar. Doğru mu Allah’ ım? Eh doğru olmasa , o şahane gökdelenler, bu kadar lüks arabalar nasıl alınır? Hem diyorlar ki , borç ney hep bitmiş de şimdi de biz Avrupa’ ya, IMF ‘ye kredi açıyormuşuz. Hem de faizsiz, utansınlar diye yani. Gel şu yırtık yelkenime bir “ Püf “de be Allah’ım.
Bir de, ben borçlarımı bitirebilsem Allah’ ım. Çalışmaz olur muyum hiç Cumartesim de , Pazarım da yok valla. Tatile bile gitmedim , hatta denizin suyu değmedi ayaklarıma bile. Pek de önemsemiyorum aslında. O Bodrum’un kalabalığı çekilmez bence. Bir iş yapabilsem. Ama iş gelmiyor. Büyükler kamış bütün piyasayı. Kırıntı bile dökmüyorlar. Yahu şu benim yarım yırtık yelkene , küçük bir “Püf “ desen.
Vay anam vay. Şu gelen kıza bak. Ne güzel yaratmışsın. Yok yani kötü gözle değil bakışım. Maşallah , Allah yani sen , sahibine bağışla. Daaa amaaa, bizi neden onun sahibi hiç yapmadın? Ah affedersin , özür dilerim mutlaka onun sahibi olabilecek, çok seçkin kulların vardır. Bize halt etmek düşer. Bak bir arabaya binecek o güzel kız. Adam kapısında karşıladı, markasını bilemeyeceğim lüks arabanın. Babası galiba. Ama öptü kızı dudaklarından , sevgilisi mi dersin? Yani iyi de , bu göbekli keltoş, pek de münasip gelmedi bana. Babadan mı , yoksa dededen mi zengin miş ne? Etme gitme şu benim yelkene küçük bir “Püf” de Allah’ım.
Dededen ha . Öyleyse haklısın Allah’ım . O kızı , Türkiye’ nin çok iyi tanıdığı bir merhumun torunu götürmeyecek de , kim götürecek? Kız kesinlikle seçimi doğru yapmış. Benim Rus’ ara karşı savaşan , sonra da iki yıl Ermeni’ lere esir düşen, ana dedem mi, yoksa İstiklal Savaşı Madalyalı , Antalya’da İtalyan’ lara ilk kurşunu sıkan, baba dedem mi, böyle bir zemin hazırlaya bilirlerdi ki? Aman unutma yelkene “Püf” de Allah’ım.
Ne savaşsa , kimi karaborsa çetelerinde el altından askeriyeye bile bozuk mal satıp , kazık atarak , kimi de değersiz canını , kolunu , bacağını vatana bağışlayarak hizmet vermiş . Geriye düşmandan hastalıklardan kurtularak dönebilen yiğitler ise, mallarını bile yerinde bulamamışlar. Ölen iyi ki bir daha dirilmiyor. Dirilse ortada kalırdı zaten . Sevap olsun diye , adamın nişanlısını da karısını da zengin ağalar kapardı da , ondan diyorum. Karımın babasının babası Çanakkale ‘de şehit olunca , anasını daha onu doğurmadan veri vermişler köyün ağasına. İkinci karı olarak, Bursa İlinde üstelik. Eh yani kadın ortada kalmamış, zeytinlikler de tabi. Şehit maaşı mı? O zamanlar hiç duyulmamış bir şey. Hadi gel Allah’ ım şu benim yelkene ufaktan bir “Püf” de.
Şu balıkçı tezgahlarını seyretmeye bayılırım. Tamam sen de seviyorsan , takılalım biraz ne dersin? Hay Maşallah , şu deniz levreğine bak. Kilosu ne yazıyormuş? 45 Lira mı? 2.5 Kilo gelirmiş. İmkansız dostum, tadını bile unuttum sanki. Kaşar peyniri gibi ince bir dilim kesemeyeceklerine göre geç onu. Hani ızgarada kızartıp üstüne de hakiki Trabzon tereyağı … Tamam tamam geçtim. Şu kırmızı balıklar kırlangıç mı ? İnsaf be birader . Kim alıyor bunları ve ne yapılıyor bu küçücük yavrularla? Kedilere vermek için alıyorlarmış , on beş santimlik kırlangıçları. İki ay daha bekleyemezler mi acaba? Ya şu avuç içi kadar küçük ahtapotlar, kalamar yavrularına ne demeli? Diyorum ki Allah’ım , şu trol denen şeyi sen yasak etsen. Yani av için kitabında , ergenleşmeyi esas aldığını biliyorum da, yine de kimse indirdiğin kitabı pek okuyamadığı için , uygulama yok . Hani kulların yıllardır yapamadığı yasaklamayı , sen yapabilirsin de. İnsanlık bolluğa kavuşur, aç kişi kalmaz da. Neyse Tanrım , hadi yürüyüşe devam edelim. Sen bir “ Püf “ diyeceksin değil mi?
Çarşaflı Arap kadına bak , gözleri ne de güzeldir kim bilir . Ama bu yakıcı sıcakta gözünde siyah , büyük çerçeve bir gözlük, peçe ,eldiven takmış. Yanında da bir adam ve arkalarında haylaz bir oğlan çocuğu var. İnsafsız herif beyaz bir atlet ve dize kadar uzun bir şortla dolaşıyor. Ayaklarında da Tokyo terlikler var. Ama Türkçe konuştular. Yanılmışım Arap değillermiş. Arap medeniyetine özenen bir Türk ailesi. Tabi , kimsenin ibadetinden , kıyafetinden de sual olmaz. Bu sıcakta o kadın nefsini feda ediyorsa sana , yanındaki adam oruçlunun yanında ,buzlu limonata içen münafık gibi olmuyor mu? İyi yürüdük , çok rahatladım. Aman yelkene “Püf” demeyi unutma Allah’ım.
Adama bak, atmış yaşını geçmiş sanırım. Göbek de yakışmış doğrusu , uzun paça kirli beyaz donunun üzerine. “Su nasıl birader , soğuk mu? “ Buz gibiymiş ama çok güzelmiş. Yahu bu sahilde kaya olur, akıntı olur, mikrop olur, şu peçeli kadın gibiler geçer, ayıp olur. İyi de para yok para. Yoksa o da bilir en güzel plaja gidip , bikinili kızların arasında denize girmeyi. Haklısın baba ,sende para yoksa bu gençlerde de yoktur. Memlekette milyonlarca işsiz var. Yine de her kıtadan yabancıların çalışmasına izin verecek kadar , kendisi aç olsa bile gönlü zengin bir milletiz. Helal olsun bu yardımsever kafalara. Türk’ü yaratırken başka şeyler mi düşünüyordun Ulu Tanrım? Yani beni iyi ki Türk olarak yaratmışsın da, ekonomik bağımsızlığımızı da versen Allah’ ım. Allah’ım, beni de bu arada unutma bari. Şu yelkenime diyorum ,hani küçücük bir “Püf” desen.
İyi geldik ama haydi artık dönelim geriye Allah’ ım . Motoru Tarabya’da bıraktım. Hayrola Kafe’ de güzel bir akşam çayına ne dersin? Çift kaşarlı tostu da çok nefis olur. Ne hemen gitmen mi gerekiyor? Tamam haklısın , dünya çok karışık. İnsanlar çoluk çocuk demeden yine diğer insanlar tarafından öldürülüyor. Ama neden hep bunlar Müslüman ülkelerde oluyor be Tanrım ?
“Benim verdiğim canı, benden başkası alamaz “ diyorsun da , nasıl oluyor ki , bu insanlar seni bile dinlemiyorlar. İki taraf da senin adına hareket ediyormuş üstelik. İslam ülkeleri , dünyanın alay konusu olmaya böyle devam mı edecek? Zaten fakirlik diz boyu , bir de kan olmasın be Allah’ ım. Aman yelkene “Püf “ demeyi unutma.
Ne huzur verici bir yürüyüştü. Teknede balık ekmek yapıyorlar. Norveç uskumrusu. Senin yanında da küfür edemem ki. Ne bileyim ben ,taa Norveç ten donmuş balığı neden geldiğini? Denizi olmayan , karanın ortasında bir ülke olmadığımızı biliyorum . Üç tarafımız denizlerle çevrili üstelik. Ama çaresiz en ucuzu bu. Uzunya’ da mı yiyelim dedin? Ismarlıyorsun ha? Bir zamanlar orayı çok severdim. Yıllardır gitmiyorum. Çok sevindim ama bak peşinen söylüyorum. Bir daha Tanrı sofrasına ya otururum , ya oturamam. Ben laos balığı , karides güveç , torik lakerda, beyaz peynir, kavun , pastırmalı paçanga böreği …. Hah şöyle be , hep zenginler mi yiyecek anasını satayım. Bir kere de, garsondan önce hesabı çıkartmadan oturalım be.
Bu arada aman benim yırtık yelkenli küçük kayığımı unutma sakın. Bir kerecik , küçücük bir “ Püf” de . Kara bulutlar , fırtınalar, yağmurlar gelmeden lütfen biraz çabuk. Dayanamaz artık devrilir , batar bu kayık. Su da alıyor üstelik.
Deniz durulmuşken az bir şey, sen “Püf” deyiver emi Allah’ım.
E. Yaşar Ovalı 25.08.2013
YORUMLAR
Değerli ABİM.
Yunus Emre bir şiirinde.
''Alimler, ulemalar medresede bulmuşlar.
Ben harabat içinde buldum ise ne oldu?'' Diyor.
Sen de denizin ortasında bulmuşsun anlaşılan. Güzel bir sohbet olmuş. Okuduk istifade ettik.
Amaaa...Bu sohbetleri öyle sık sık yapma...Bakarsın '' Bir de sen bana misafir ol'' Deyiverir.
Benden söylemesi.
Selam ve sevgilerimle.