- 755 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ÇAĞIN HASTALIĞI ALZHEİMER
Unutkanlık hepimizin zaman zaman yaşadığı bir sorundur. Fakat, unuttuklarımızı hatırlamamız uzun sürmez. Çoğu stresli iş ortamı, yorgunluk gibi faktörlerden kaynaklanır. Bunlar basit unutkanlıklardır. Günlük yaşamımızı etkileyen bir problem değildir.
Alzheimer, yaş ilerledikçe unutkanlıkla ortaya çıkan, hafıza, konuşma gibi durumlarda sorunlar yaşanan, günlük yaşamın gerektirdiklerini uygulayamama gibi problemlere yol açan bir hastalıktır.
Geri dönüşümü olmayan ve ilerleyen bir hastalık olan alzheimer, halk arasında bunama olarak bilinir. Beynin fonksiyonlarında bozukluk vardır. Hastanın düşünmesinde sorun ortaya çıkar. Alzheimer, ciddi bir hastalıktır. Belirtiler görüldükten 7-8 yıl sonra ölüme yol açabilmektedir.
Alzheimer, sıklıkla 65 yaşın üzerindeki kişilerde görülür. Hem kadın hem de erkekte görülen bu hastalığın, kadınlarda biraz daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Yapılan araştırmalar, 65 yaşın üstündeki, ortalama her 15 kişiden birinde bu hastalığın görüldüğünü ortaya koymuştur. 80-85 yaşın üzerindeki, her iki kişiden birinde alzheimer görülmektedir.
Alzheimer hastalığının nedenleri arasında kalıtsal faktörler, beyinde protein birikimi, beyin hücrelerinin ölümü, sinirsel iletimin bozulması, çeşitli zehirli maddeler yer almaktadır. Ayrıca yaş ilerledikçe, alzheimerın görülme ihtimali artar. Fakat hastalığın kesin nedeni henüz bilinmiyor.
Hastaların sadece yüzde 10’unda ailede alzheimer varlığı tespit edilmiştir. Bu yüzden, bu hastalık sadece tek bir kalıtsal faktöre bağlı değildir.
Alzheimer hastalığının, temel olarak 10 tane belirtisi olduğu kabul edilmektedir. Bu belirtilerden bir ya da birkaçının bulunması alzheimer belirtisi olabilir.
• günlük yaşamı etkileyecek kadar unutkan olma (kişilerin adlarını, olayları hatırlayamama),
• gündelik işleri yapamama (yemek yapmak gibi),
• kelimeleri bulurken zorlanmak,
• tarihleri ve bilinen yolları hatırlayamama,
• çok basit konularda bile karar vermede güçlük çekme,
• hesap yapamama, pratik düşünmede zorluk çekme,
• eşyaların yerlerini karıştırmak (koyarken başka yere koymak),
• davranışlarda ve ruh halinde değişiklik,
• karakter özelliklerinin değişmesi, insanları suçlama,
• sorumluluk sahibi olmaktan kaçmak alzheimerın belirtileridir.
Canım anneme , on yıl önce kondu bu amansız hastalığın teşhisi. Şimdi sizlere bir doktor gibi değil bir hasta yakını olarak tavsiyelerde bunmak isterim. Çünkü hastalık sürecinde hasta yakınları da çok ama çok yıpranıyorlar.
Her hastalıkta olduğu gibi sabır ve sevgi ilaçlardan daha çok gerekli. Sevgiyle, hastaya kendisini mutlu ve güvende hissettirmelisiniz. Doktorunuzun verdiği ilaçları saatinde vermelisiniz ki bu çok önemli. Gergin ortamlardan uzak tutmalısınız. Yaşadığı yeri ve kullandığı eşyaları değiştirmemelisiniz. Yaşadığı yer değişirse sudan çıkmış balık gibi çırpınıyorlar. Sürekli konuşmalısınız ve konuşturmalısınız. Özellikle geçmişi iyi anımsayabildikleri için geçmişten söz etmek onları mutlu ediyor. Yapamazsın – edemezsin yerine küçük küçücük sorumluluklar verilmeli. Beslenmesine dikkat edilmeli. Özellikle yaz aylarında bol bol su içmeliler.
On yıl önce bu tanı konulduğunda çok üzülmüş ve korkmuştuk. Ama annem bizden yürekli çıktı tüm gücüyle direndi. Unuttuklarını var gücüyle hatırlamaya çalıştı. Elimizden geldiğince yanında olmaya, ilgilenmeye çalıştık. Daha sonra sürekli onunla kalabilecek bir bakıcı tuttuk.
Aradan onca yıl geçmesine rağmen yukarıda anlattığım her şeyi yalanlayacak şekilde annem, ihtiyaçlarını kendisi gideriyor. Yemeğini kendisi yiyor. Giysilerini değiştiriyor. Eşyalarının yerini zaman zaman karıştırsa da kendi bulabiliyor.
Asıl anlatmam gereken şeyi en sona bıraktım. Geçen zamana rağmen annemin bu kadar iyi olmasının nedeni kedisi ve bahçesi. Evet doğru anladınız. Annemin bir kedisi var. Aralarındaki inanılmaz sevgi bağı anneme güç verdi. Annemi görmese ortalığı birbirine katan bu kedicik annemin en büyük dostu ve arkadaşı. Ve evinin önünde küçük bir de bahçesi var. Bahçede çeşitli meyve ağaçları, renk renk çiçekleri ve sebzeleri var. Dikimini eskisi gibi kendi yapamasa da bakımıyla bizzat kendi ilgileniyor. Onları sularken annemin mutluluğu görülmeye değer. Her birini okşar, koklar.
Tüm bunların yanında komşularının ilgisi de atlanılmayacak bir etken. Evin önünden geçerken mutlaka seslenirler, halini hatrını sorarlar.
Son yıllarda bir çok kişide görülen bu amansız hastalıkla biz böyle mücadele ettik, ediyoruz. Biliyorsunuz kesin tedavisi yok. İlaçlarla ancak ilerlemesini yavaşlatabiliyorlar. Hastalıktan korkmak, inkar etmek yerine kabullenmek hasta yakınlarının işini kolaylaştırıyor.
Bu hastalığın pençesine düşen herkese şifalar, hasta yakınlarına da sabır ve güç diliyorum.