- 1406 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SON PİŞMANLIK PARA ETMEZ
Abidin GÜNEYLİ-Mersin
Yıl 1988 olmalı. İki yaş büyük ağabeyim o zaman Bursa’nın en işlek caddesinde dönercilik yapıyordu. Ağabeyimin kayınbiraderi, benimde çok sevdiğim Ali Almanya’da lokantacılık yapıyordu. İşleri de çok iyiydi. Ali sürekli beni Almanya’ya davet ediyor. Uçak bileti gönderiyor.”Gel buraları bir gör” diyor. Ama ben bir türlü gidemiyorum. Bir ramazan günü Ali çat kapı çıktı geldi işyerine. Hoş geldin, beş gittin faslından sonra, birkaç gün bende kaldı. Bir gün bizim kurumun şoförü iki tane uçak bileti getirdi.”Ali abi aldırdı” dedi. Masanın üstüne koydu çıktı.
Birkaç saat sonra Ali geldi. Biletleri verdim.
-”Sende kalsın nasıl olsa beraberiz” dedi.
—Bunlar İstanbul’a uçak bileti dedim.
-”Tamam, İstanbul’a beraber gidiyoruz” abi dedi.
Ne gitmesi önümüz bayram, gitsek bile vaktinde dönemem, ben devlet memuruyum, geç kalmak sorun yaratır. Ne desem bir cevap buldu ağzımdan girdi burnumdan çıktı beni ikna etti.
Bayramın birinci günü sabah erkenden Adana’dan bindik uçağa.,İstanbul’a geldik.Ağabeyinden arabasını emanet aldı.İstanbul, Bursa arasında ne kadar köy, kasaba, vilayet,ilçe varsa hepsinde Ali’ın arkadaşı var ve hepsine uğradık.Bu sebeple ancak akşama Bursa’ya gelebildik. Ali’ın eniştesi olan benimde ağabeyimin evine yerleştik. Akşam biraz geçte olsa ağabeyim geldi. Tan yeri ağarıncaya kadar yemek yedik,sohbet ettik çay içtik.Ve doğal olarak geceyi bitirdik,yattık.Daha da uzayabilirdi ama yarın ağabeyim dönerci dükkanını açacaktı,işi vardı.
Ertesi gün daha uykumuzu alamamıştık ki yenge hanım uyandırdı. Kalkın Doğan sizi çağırıyor. Kahvaltıyı falan unuttuk, yataktan fırladığımız gibi giyindik. Taksiyle ağabeyimin işyerine gittik. Adana’dan gelirken yolda ne hayaller kurmuştuk. Hepsi boş çıktı. İşyerindeki işçiler kaçmışlar. Dükkân müşteri kaynıyor. Ağabeyim ve küçük oğlu yetişemiyor. Biz yardım edelim diye uyandırılmış ve çağrılmışız. İş başa düştü, çaresiz işbaşı yaptık.
Ben Adana da Bölge Müdürüyüm, Ali Almanya’da büyük iki işyerinin patronu. Ben bulaşıkhaneye geçtim. Hilal şeklindeki servis penceresinden bulaşıkları alıyorum, sipariş ayran, kola, su gibi istekleri bulaşıkları aldığım yere koyuyorum. Boş kalınca da sıcak suda bulaşık yıkıyorum.Ali ise kasada duruyor. O zaman daha kalp krizi geçirmemişim, by-pass ameliyatı olmamışım durmadan sigara içiyorum. Çakmağımı ve sigaramı servis penceresi dediğimiz yere koymuşum. Dönerci dükkânına öyle iki müşteri geldi ki sanki artist mecmuasının kapağından fırlayıp çıkmışlar. Oturuşları bile tüm müşterilerin dikkatini çekmeye yetiyor. Bayanlardan biriyle bir ara göz göze geldik. Anında lafı bana yedirdi. Arkadaşına söylüyormuş gibi ”Bulaşıkçıda amma yakışıklı. Hem de lüks yaşıyor, baksana en kaliteli sigarayı içiyor” güya arkadaşıyla sessizce konuşuyor. Bu karşılıksız konuşmayı herkes duydu. Anında tüm gözler servis penceresine döndü. Utancımdan yerin dibine geçtim.
O zaman bekârdım. Biraz sonra Ali ile yer değiştirdik. Ben kasaya Ali bulaşığa geçti. İçeri girince bayanlara kendimi tanıtım. Zaten yemekleri bitmiş, çaylarını içmişler ama bir türlü gitmiyorlardı. Göz göze geldiğimiz bayan “çok geç kaldın arkadaş sekiz on yıl önce çıkmalıydın karşıma, şimdi ben pavyonda çalışıyorum, beni kabul etmezsin ki” dedi. Çok sıcak bir şekilde yanaklarımdan öptü. Telefon numarasını verdi ”ara görüşelim” dedi.Ama tatil kısaydı.İş vardı.Yani bayram tatilini kasada durarak,bulaşık yıkayarak geçirmiştik.Yani bir daha görüşemedik.
O zaman o haklıydı. Son pişmanlık para etmez öz deyişi doğruymuş demek ki.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.