- 637 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇAĞIN İNSAN YANILSAMASI -1-
Günümüzde hiçbir toplum,bütünlüklü,homojen bir dokuya sahip değildir.Rafine edilmiş,grup farklılığını gidermiş ve buna dayalı bir üretim eşitliğine ulaşmış toplum ütopyası;teorik olarak geçerliliğini korusa da,yaşadığımız toplum ve çağ gerçeği oldukça çelişik sorunların,grift bir bütünlüğünü yansıtır.Özgürlükten,eşitlikten çok uzak,bayağı bir insansal değerler sömürüsünün,insansal erdemler sömürüsünün geçerli olduğu bir dünya gerçeği şekillenmiştir.Derinlemesine insana nüfus eden,insanın güdüsel isteminden,ruhsal ve ahlaksal bütünlüğüne,düşünsel aktivitesine kadar tüm maneviyatıyla sömürüye tabi tutulduğunu görmek mümkündür.Öylesine ustalıklı gerçekleştiriliyor ki bu olgu,ak ile karanın iç-içeliği,genel deyim ile uzlaşmaz denilen zıtlıkların"bütünlük"arz ettiği bir toplumsal durumu ve birey psikolojisini negetif etkileşimini doğurmuştur.
Bu anlamda bireyde şekillenen kişilik;çöken değerlerin bir yasısı olarak şekil almaktadır.Artık toplum eskisi gibi değer kazanarak yükselen bir toplum değildir.Eskiden var olan toplumsal değerlerin anlamsızlaştığı ve bunun yerine fazla değer ve anlam ifade edemeyen yaşam ve toplum alışkanlıklarının dönemsel ve geçici olarak boy verip tekrar ortadan kaybolduğu ve giderek büyük sancılar çekerek gerileyen bir toplum yapısının birey ve bireyin kişiliğinde yarattığı korkunç bir yabancılaşma karşımıza çıkmaktadır.
İnsansal gelişim değişik aşamalar izleyerek ilerler.Kişilik ediniminin de belli aşamaları ve evreleri vardır.Birey olarak insan toplumsal açıdan ele alındığında oldukça bir karmaşa ve neredeyse içinden çıkılamaz bir yapısal özellik arz eder.Her birey yaşadığı toplumun çarpıklıklarının önemli bir bölümünü kişilik özelliği olarak yansıtır.Bireyin özgün ruhsal durumu da toplumca şekillenmiştir.Kendisi karakter itibariyle toplumun öz yapısı olarak vardır.Gelişimi ve kişilik yapılanması her ne kadar kültürel boyutlarda farklı bir niteliğe bürünsede,bireyin sosyalitesi toplumsal gerçekliği yansıtır.Toplumsal yapı,kendi iç dinamikleriyle bir bozulmaya ve yabancılaştırılmaya uğratılmışsa,bu durum bireydeki kişiliğe de bu temelde yansımasını bulacaktır.Dolayısıyla kişilik sorunu,sadece bu anlamıyla da karşımıza çıkmıyor.Daha da kötüsü insana toplum tarafından dayatılan yaşam seçenekleri ve etkinliği sorunun gerçek temelini belirler gibidir.
Oysa;insan özgür seçime sahip olması gereken ve bunun niteliğini kendisi belirleyen tek varlıktır.Kendini var etme ve belirleme konumundadır.Öz iradeye ve güçlü bir kişilğe sahiptir.Toplumsal yapılanmalar(devlet)ve onun siyasal sistemi(yönetim biçimi)buna olanak tanıma temelinde olmalıdır.Siyasal sistem buma olanak tanımıyorsa, birey var olan değerleri tüketme konumundadır.Siyasal yapılanma bireyle çatışmalı konuma geçer.Yapısal durumu sancılıdır çünkü.Her daim var olan geri haliyle kendini sürdürmek ister.Bunun için zorba bir yapılanmaya kavuşturur kendini. Ya militaristtir,ya kölecidir,ya da faşizane bir nasyonalist zihniyete ve muhtevaya sahip olur.Baskıcılığı bireyin özgürleşmesine,gelişinmine ve nitelik kazanmasına karşıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.