Pembe bulüz
Pembe rengi severdim o zamanlar. Kendime aynada bakarken, güzel buldum. Uzun siyah
saçlarımı yere eğerek tekrar taradım. Arkamda toplarken gözlerimdeki hüznü yakaladım.
Annem bahçeye gelirken üstüne güzel bir şey giy, öyle gel demişti. Böylesi giyinip gitmek
hiç adetim değildi. Gündelik etek ve bulüz yeterdi. Beğenilecek miydim. Kendimi bir
başkasına beğendirmek uğraşım olmamıştı.Beni beğenen çulumla beğensin derdim.İşin aslı
böyle değildi.Elbette benim de kendimi beğendirmek istediğim biri vardı.Hiç aldırmazdım
yoksa. Kursta diktiğim pembe bulüz ve dar eteğimi giydim. Sanıyorum etek de pembeydi.
Arkadaşımın evine giderek ona da bahçeye gidelim dedim. Birlikte yürüdük Çubuk çayının
bendi üstünde. Söğüt ağacının üstüne yazılmış şiiri okuduk.
O sevdiğimi sandığım kişiyle karşılaşacağımı bilmiyordum. yalnızdı. her zamanki gibi sigara
vardı elinde. burnum havadaymış gibi davrandım. Bu olsa olsa sitemin bir biçimi olmalı.
önünden pembe giysilerimle geçtim. Bakışlarını üzerimde hissediyordum. Nasıl yürüdüm
önünden bilmiyorum. Ona bakmamaya çalışarak arkadaşımla konuşarak geçtik.
Bahçeye geldiğimizde annem daha fasulyelerin otunu alıyordu. Biraz sonra beni oğluna isteyen kadın geldi. Annemle bahçenin alt kısmına ayvalık bölüme geçip oturdular. Annem
bana baktıkca kaş göz işaretleri yapıyor yanlarına çağırıyordu. Tam anımsamıyorum ama
annemin gönlü olsun adına yanlarına gidip elini öpmüşümdür. Sonra arkadaşımla gülüşüp
konuştuk. Ne garip diye düşünüyordum. Hiç tanımadığım bir kadın beni tanımadığım oğlu
için istiyor. Annemle orada kararlaştırmışlar oğlan gece sinemaya gidecekmiş, biz de gidip
oğlan beni görecek tanıyacakmış. Kadının oğlunun da bu iş hoşuna gitmemiş anlaşılan. Bu
tanışma olmadı. Ben de derin bir nefes aldım. İnsan kendini bu görücüler, oğlanlar arasında satılık mal gibi hissediyor.
Annem sanıyorum kimi sevdiğimi duygularıyla hissedebiliyordu. bir gün kardeşimle bana o
kapımızın önünden geçerken, bir gün onu çağıralım bize. Konuşur, çay içeriz birlikte dedi.
Çok sevindim ama gururum yüzünden bu gerçekleşmedi. Yoo, olamazdı bu. Hem neden gelsindi canım. Babamızın oğlu muydu o? Yook, asla olamaz!
Sadece bakışmalarda sürüp bitmeye aday bir aşktı ve öyle de oldu. Geride ipince bir sızı ve özlemden öte bir şey kalmadı.
Bazen düşünürüm. onunla evlensem her şey daha mı farklı olurdu. Hiç sanmıyorum.Eşiyle
yaşadıkları kulağıma geldi hep.. Öyle biriyle de mutlu olamazdım. Anneler erkek çocuklarını hiç büyütmüyor. Bir çocukla n’apardım ki..
22. 6. 2013 / Nazik Gülünay
YORUMLAR
Yine yaşanmışlıklara dair güzel anlatımlı bir gözlem okudum Nazik Gülünay şairimizin yetkin kalemişnden. Belkide yaşamla hesaplaşmaydı. Hep dürtüler içindedir yazar - çi,zerler. Mutlaka yazacak, sayfalara dökecek, insanlarla paylaşılacak birşeylerin arayışı içinde zorunlu hissederler kendilerini. Öyle ki bu bir dışa vurum ilhamı da olsa, büyük gönüllülükle, dobraca yaparlar bunu düzeyli ve önyargıları olmayan düzeylki aydınlar. "Bu neyin yansımasıdır?"dendiğinde; hemen söyleyelim: Paylaşım ehli olmanın çok güzel yürek sesleriyle toplumsal yansımasıdır. Ön yargısız, hep iyiye, güzele, doğruya ve haklıya, haklılığa yönelik insan düzeyliliğinin yansıtılması zorunluğunu hissetmek, açıklık, açıklığa dair insanca sevdaların, güle oynaya paylaşımını yaşama isteği ve duygusudur bu taşmalar. Yaşayan önyargısız düzeyli insanlar için bundan daha doğal. daha tabii hiç bir şey de yoktur.
Her yönden yüksek duyarlığa sahip Gülünay Nazik dostumuzu esenlik ve mutluluk dileklerimle kutluyoruym. Kemal Polat