SELAM VERMEK SELAM ALMAK!!
Selam ne demektir
Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir. Gayrı müslimlerin hidayete kavuşmaları niyetiyle, ihtiyaç olduğu zaman onlara selam vermek, hidayete kavuşmaları için dua etmek caizdir. (R.Nasıhin, Redd-ül Muhtar)
Selamün aleyküm diye selam vermek caiz ise de Esselamü aleyküm demek daha iyidir.
Selamün aleyküm denince, Ve aleyküm selam demek farzdır. Esselamü aleyküm denince de, Ve aleykümüsselam denir. Her ikisinde de "ve" harfini söylemelidir! (Ve aleyküm...) deki "ve", (dahi) manasındadır. Yani, (Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!) demektir. Sadece (Aleyküm selam) ise, sanki (Selam bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.
Selamı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, ve’li söylemelidir.
Verilen selamı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır.
Peygamber efendimiz, (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu. (Taberani)
Kimlere selam verilmez?
Sual: Kimlere selam verilmez?
CEVAP
Şunlara yalnız o halde iken selam verilmez:
1- Namazda olana,
2- Hutbe okuyana ve hutbeyi dinleyene,
3- Kur’an-ı kerim okuyana ve dinleyene,
4- Vaaz edene ve dinleyene,
5- Fıkıh dersi çalışana,
6- Din dersi verene ve din dersi ile meşgul olanlara,
7- Eşi ile meşgul olana,
8- Avret yeri açık olana,
9- Abdest bozmakta olana,
10- Yemek yemekte olana,
Baştan ikisi hariç, diğerlerine selam verilirse, alma mecburiyeti yoksa da selamı almaları iyi olur.
Şunlara da her zaman selam verilmez:
1- Yabancı kızlara ve genç kadınlara,
2- Kumarbaza ve her oyunu oynayana,
3- İçki içenlere,
4- Gıybet edenlere,
5- Şarkıcılara,
6- Fasıklara [Açıktan günah işleyenlere],
7- Kadınlara, kızlara bakanlara selam verilmez.
İki müslüman karşılaşınca, müsafeha edip "Allah’a hamd" ederse, günahları dökülür.) [Hakim]
Önce selam veren, Allah’a ve Resulüne daha yakındır.) [Ebu Davud]
(Allahü teâlânın rahmet ve affına en layık olan, önce selam verendir.) [Ebu Davud]
(Önce selam veren kibirden uzak olur.) [Beyheki, Hatib]
Selamlaşmayı yaymak çok sevaptır. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Selamlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin, [salih] akrabayı ziyaret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selametle Cennete girin.) [Darimi]
Selam veren mi, alan mı?
Sual: Selam veren alandan daha çok sevap alır deniyor. Selam vermek sünnet almak farz olduğuna göre selam veren nasıl çok sevap alıyor?
CEVAP
Bu bir istisnadır. Selam veren, karşıdaki Müslümana farz sevabı işletiyor. Bir sevaba sebep olana da aynı sevap verilir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hayra delalet edene [yol gösterene, o hayra sebep olana], o hayrı işleyen kadar sevap verilir.) [Buhari, İ. Ahmed, Ebu Ya’la]
Selam veren sünnet sevabı aldığı gibi, karşısındakine de farz işlettiği için onun kadar sevap da alıyor. Böylece o daha çok sevap kazanıyor. Onun için selam vermeyi ihmal etmemelidir.
Selam verip müsafeha eden iki Müslümanın arasına yüz rahmet iner. Bunun doksanı, önce selam verip elini uzatana, onu ise ötekine verilir.) [Bezzar]
Derlediklerim
Burdan aşağısı kısaca kendi fikrim..
Selam verme alma sanki unutulmuş gibi günümüzde..Selam versenizde beklersiniz karşıda ki selamı görmezden gelir san ki sağır olur kördür yazsanızda çok defa selama yanıt alamazsınız.
Neden selam vermeye üşenir insanlar üzülerek demek istiyorum ki..Varsa malın mülkün etiketin selamınızda alınır yerde gösterilir oldu oluyorlar..Garibanların selamlarıda kelamları gibi havada kalıyorlar..
Selam verilince almayanları gören onlara en çok hiddetlenen HZ ÖMER gelir aklıma.Bilselerdi selamda ki sevabı böyle yapmazlardı der.Hz Muhammed.s.s.v aranızda selamı yayın müslümanlar arasında sevgi kardeşliğin pekişmesine nedendir der..
Beni en çok üzen düşündüren şudurşihtiyacı varsa kişilerin gece gündüz zamanlı zamansız demez kapıları aşındırırlar selamlara en güzel şekilde cevap verirler..Hal hatır sormalar güler yüzler vaadlerşyeminler vaadler öyle çoktur ki..Onları veliler sanırsınız..
Fakat istediklerini elde eder etmez sırtlarını dönerler.Selam verseniz selamınız alınmaz yazsanız konuşsanız karşılık olmaz..Sizden yüz çevirirler.Saklanırlar kaçarlar..Menfaatleri için selam verenler uzak olsunlardan çok anlamını düşünsünler derim...
Selam vermediğiniz kişi önceden geçtiği yerlere kırmızı halı serdiklerinizdir öyleyse insanları dünyalık için kullanmayın..Nasreddin Hoca nın varsa yerin olur heryerde sözünü hatırlattı bana..O selamı alınmayan o selamını almayanlara istemeden yardım etse maddi yönde aniden yüzlere gülerler en güzel şekilde selam verip alırlar..Bu huyda olanlara maddiyat karşılığı için selam verip Alana yazıklar olsun diyorum..Bana kızanlarda olacaktır okuyunca kızsınlar.Kişisel değil gözlemlerim bunlar..
Bizlere verilen herşey emanetken din kardeşlerine bir selamı esirgeye ne denir bence cimri denir..
ses veremeyeceğiniz kadar uzaktakine sağ el ile selâm işâreti veriniz. Sağ eliniz meşgul değil ise, sol elle selâmlamak doğru değildir. Bir de deyiniz ki; yürürken karşı- karşıya geldiğinizde, ağız ile selâm veriniz, sâdece el işâreti ile selâmlaşmak doğru değildir.
Ağzı dolu insan, selâm alması gerektiğinde, ağzındaki yemek nefes borusuna kaçıp- boğulmasına sebep olabilir. İnsana, o’nun zorda kalacağı yerde selâm vermemek, O’nun sağlığını korumak içindir.
Bir kısım öğretmen selâmı vardır ki; gözünün kapaklarına çok dikkatle bakarsanız selâmınızı aldığını anlamak mümkün olabilir...
Başını hafifçe öne eğenler daha kalptendir.
Dudaklarını sessizce hareket ettirenler biraz daha gönüllüdür...
Alçak sesle selâm alanların değeri daha yüksektir...
Selâmı, verenden daha gür sesle almak; memnûniyet ifadesidir ki, bu derece Öğretmenlerin elleri iki kere öpülmelidir...
Bu sözlerim sadece öğretmenlere mahsus değil; bazı, makam ve mevkî sahipleri ve sonradan görme zenginler de konuya dâhildir...
Bir toplulukta selam verildiğinde bir kişi dahi o selamı almışsa yeterlidir..
Kuran okunurken okuyanlara dinliyenlere Kuran ı Kerime hürmeten bitene dek selam verilmez bitince selam verilir..
Namaz kılanlara son oturuşta olanlarada selam verilmez namazını bitirmesi beklenir...
Kuranda selam ile alakali tahmini 36 ayet geçiyor
4:86 - Siz bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.
4:94 - Ey İman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mümini kâfirden ayırmak için iyice araştırın. Size selam veren kimseye, dünya hayatının menfaatini gözeterek, "Sen mümin değilsin" demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâm’a ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
6:54 - Â yetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir".
7:46 - Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A’raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir.
10:10 - Onların oradaki duaları: "Allahım, sen yücelerden yücesin"; sağlık dilekleri "selâm", dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır.
11:48 - "Ey Nuh!" denildi, " Bizden bir selâm sana ve seninle birlikte olanlardan gelecek ümmetlere, kutluluk dileğiyle gemiden in. İlerde kendilerini bir çok nimetten faydalandıracağımız, sonra da bu yüzden kendilerine tarafımızdan acıklı bir azap dokunacak nice ümmetler olacaktır."
11:69 - Andolsun ki, İbrahim’e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve "selâm" dediler, o da "selâm" dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
13:24 - "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"
14:23 - İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri "selâm!"dır.
15:52 - Hani melekler, İbrahim’in yanına girdikleri zaman, "selam" demişler, İbrahim de onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demişti.
16:32 - Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. "Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet’e..." derler.
19:15 - Doğduğu gün, öleceği gün ve dirileceği gün ona selam olsun.
19:33 - "Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir."
19:47 - İbrahim şöyle dedi: "Selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o, bana çok lütufkârdır."
19:62 - Onlar orada boş bir söz işitmezler. Ancak "Selam" işitirler. Orada sabah akşam rızıkları da hazırdır.
20:47 - Hemen gidin de Firavun’a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrailoğulları’nı bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam doğru yolda gidenleredir."
24:27 - Ey iman edenler! Kendi evinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız.
24:61 - A’maya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarına malik olduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir güçlük ve günah yoktur. Evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin. İşte Allah düşünüp anlayasınız diye size âyetlerini böyle açıklar.
25:63 - O çok merhametli Allah’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).
25:75 - İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.
27:59 - (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah’a, selam olsun seçkin kıldığı kullarına. Allah mı hayırlı, yoksa O’na koştukları ortaklar mı?"
28:55 - Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler.
33:44 - O’na kavuşacakları gün müminlere esenlik dileği selâmdır. (Allah) onlar için cömertçe bir mükafat hazırlamıştır.
33:56 - Gerçekten Allah ve melekleri Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! siz de ona teslimiyetle salât ve selâm edin.
36:58 - (Onlara) Rahîm olan Rab’den "selâm" sözü vardır.
37:79 - Bütün âlemler içinde Nuh’a selam olsun.
37:109 - Selam olsun İbrahim’e...
37:120 - Selam olsun, Musa ile Harun’a.
37:130 - Selam olsun İlyâsîn’e .
37:181 - Gönderilen bütün peygamberlere selam olsun.
39:73 - Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açılır ve bekçileri onlara: "Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!" derler.
43:89 - Ey Muhammed! Şimdilik sen onlara aldırma ve: "Size selâm olsun." de. Onlar yakında bilecekler!
51:25 - Hani onlar İbrahim’in huzuruna girmişlerdi de "Selam sana!" demişlerdi. İbrahim: "Size de selam" demiş, ve içinden: "Bunlar tanınmamış bir topluluk!" diye geçirmişti.
56:26 - Duydukları söz, yalnız "selam", "selam" dır.
56:91 - "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!"
58:8 - Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeyi yapmaya kalkışarak günah, düşmanlık ve Peygamber’e karşı gelmek hususunda gizlice konuşanları görmedin mi? Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah’ın selamlamadığı bir tarzda selamlıyorlar. Kendi içlerinden de "bu söylediklerimiz yüzünden Allah’ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü dönüş yeridir orası!
• yılan • adaş • göz dikmek • kaynak • nasib • birlik • yağmur • ölüm • nimet • islam • varlık • kıskançlık • eyüb (as) • ebu leheb • arim seli • kalpleri ısındı • vaad • bağışlamak (affetmek) • bıkkınlık • tavaf • bal • şefaat • efsane • şehir • avcı • nar • sadaka • allah`ın rızası • bağırsak • zamanın göreceliği • cahiliye • yaşlanmak • yıldız • hastalık • balık • sevap • tebliğ • önder • yesrib • leş
• yakîn • karargah • tahta • maşaallah • vehm • vefat • vadi • soğan • kabile • fecir • boş vakit geçirmemek • inşaallah • güvende olmak • gırtlak • ahali • oklar • savaşmama izni alanlar • deri • bakır • sarhoşluk • oğul • bahçe • boşa çıkmak • ders • adaş • alçaltmak • alın • avuç • balçık • bedbaht • beşik • beyinsiz • bilezik • bilgin • boğazlamak • denemek • dişi • ensar • erzak • calut • baygınlık • esirler • muttaki • bedevi • siper • kabuk • aşiret • adam-adamlar • aşırılık • tünel
• Kuranda selam • Kuranda kalp • Kuranda akıl • Kuranda ölüm • Kuranda adalet-adil olmak • Kuranda doğu-batı • Kuranda burç • Kuranda zina • Kuranda şeytan • Kuranda sevgi
• Cifân • Eşir • Ğarâbîb • Ğusa • Halet • Hâşiın • Hîn • Hızy • Hüdâ • İsm • Nebz • Nekîr • Mâ’ • Sevâ’ • Şevâ • Şükr • Tams • Uztu • Vesak • Zübür • Basar/Basîr • Kısas • Mekzûm • Sebîl • Cânn • Bikuvvetin • Be’sullah • Meal • Hame’in Mesnûn • Rıhlet
◾Bazı insanların göz ardı ettiği bir Kuran hükmü olan selam vermek ile ilgili olarak ayetlerde Rabbimiz ne buyurmuştur?
◾Müminlerin birbirine selam vermesinin önemi ve ahir zamanda insanların birbirine selam vermemesi hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadislerinde hangi bilgileri aktarmıştır?
Selam vermek, müminlerin birbirlerine en güzel dilek ve temennilerini sunma şekillerinden biridir. Kuran’da bildirildiği üzere cennete girerken müminler selamla karşılanır (Araf Suresi, 46) ve cennette de birbirleriyle selamlaşırlar (Yunus Suresi, 10). Bu iki durum İslam ahlakında selam vermenin önemini gösteren örneklerden bazılarıdır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de selamlaşmanın önemi hakkında tüm Müslümanları bir hadis-i şerifinde şöyle uyarmıştır:
"… Ebu Hüreyre (Radiyallahu anh)’den: şöyle dediği rivayet edilmiştir. Resulullah (sav) buyurdular ki: “Nefsim, kudret elinde olan Allah’a kasem (yemin) ederim ki siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (kamil) iman etmiş olamazsınız. Size bir şey göstereyim mi; (öyle bir şey ki) onu yaptığınız zaman yek diğerinizi seversiniz? Selamlaşmayı aranızda yayınız." (İbni Mace/1. cilt/ s. 116, hadis no: 68)
Selam Vermenin ve Almanın Adabı
İman etmeyenlerin kötü ahlak modelinde, verilen bir selamı almamak, duymazdan gelmek gibi tavırlar karşı tarafa bir üstünlük gösterisi olarak yapılır. Sosyal statü olarak güya kendilerinden daha küçük gördükleri kimseleri ezmek, haddini bildirmek gibi çirkin niyetlerle bu tarz davranışlara sık sık başvurulur.
Ayrıca din ahlakından uzak yaşayan insanlar, genellikle önce selam verenin karşı taraf olmasını bekler ve ilk selam veren olmayı kendilerince küçük düşürücü olarak görürler. Halbuki dirlik ve güzellik temennisi olan selam, müminlerin ibadet olarak yerine getirdiği bir ahlak özelliğidir. Bu nedenle müminler selam vermek için sıra beklemez ve Allah’ın bu emrini gerektiği an yerine getirirler. Karşı taraftan beklemeden güzel bir tavır göstermek ve iyilik yapmak, üstün bir ahlakın göstergesidir. Bir hadisinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu ahlakın güzelliğini müminlere şöyle anlatmaktadır:
"Mümin din kardeşine rahatlık verir. Münafık ise uzak durur. Ve kardeşine sıkıntı verir. Mümin selâm vermekte atılgandır. Münafık ise bakar ki önce kendisine versinler." Hz. Enes (r.a.) (Ramuz el Hadis, s. 231)
Ayrıca “Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır.” (Nisa Suresi, 86) ayetiyle bildirildiği üzere, selam verilen bir kişinin o selama daha güzeliyle veya en azından aynısıyla karşılık vermesi farzdır. Bu nedenle müminler kendilerine selam verenlere daha güzeliyle karşılık verirler. Çünkü kişinin konumu ne olursa olsun, kendisine verilen bir selamı almak, her mümin için Kuran’da bildirilen bir emirdir. Allah’a iman, insanları birçok konuda mükemmelleştirdiği gibi hal ve tavır olarak da mükemmele götürür.
Evlere Girildiğinde Selam Vermek
“... Evlere girdiğiniz vakit, Allah tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak birbirinize selam verin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki aklınızı kullanırsınız.” (Nur Suresi, 61)
Nur Suresi’nde yer alan bu ayette müminlerin evlere girdikleri zaman birbirlerine selam vermeleri bildirilmiştir. Ancak selam verirken de Allah, müminlerin birbirlerine kutlu, yani hayırlı ve güzel yaşama dileğiyle, Kuran’a ve din ahlakına uygun yaşama dileğiyle selam vermeye niyet etmeleri gerektiğini hatırlatmıştır. Bu nedenle selamın niyetine dikkat edilmelidir.
İnsanların Birbirlerine Selam Vermemesi Ahir Zaman Alametlerindendir
Günümüz insanlarının karşı karşıya olduğu önemli sorunlardan biri, toplumun temelini oluşturan sosyal yapılardaki bozulmadır. Bu bozulmalardan biri de insanların birbirlerine selam vermemeleridir. Bazı insanların birbirlerini tanımadıkları sürece Allah’tan bir esenlik ve güvenlik dileği olarak selam vermekten özellikle kaçındıkları, tanıdık biri olmadığı sürece kendilerine verilen selamı da almadıkları görülmektedir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) insanlar arasındaki sosyal ilişkilerin bozulmasının ahir zaman alametlerinden biri olduğunu hadislerinde şöyle haber vermiştir:
“Zengine itibar edilip, kendinden daha üstün kişiler ona ayağa kalktıklarında ve ona selam verdiklerinde… kıyamet yaklaşmış demektir.” (Ölüm Kıyamet ve Diriliş, s.480-481)
“Selam halka değil de özel insanlara verilinceye… kadar kıyamet kopmaz.” (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 470)
“Kişinin yalnız tanıdıklarına selam vermesi… kıyamet alametlerindendir.” (Ramuz-El Ehadis, 121/4)
“Son zamanlarda türeyen, birbirleriyle karşılaştıkları zaman selamları lanetleşmeden ibaret olan sarhoş ve asi bir nesil (ortaya çıkmadıkça)…” (Son Zamanlarla İlgili Hadisler, s. 54)
Müminler birbirleriyle karşılaştıklarında Yüce Allah’tan bir rahmet ve esenlik dilerler. Kendilerine selam veren her kim olursa olsun selamı alırlar ve ona daha güzel bir şekilde karşılık verirler. Müminin bu tutumu, Kuran ahlakının insanlar arasındaki sosyal ilişkilere getirdiği güzelliklerden biridir. Selam ile, birbirini tanımayan insanlar arasında bir muhabbet, sıcaklık ve yakınlık kurulmuş olur. Bu ahlakın yaşanmasıyla, din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda yaşanan gergin, karşılıklı hürmet ve saygının gösterilmediği zorlu ortamlar Müslümanların bulunduğu yerlerde hiçbir şekilde oluşmaz.
Cennette Müminlere Yüce Allah’tan Sözlü Bir Selam Vardır
Allah Kendisi’ne inananlara sonsuz cenneti müjdelemiştir. Ancak göz ardı edilen bir gerçek vardır ki, iman edenler yalnızca ahirette değil dünyada da güzel bir yaşamla ödüllendirilmişlerdir. Allah, dünyadaki ve ahiretteki bu müjdeyi Kuran’da şöyle bildirmiştir:
“Sizin yanınızda olan tükenir, Allah’ın Katında olan ise kalıcıdır. Sabredenlerin karşılığını yaptıklarının en güzeliyle Biz muhakkak vereceğiz. Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.” (Nahl Suresi, 96-97)
Kuşkusuz dünyadaki ve ahiretteki güzel yaşam, kulları üzerinde sonsuz bir şefkat sahibi olan Allah’ın “Selam” (Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran, cennetteki kullarına selam eden) sıfatının tecellilerindendir. Dünyada güzel bir hayatla yaşayan, Rabbimiz’e kulluk edip yaptığı salih amellerden ecir kazanan mümin, ahirette de “hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak” cennete girecektir. (Fecr Suresi, 28)
Allah’ın Selam sıfatı aynı zamanda cennete kabul ettiği kullarına selam vermesi anlamına da gelir. Allah, Yasin Suresi’nin 58. ayetinde "Çok esirgeyen Rabb’dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır)" şeklinde buyurarak cennete giren insanlara sözlü olarak selam vereceğini bildirir. Kuşkusuz Allah’ın selamı müminler için olabilecek en büyük müjdelerdendir.
"... Abdullah bin Ömer (ra)’dan, şöyle derdi: Resulullah
Gururlu kibirli maddiyat elde etmek için eğilen denir aldıklarını aldıktan sonar kaçanları ALLAH ISLAH EYLESİN..Allah ım bizleri en güzel huylarınla huylandır.BİR DAĞIN YERİNDEN kaydığına inanın ama huyunun değiştiğine inanmayın.
Garip olan nedir bilir misiniz önceleri selam verdiklerini terkederlerya isteklerini alınca..Ya da karşıdaki veremezse uzaklaşırlar bakarlar maddi yönden fakir selamı alınmaz yüzüne bakılmaz hatırlanmaz ölsede ölüsüne gitmezler...
Fakat o selamı alınmayana verilenler emanetler aniden artsa o kanını emenler yine yaklaşırlar pofpoflarla.Selamını alır selam verirler bu kadar dünyalık için değişenleri görünce DÜŞÜNÜRÜM..
.Maddiyat için iyi görünmesin kimse ALLAH rızası için istesin derim o zaman yardım edende edilende üzülmez .
Allah ın selam ve rahmeti üzerinize olsun selam ve dua ile.
Not biliyorum oldukça uzun bir yazı oldu ama selam veripte alınmadığında ne kadar incindiğimi incinenleride gördüm gözlemimle yazdım Aslında o kadar çok ki selam alıp verme üzerine içeriye selamla girildiğinde evdekiler üzerine miskü amber saçılır cennetin kapısı açılmış gibi bence SABIRLA OKUYACAKLARDAN ALLAH RAZI OLSUN HATIRLATMA YAPIP BİR KISMIDA EKLEMEME YARDIM EDEN KADİR BEY ABİMDENDE ALLAH RAZI OLSUN
Nigâr Bedirhan
YORUMLAR
Hocam sayfanıza gerçek manada kıtlığını çektiğimiz bir konuyu taşımışsınız, teşekkür ederim.
Ancak Selem alma verme arasında kavram kargaşası yaşanıyor, maalesef çoğu zaman içi boşaltılmış adetten, alışkanlıktan, usulden gibi sıradanlaşmış bir tavır halinde görmek gerçekten üzücü.
Kendimce Selam, kişinin bireyin bizatihi kendisi maddi manevi, dünyevi uhrevi, bedenen ruhen bütün varlığıyla kendinden kendini selamete erdirmenin enfüs ve afak boyutudur. "Aranızda selamı yayın" HŞ bu manada, siz önce kendiniz selamete erin ki, daha sonrada bu selameti (Selamı) yaygınlaştırın, kardeşliği pekiştirin, kini nefreti düşmanlığı azgınlığı çirkinliği zulmü ortadan kaldırın. Barış ve huzur ortamını sağlayın, Adaleti hakkı hukuku gözetin, saadet sınırlarını her geçen gün biraz daha genişletin diyor bizlere.
Selam Hz İbrahim gibi, ateşin içinde serin ve salim olma hali ki, o selam günümüze kadar süregelmiştir. Minarelerden Haydin salaha,, haydin felaha selamete, selamın ne olduğunun idrakine çağrı değil mi? Bunu herkesin baş kulağı duyuyor, can kulağı duyan kaç insan varsa, Selamette olan ve selamı veren insan o kadardır. Selem, malla, bedenle, ruhla yapılan fiili bir duadır. Şaşmaz bilgi ile anlayabilseydik. Böylesine hassa bir konu açtığınız için, tekrar teşekkür ediyorum.
Kalbi selamlar, daim selamette olun
Yazınıza ekleyin ve deyin ki; ses veremeyeceğiniz kadar uzaktakine sağ el ile selâm işâreti veriniz. Sağ eliniz meşgul değil ise, sol elle selâmlamak doğru değildir. Bir de deyiniz ki; yürürken karşı- karşıya geldiğinizde, ağız ile selâm veriniz, sâdece el işâreti ile selâmlaşmak doğru değildir.
Yemek yiyene selâm vermemenin sebebini de ekleyiniz; ağzı dolu insan, selâm alması gerektiğinde, ağzındaki yemek nefes borusuna kaçıp- boğulmasına sebep olabilir. İnsana, o'nun zorda kalacağı yerde selâm vermemek, O'nun sağlığını korumak içindir.
Bir kısım öğretmen selâmı vardır ki; gözünün kapaklarına çok dikkatle bakarsanız selâmınızı aldığını anlamak mümkün olabilir...
Başını hafifçe öne eğenler daha kalptendir.
Dudaklarını sessizce hareket ettirenler biraz daha gönüllüdür...
Alçak sesle selâm alanların değeri daha yüksektir...
Selâmı, verenden daha gür sesle almak; memnûniyet ifâdesidir ki, bu derece Öğretmenlerin elleri iki kere öpülmelidir...
Bu sözlerim sâdece öğretmenlere mahsus değil; bâzı, makam ve mevkî sahipleri ve sonradan görme zenginler de konuya dâhildir...
Yazınız, insanların ihtiyâcına cevap vermesi bakımından lüzumlu idi... iyi ettiniz.
Sağlık dileğimle Selâm ederim... kulaklarınıza gelecek kadar samîmi sesimle.
Sağlıkla kalınız...
kadiryeter Kadir Yeter.
19.6.2013- TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=117419
Yeganem Nigar Bedirhan