Ülkemizde olup bitenlerden ders çıkartabilmek
Ülkemizde bir şeyler oluyor. Her kesimden insanların destek verdiği bu harekete, özellikle bizleri yönetenlerin, toplumu bölmeden, ayrıştırmadan dikkatle iyi analiz etmesi gerekir.
Sokağa çıkan ve bazı korkularını, isteklerini söyleyenlere karşı, sanki hasım toplum yaratırcasına, yüz bin kişiye karşı ben, milyonlarca insanı çıkartırım dersek eğer, toplumu birbirine düşman etmiş, bölmüş oluruz. Lütfen böyle karşılık verip, gövde gösterisi yaparak, toplumları sokağa dökmeyelim. Bunu yaparsanız eğer, karşılığını halktan alırsınız. Unutmayın size oy veren kadar, vermeyenlerde de aynı sayıdadır. Hatta daha fazla.
Adaleti kendisine layık görenler, karşısındaki toplumlara adaletsizlikle hükmedenler, bir gün kendileri de adaletsizliklerle, karşı karşıya elbette geleceklerdir. Bu kaçınılmaz gerçekten, hiç kimse kaçamaz.
Bir an düşünelim isterseniz. Halkın yeter artık dediği, adaletsizliklerle inim inim inlediği bu ülkeler, acaba hangileriydi? Çok fazla düşünmenize gerek yok, tabii ki büyük çoğunluğu İslam ülkeleri. Neden İslam ülkeleri diye, hiç sorduk mu kendimize?
Hani dinimiz adalet, eşitlik, hoşgörü, komşusu açken tok yatmayan, Allah ın yarattığı kuluna şefkatle yaklaşmasını emrettiği, din, dil ayırmayan, herkesin inancında özgür olduğu, Allah ile kulu arasına hiç kimsenin giremeyeceği dindi?
Elbette öyle bir din İslam dini, ama hangi İslam ülkesi bu dini, gereği gibi, Allah ın saf, arı duru, katıksız inancıyla rehberi Kur’an ın hükümleri ile yaşıyor diye, isterseniz kendimize soralım.
İslam ın doğduğu ülke, bugün Amerika nın komutasında zorla ayakta tutulmaya çalışılıyorsa, vay bizlerin haline.
Osmanlı padişahlarını düşünün, dört kıtaya hükmeden liderler, acaba hangisi toplumuna, bunlar benim gençliğim değildir demiştir. Hangisi ben dindar gençlik yetiştireceğim diyerek, toplumların inançlarına müdahale etme yetkisini kendisinde bulmuştur? Bizim atalarımız, kimsenin ne inancına karışmıştır, nede toplumunu onlar-bizler diye bölmemiştir. Hep birlikte kardeşçe yaşamışlardır. Ya bugün?
Dindar toplum yaratmak istediğini söyleyenlere, kişileri kendince dindar ya da dinden uzak yaftası yapıştıranlara, Allah ın ikazını hatırlatırım. Allah kimin takvaca üstün olduğunu, yani kimin gerçek dindar olduğunu, yalnız ben bilirim der.
Ama birileri çıkıp, dindarlık özelliğini kendileri vermeye ve kendi inançları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyorsa, bu kişiler Allah ın yetkisine müdahale ediyor demektir, bunu hatırlatırım.
Elbette bu insanlar, dindar toplum yetiştirmek isterken, dini dar toplum yetiştirmesi kaçınılmaz olacaktır. Böyle toplumların, Allah ın gerçeklerini görmesini de beklememiz yanlış olur. Allah böyle toplum olmaktan, bizleri korusun.
Bugünlerde genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla içlerinde yanan ateşi, üzüntüyü dışa vuran bir toplum izliyoruz. Hatasıyla, sevabıyla bu toplum bir şeyler anlatmaya çalışıyor bizleri yönetenlere, tüm siyasetçilere. Ama onları duyan, onları anlamaya çalışan yok. Daha önce olduğu gibi kulaklar, gözler perdeli, gönüller mühürlü izliyorlar adeta olayları.
Bizleri yönetenler, onlar marjinal grup, onlar terörist, onlar çapulcu yakıp yıkıyorlar çevreyi, onlar- bunlar yakıştırmasıyla, yaşananlar geçiştirilmeye çalışılıyor. Kim bu insanlar diye, sormayacak mıyız kendimize? Her zaman olduğu gibi benim gibi düşünmeyen, benim gibi inanmayanlar bastırılıyor, eziliyor. Yok edilmeye çalışılıyor. Peki, nereye kadar bu görmezden geliş?
Hâlbuki onlar da bu ülkenin vatandaşları. Ne istiyorsunuz diye gelen, onların dertlerini bile dinleyen yok. Sıkın gözlerine biber gazını, vurun copu dağıtın gitsin. Böyle davranışlar, haksız olanı bile haklı çıkartır. Lütfen bu gerçeği de göz ardı etmeyelim. Ne yazık ki muhalefet bile, bu sınavından bana göre geçerli not alamadı.
Toplumdaki bu isyan, ne 30–40 tane kesilen ağaç, nede çapulcu dedikleri birkaç kişinin, yakıp yıktıkları değildir. Elbette yakıp yıkarak hak aranmaz. Toplumdaki bu hareket, buna ne isim takarsanız takın, BU TOPLUMUN BÜYÜK BİR KISMININ GİDİŞATTAN, MEMNUN OLMADIKLARININ GÖSTERGESİDİR.
Ben yüzde elli oy aldım, kimseye sormadan her şeyi yaparım derseniz, karşınıza diğer yüzde elliyi almış olursunuz. Bu hareketle bu toplum, çok önemli bir mesaj verdi. Bu mesaj alınırsa, bu ülke kazanır. Alınmazsa eğer, ülke kaybeder. Yara iltihaplanmadan pansuman yapılmalıdır, yapılmazsa sonucunu tahmin bile edemeyiz.
Bizleri yönetenler lütfen şunu unutmasınlar. İnatla, kin ve nefretle, toplumun bir kısmını karşınıza alarak, ülkeler yönetilmez. Yüzde elli değil, yüzde seksen oy almış olsanız bile, karşınıza diğer toplumları alırsanız, onları azınlık sınıfına sokmuş olursunuz. Bu duyguya kapılan toplumların, neler yapabileceğini kimse tahmin edemez, çünkü sağlıklı düşünemez. Onların yaşantısını, inançlarını, önemli değerlerini görmezden gelerek, asla devleti yönetemezsiniz. Bunu hangi hükümet olursa olsun yapamaz.
Demokrasi, çoğunluğun azınlığı ezmesi, hükmetmesi onların değerlerini görmezden gelerek, hiçe sayarak yönetebileceği bir yönetim şekli değildir. Lütfen önce bunu, bizleri yönetenlerin hatırlaması gerekir.
Demokrasi, çok farklı toplumların bir arada, asgari müşterekte birleşerek, hiç kimsenin değerlerine karşı durmadan, değiştirmeye niyetlenmeden, adaletli ve huzurlu yaşamasıdır. Lütfen Avrupa ya ve Amerika ya bakalım ve der alalım.
Hiçbir toplum ya da ırk, bir diğerinden üstün değildir. Üstünlük yalnız Allah katındadır. Onunda değerlendirmesini bizler asla yapamayız.
TOPLUM OLARAK NE YAZIK Kİ, MUTLU VE HUZURLU DEĞİLİZ. Gerçi bir kısmının keyfine diyecek yok. Acaba neden bir kısmının keyfine diyecek yokta, diğer yarısı korku içinde diye, lütfen kendimize soralım. Allah aşkına bu soruyu, kendimize soralım. Gönül perdesi açık olan, ne demek istediğimi anlayacaktır.
Gezi parkı olayları, toplumda bir sembol olarak ortaya çıktı. Orada yapılan bazı kişilerden oluşan, münferit yanlış davranışlara bakarak, değerlendirme de bulursak yanılırız. Bu yakılan meşalenin, ülkeye nasıl yansıdığına lütfen görelim.
Birileri çapulcu bir şekilde davranmış olabilir. Çok az bir azınlıktan öte gitmez bunları yapanlar. Ülkenin genelinde yapılan gösteriler, evlerden kadın, çoluk, çocuk, yetişkin elde bayrak balkonlardan verilen destekler, dikkatle değerlendirilmelidir. Bir kısım toplum, elinde bayraklarla sokağa dökülmüşse, bunun çok önemli bir anlamı vardır, lütfen bu gerçeği görelim.
Eğer hala inatla, toplumun vermek istediği mesaj anlaşılmak istenmiyor da, yapılmadığı ortaya çıktığı halde, camiye girip bira içtiler, gibi sözlerle olaylar farklı yönlere çekilmeye çalışılıyorsa, bu gerçeklerin üstünün örtülmeye çalışıldığının göstergesidir.
Zaman her şeyin ilacıdır derler. Allah ömür verirse, gelecekte neler olacak göreceğiz. Korkutmayla, tehditle, baskıyla hiçbir toplum, sonsuza dek yönetilemez. Toplum olarak acı günler yaşamak istemiyorsak, lütfen birbirimizi saygıyla dinleyelim.
HATTA DİNLEMEYE MARJİNAL DEDİĞİMİZ, TERÖRİST DEDİĞİMİZ, ÇAPULCU DEDİĞİMİZ GENÇLERDEN BAŞLAYALIM, BAKALIM NE ANLATACAKLAR NE İSTİYORLAR.
Onlarda bu ülkenin evladı. Onları yok mu sayacağız? Hani Sayın Başbakanımız, ben bu ülkenin tamamının Başbakanıyım diyordu? Eğer doğru söylüyorsa, Sayın Başbakanımız O çapulcu diyerek isimlendirdiği kişilerle, bizzat konuşmalıdır. Tabi bunu yapmak için, yaptıklarından emin olması gerekir. İşte toplumun tedirginliğinin, korkusunun, gelecek endişesinin de kaynağı bu.
Sayın Başbakanımız, yaptıklarının doğruluğuna inanıyorsa, lütfen tıpkı Medeni ülkelerde olduğu gibi, tarafsız bir televizyonun karşısına çıkarak, muhalefetle birlikte halkın karşısına çıksınlar. Tabi tarafsız televizyon kaldıysa. Açık yüreklilikle her şeyi konuşsunlar, kararı bizler verelim. Bizlerden korkmayın, eğer kendinize güveniyor, yaptıklarınızdan eminseniz tabi. Neden bunlar yapılmıyor? Eğer yapılmıyorsa, sanırım ürkülecek, korkulacak, tedirgin olunacak bir şeyler var demektir. İşte bu toplumda, bunu dile getiriyor ve geleceğinden endişeli.
Ülke olarak, huzur içinde yaşamak istiyorsak, bu güzel ülkemizde adaleti sağlayalım, topluma kulak verelim.
ÜLKEMİZİ BÖLMEYE ÇALIŞANLARLA, TERÖRİSTLERLE MASAYA OTURUP KONUŞANLAR, ACABA GEZİ PARKINDA ÇAPULCU DEDİKLERİ KİŞİLERLE, NEDEN MASAYA OTURMUYOR, KONUŞMUYORLAR?
Lütfen bu soruyu bizlere sordurmayınız. Eğer toplum bu ve buna benzer soruları sorgulamaya başlarsa, bu toplumda hiç istenmeyen davranışları görebiliriz. Allah bizleri böyle olmaktan korusun. Ülkemizin düşmanlarına, bu fırsatı lütfen vermeyelim ve toplumun sesine kulak verelim.
Bu Dünyada hepimiz faniyiz, geldik gidiyoruz. Arkamızda bir hoş seda bırakabilirsek, ne mutlu bizlere. Ekeceğimiz tohumlar çok önemli. Nefret ekersek, nefret biçeriz.
Adalet ve hoş görü ekersek, bunun karşılığını da Rabbimizden görürüz. Amacımızda bu değil mi zaten. Eğer adaletli bir lider olduğumuzu iddia ediyorsak, küçüğün seviyesine inerek, onu dinlemesini bilmeliyiz. Büyükler böyle yapmaz mı?
Bir toplumu yöneten liderler, gelecekte saygıyla, sevgiyle mi anılmak ister, yoksa nefretle mi? Bu soruyu, bizleri yönetenlerin kendilerine sormalarını tavsiye ederim.
Allah barıştan ve doğruluktan sapan yöneticilerin, acıklı sonlarını ibretle bizlere yakın zamanda gösterdi. Onlarda bir zamanlar, toplumun çoğunluğunun onayını alıyorlardı, lütfen bu gerçeği unutmayalım. Bu örneklerin önce İslam âlemini yöneten yöneticilere, daha sonrada tüm Dünya yöneticilerine, ibret olmasını dilerim.
Gerçek demokrasinin bir gün, ülkemize de gelmesi dileklerimle.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
YORUMLAR
"ÜLKEMİZİ BÖLMEYE ÇALIŞANLARLA, TERÖRİSTLERLE MASAYA OTURUP KONUŞANLAR, ACABA GEZİ PARKINDA ÇAPULCU DEDİKLERİ KİŞİLERLE, NEDEN MASAYA OTURMUYOR, KONUŞMUYORLAR?"
KONUSULMADI MI?
BASBAKAN BU EYLEMLERiN TERTiPCiLERi OLDUGU SÖYLENENLERLE KAC SAAT ARALIKSIZ GÖRÜSTÜ BiLMiYORMUSUNUZ?
MESAJ ALINDI, GEREGi YAPILACAK DENDi DUYMADINIZ MI?
BUNA RAGMEN "GEZi PARKI EYLEMLERiNiN DEVAMINA KARAR VERiLMEDi Mi?
BiR ÜLKENiN BASBAKANI, BUNCA YAPILMASI GEREKEN iS VARKEN NiYETi, HEDEFi FARKLI OLANLARLA DAHA NE KONUSSUN, NiYE KONUSSUN???
SAYGILAR...