- 1525 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Mutluluk Üzerine…
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İnsanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu, kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır. Oscar Wilde
İçimizdeki yaşam coşkularıyla yürürken hayatın uzun yollarında, bir haykırışla dökülüp düşlerimizin gölgesinde soluklanırken, en çok çocukluğumuzu özler, anıların sığınaklarında vazgeçilmez bir türküyü söyleriz.
Hayatın engebeli yollarında hep açık kalmış bir yarayla dolaştıkça, yaşam zorluklarıyla ve ekonomik sarsıntılarla yaşadığımız bu camdan kubbe altında hep bir amaç için yaşadığımızı, amacımızın peşinde titrek bir gölge gibi yürüdüğümüzü kabul ederiz.
Zamanın birinde hükümdarın biri bir yarışma düzenlemiş. En güzel mutluluk resmi yapan kişi en büyük ödüle hak kazanacakmış. Duyuru tüm ülkeye yayılmış. Ne kadar ressam varsa hepsi hazırlanmaya başlamışlar. Çok güzel eserler ortaya çıkarmışlar. Kimisi dingin bir göl resmi yapmış, kimisi doğadan güzel bir kesit hazırlamış, kimisi deniz manzarası oluşturmuş, kimisi aşkı resmetmiş, kimisi sevgiyi.. Günlerce süren çalışmalar sonrasında yarışma günü gelmiş çatmış. Onlarca ressamın eserleri hükümdara sunulmak üzere sergilenmiş. Hükümdar hepsini tek tek incelemiş ve içlerinden birini seçmiş.
Seçtiği resim adeta bir kaos ortamını yansıtmaktaymış. Resimde fırtına öncesi karanlık, rüzgârın şiddetini ifade çizgiler, bir çağlayan ve adeta kontrolsüzce akan bir nehir ve nehrin hemen dibinde bir ağaç. Ağacın üzerinde bir kuş yuvası, yuvanın içinde 3 tane yavru kuş ve annelerinin onları beslerkenki “an“ resmedilmişti.
Hükümdar bu resmi yapan ressamı çağırır ve onun resmini “mutluluk“ resmi olarak seçtiğini ilan eder. Bu seçimin ardından büyük bir uğultu kopar diğer ressamlar arasında. Bir türlü anlayamazlar neden hükümdarın bu resmi seçtiğini. Onlara göre bu resmin neresi mutluluk ifadesidir, resmin bir kaos ortamından farkı yoktur ki. Resim insanda mutluluk yerine korkuyu çağrıştırmaktadır yine onlara göre.. Ve hükümdara sorarlar neden bu resim diye ?
Hükümdar cevap verir ; “Gerçek mutluluk kaos ortamında dışarıda olandan etkilenmeden, geçirgenliğini koruyarak, huzur içinde hayatına devam edebilmektir “ der.
Her mevsim yenilenen, yağmuruyla, rüzgârıyla, karıyla ve boranıyla müthiş bir değişimi gözlerimizin önüne seren yaşam gerçeğini algıladıkça, izledikçe ve bu değişimleri ruhumuzla karşılaştırdığımızda mutluluk aslında insanın yaşadığı rutin hayatın bir üçlemesi şeklinde çıkıyor karşımıza. Düşlerimizin peşinde sürüklenirken, vakitsiz yağmurlarda ıslanıveririz, göğsümüzdeki yaşam atışlarıyla, dudaklarımızdaki mutluluk şarkılarıyla bir deniz kıyısında yürüdüğümüzde hayata neden sıkı sıkıya sarılmadığımızı düşleriz. Uçsuz bucaksız denizler, az ötesindeki yüce dağlar bize çok şey anlatır aslında.
Hayat direncimize geçirgenlik veren bu görsel güzellikler, ömrünü tamamlayan ve toprağa düşen bir tohumun hikâyesinde gizlidir. Sadece bir mevsim rengârenk olan bir çiçek mevsimlerin değişimiyle önce toprağa düşer, rüzgârla savrulur ve geçen günlere yaslanarak baharı bekler sabırla. Yağmuru bekler, sabahların yaşam çiyini içerek yeniden filizlenir ve bu değişim asırlarca bu şekilde devam eder.
Her sabah aynalara gülümsemeyi bir alışkanlık haline getirerek yaşamın titrek ışıklarına mutlu bir gülücük olabilmek çok zor değil aslında. Yüreğimizdeki kanamaları, ruhumuzdaki artçı depremleri görmezden gelerek ömrümüzü daha yaşanılır bir hale getirmek, kirlenmiş düşüncelerimizden arınarak tıpkı bir çiçeğin döngüsü gibi yaşamın içindeki mutluluk karelerinde yer almak o kadar mümkün ki.
Önemli olan bunu gönülden isteyebilmek.
Ve şu soruyu sorarak bitirmek istiyorum yazımı.
Peki siz şimdi o hükümdarın yerinde olsaydınız aynı resmi seçer miydiniz ?
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Hükümdar cevap verir ; “Gerçek mutluluk kaos ortamında dışarıda olandan etkilenmeden, geçirgenliğini koruyarak, huzur içinde hayatına devam edebilmektir “ der.
çok hoştu,
resimlerin hepsini görmek lazım aslında,
bazen kötü resimde bile insanın içi mutllukla doluysa güzel bir nokta veya fırça darbesi çok şey anlatabilir,
bazende karamsar haldeyken bizi mutlu edecek hiç bir şey huzur ve mutluluk vermez..
yüreğinize sağlık.
güzel bir yazıydı.
kutlarım.
Hayat direncimize geçirgenlik veren bu görsel güzellikler, ömrünü tamamlayan ve toprağa düşen bir tohumun hikâyesinde gizlidir. Sadece bir mevsim rengârenk olan bir çiçek mevsimlerin değişimiyle önce toprağa düşer, rüzgârla savrulur ve geçen günlere yaslanarak baharı bekler sabırla. Yağmuru bekler, sabahların yaşam çiyini içerek yeniden filizlenir ve bu değişim asırlarca bu şekilde devam eder.
Her sabah aynalara gülümsemeyi bir alışkanlık haline getirerek yaşamın titrek ışıklarına mutlu bir gülücük olabilmek çok zor değil aslında. Yüreğimizdeki kanamaları, ruhumuzdaki artçı depremleri görmezden gelerek ömrümüzü daha yaşanılır bir hale getirmek, kirlenmiş düşüncelerimizden arınarak tıpkı bir çiçeğin döngüsü gibi yaşamın içindeki mutluluk karelerinde yer almak o kadar mümkün ki.
-ustaca, bilgece harmanlanmış bir denemeydi!
...yine farklıydı, hemde selahattin yetgin farkı!..
tebrikler üstadım...yüreğinize sıkı bakın :)))
Düşündürücü bir deneme...
"fırtına öncesi karanlık, rüzgârın şiddetini ifade çizgiler, bir çağlayan ve adeta kontrolsüzce akan bir nehir ve nehrin hemen dibinde bir ağaç. Ağacın üzerinde bir kuş yuvası, yuvanın içinde 3 tane yavru kuş ve annelerinin onları beslerkenki “an“ "
.....................
Aynı resmi seçerdim sanırım. Diğer resimleri de görmek gerek aslında bu cevabı verebilmek için ama karanlığı her zaman huzurlu bulmuşumdur kendimce.
Fırtına öncesi karanlıkta, şiddetli bir rüzgarda uçuşan saçlarıyla siyahlar içinde bir kadın düşledim, sol eli "ana yüreği"nde... Ne hoş bir tablo ve ne büyük bir mutluluk zorluklara meydan okuyabilecek kadar yüce bir yüreğe sahip olabilmek...
Kutluyorum bu güzel anlatıyı...
Tebriklerim yürekten...
Kesinlikle seçerdim ama öyle olduğum için değil olmak istediğim için bizler yaşamın koşuşturmasında çabuk demoralize olan bir topluluk olduk herşeye rağmen yaşamın tadını sevdiklerimizle beraberliğin coşkusunu hissedebilmemiz dileğiyle...
Paylaşımınız için teşekkür...
Yüreğinize sağlık...
Bilmiyordum aynı resmi seçer miydim.
Bence mutluluk kendimizin ve insan olduğumuzun farkında olabilmektir. Ne zaman dünyanın en harika kamerasından bile 1000 kat daha kaliteli gözlerimle önümden uçarak geçen bir kuşu izlemeye dalsam ve o bir yere konuncaya ya da görüş alanımdan ayrılıncaya kadar objektifimi o kuşun üzerinde tutsam ben mutlu olurum, esas Mut'lu değilim ama çok mutlu olurum,
belki de maharet burada, Mut'lu olmadan da mutlu olabilmekte.
Her ne kadar yazınızın başlığı oldukça alışılmış gelse de kaliteli bir yazıydı...
TunçAY tarafından 4/2/2008 12:54:43 AM zamanında düzenlenmiştir.