- 491 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YAKACIK KÖYÜ SOSYAL VE EKONOMİK DURUMU
Ahmet AYAZ
YÖRE DERGİSİ: YIL 1992- SAYI 10- SAYFA 26
............................................................
Yakacık Köyü oldukça sulak bir köydür. Tahıl üretimi başta olmak üzere pamuk yetişir. Nar, kayısı, incir, erik ve ceviz ağaçları vardır. 1950li yıllarda domates üretimi ile ün yapan Yakacık’ta, soğan ile pamukta önemli bir yer tutmaktadır. Köy eskiden yapılan kerpiç evlerden oluşan bir torak yığını halinde iken, şimdi bağ bahçe ve ceviz ağaçlarının arasına, biriketten evler yapılmış halde görülüyor. Sazgın Köyündeki KIKGÖZ Pınarından gelen içme suları evlere ve bağ, bahçe aralarına dağılmıştır.
Yakacık Köyü, yeşillikler ve bütün tabiat güzelliklerine sahip olmasına rağmen, belli başlı bir mesire yeri yoktur. Şehirden gelen misafirleri herkes bağında ve bahçesinde ağırlamaktadır. Köyün güneyinde bulunan GÜNDOĞAN Köyündeki KARABABA’nın Türbesi altındaki dut ağaçlarının bulunduğu pınarın başına götürürler. TİLBAŞAR KALESİNİ gezer, orada kebap yapar köfte yoğururlar.
Yakacık’ta bir değirmen vardır. Eski devirlerde bu değirmende un öğüterek kaleye yer altı yoluyla götürülürmüş. Bu yolların kalıntıları halen mevcuttur. Bir de tarihi çok eski olan minareli camii bulunmaktadır. 17. yüzyılda yapıldığı söylenen bu caminin tamiratı köylülerin aklına gelmemiş olmalı ki, bu tarihi eser kaderine bırakılıp, aşağı mahalleye yeniden bir cami yaptırmışlar. Bir cami de merhum Hacı İbrahim KURT tarafından yukarı mahalleye yaptırılmıştır. Eski camiye ait köyün 7 parça sulak tarlası bulunmaktadır. Bu sulak tarlalarında bu camiyi yaptırana ait olduğu söylenmektedir.
Kırkgöz suyu’nun Oğuzeli’nden gelen Addenarkı Suyu ile birleşerek, Yakacık Köyünün batısındaki yer altı tünellerinden geçerek HALEP Şehrine aktığını 1953 yılında hatırlıyorum. Bu suyun etrafında çok kalın ve kocaman dut ağaçları vardı. Mevsim kurak gittiği zaman, Yakacıklılar genç, ihtiyar, kadın, çocuk toplanıp bu ağaçların altına yağmur duasına çıkarlardı. Burada koyun kuzu kesip, yerlerdi ve yağmur yağsın diye Allaha dua ederlerdi.
1950-1965 yılları arasında köyde aba güreşine büyük bir tutku vardı. O zaman köyün gençleri boş zamanlarını aba güreşi idmanları ile geçirirlerdi. Bu tutku ile yoğun çalışmalarının sonucu olarak Yakacık Köyünden ünlü güreşçiler yetişmiştir. İbrahim Halil ERÇİN, Mehmet OĞUZ (Abov Mamet) Ömer ŞAHİNLER, Kadir ÖZDEMİR (Memet Kadir, Cuma KURT (Mağmov Cumov Gaziantep’in ünlü güreşçileri arasında yer almışlardır.
Yakacık Köyünde ilkokul 1953 yılında açılmıştır. O yıllarda okuma yazma oranı yüzde bir iken, şimdi bu oran yüzde doksan sekize çıkmıştır. Benim çocukluk yıllarımda koskoca bir köyde dört kişinin okur-yazarlığı vardı. Bunlar hem Kur’an-ı Kerim’i, hem de yeni yazıyı çok iyi bilirlerdi. Bunlardan birisi rahmetli babam Halaf AYAZ, 1943 tarihinden itibaren askerde dört yıl yazıcılık yapmıştır. Diğerleri merhum Zekeriya ERÇİN, (Zekeriya Hoca), Baki KONT ve Abid ÇANAK dı.
Günden güne yükselen okuma-yazma oranına bağlı olarak Yakacık Köyü’nden bir çok devlet memuru, öğretmen, doktor, mühendis, mimar, hukukçu, iktisatçı ve üst rütbeli asker ve polis memuru yetişti.
YORUMLAR
paylaşım için çok sağ olunuz.
Anadolu'dan yansımalar...
saygılar üstadım.
Ahmet Ayaz
RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
AHMET AYAZ