- 464 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bulduğunu Bildiğine Vermek 6
Bulduğunu Bildiğine Vermek 6
Bulduğumu bildiğime verme vermeye devam edeceğim; adaşım Filibeli Ahmet Hilmi’nin "Allah’ı İnkar Mümkün Mü?" eserinin arka kapağındaki yazıyı yazmak isterim.
Filibeli Ahmet Hilmi diyor ki!
“Biz ne garip kişileriz! Ahlaki çöküntümüzü ve manevi düşüşümüzü görebildiğimiz zaman, kendimizi düşüşten kurtarmak için azim ve gayret gösterecek yerde, miskinler gibi boynumuzu bükerek işi Mehdi’nin gelmesine bırakırız. Galiba ufacık bir genelleme ile Mehdi fikrini manevi alandan sosyal alana da taşıyarak bir “Siyasi Mehdi”, bir “İktisadi Mehdi” bir “İçtimai Mehdi” bekliyoruz. Çoğumuzun milli ve vatanî görevleri hakkıyla kendine mal edemediğine bakılırsa başka türlü bir sonuca varmak imkanı kalmıyor. Evet…Bekliyoruz ki, bir siyasi Mehdi gelerek, bir üfürükle iç ve dış siyasetimizi düzenlesin, memurları meleklere gıpta ettirecek derecede ve Eflatun’lara taş çıkartacak şekilde bir çalışmaya sevk etsin. Bir iktisadi Mehdi gelsin de bize gizli hazinelerden milyarlar getirsin. Bir sosyal Mehdi çıksın da bizi şu halimizden daha mükemmel bir hale soksun. Kısacası; öyle istiyoruz ki, bizce hiç bir emek ve zahmet çekilmeksizin her şey kendi kendine yapılsın, olsun, bitsin. Bu kafada gidersek yazık bize” Filibeli Ahmet Hilmi
Filibeli; “Biz ne garip kişileriz!” derken, Bediüzzaman gibi içinde bulunduğu toplumun Orta Çağ’da kaldığına işaret ediyor! Ne demişti Bediüzzaman; “Ben bu zaman ve zeminde, beşerin hayat-ı içtimaiye medresesinde ders aldım ve bildim ki: Ecnebîler, Avrupalılar terakkîde istikbale uçmalarıyla beraber, bizi maddî cihette kurûn-u vustada(Orta Çağ) durduran ve tevlaf eden altı tane hastalıktır.” Bediüzzaman.
Dikkat ederseniz ikisi de “Biz” diyor. Yani içinde bulunduğu topluma işaret ediyor!
Filibeli; “Ahlaki çöküntümüzü ve manevi düşüşümüzü görebildiğimiz zaman, kendimizi düşüşten kurtarmak için azim ve gayret gösterecek yerde, miskinler gibi boynumuzu bükerek işi Mehdi’nin gelmesine bırakırız.”
Aynen öyle de ben de bir halk sözü bilirim. “Ne bekliyorsunuz, kara eşek karpuz getirecek de yiyecek misiniz?” İşte çıkmaza giren ve kendi halini beğenmeyen toplumların düştüğü durum. Kurtarıcı ya da kara eşek beklentisi…
Filibeli; “Galiba ufacık bir genelleme ile Mehdi fikrini manevi alandan sosyal alana da taşıyarak bir ‘Siyasi Mehdi’,…” Bu beklenti varsa, oluşmuşsa zaten boşluk da dolacak demektir! Yani kurtarıcı olarak biri çıkarılacak demektir…
Filibeli; “…bir ‘İktisadi Mehdi’…” Bu beklenti de malum karpuz beklentisi…
Filibeli; “…bir “İçtimai Mehdi” bekliyoruz.” Bu da toplumun bozulan ahlakını yasaklarla düzeltecek olan birinin çıkıp; “Heeeeyt! Savulun! Kötülükleri yasaklayacağım!” demesini beklemek! Bu alan da bir şekilde dolar!
Filibeli; “Kısacası; öyle istiyoruz ki, bizce hiç bir emek ve zahmet çekilmeksizin her şey kendi kendine yapılsın, olsun, bitsin. Bu kafada gidersek yazık bize”
Son tahlilde adaşım söylemiş sözü. Ben de bulduğum bu sözleri bildiğime verdim. Yazdım, yorumladım. Nasılsa bir kara eşek gelir, yükünde karpuz vardır; hep beraber keser yeriz. Halk sözlerine bayılıyorum; “Sıç bağrıma bostan bitsin, sen de ye bende…” İnanın bu beklentide olanlar sıçmaz bile, yaralı parmağı bile tedavi etmez! “Kargaya bokun ilaç demişler, gitmiş dağ başına sıçmış!”
Saygı ve selam ile.
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.