- 785 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Proleter askin kenti Hamburg gezintisi
Proleter Aşkın Kenti Hamburg da Gezinti
Her insanın kafasında bir kent imgesi vardır, ben de olduğu gibi; ve bir şeyi simgeler.
Paris görmek isteyipte şu ana kadar göremediğim bir kent, ama kafamda Parise yönelik bir imge oluştu okuduğum kitaplardan, izlediğim filimlerden:
Paris romantik burjuva aşklarının yaşandığı bir kent oldu benim için!
Bilirsiniz ki romantizm loşluktur aynı zamanda, her loşlukta kusurları örtendir.
Polanyalı yazar Lorissa Reissner’ in “Hamburg Barikatları” adlı romanını okuyunca şöyle dedim:
Hamburg proleter aşkların yaşandığı bir kent.
1. Hamburg Edebiyat ve Sanat Festivaline katılım daveti alınca hiç duraksamadan kabul ettim.
Hem okuyucularımla buluşacak, hem de 1923 lerde verilen barikat savaşlarının havasını koklayacak, sokaklarında yürüyecek, anti-kapitalist Almanların/Koministlerin ruhunu ruhumda hissedecektim.
İçinde olduğum Tren Hamburga yaklaştıkça yüreğim kabarıyor, içim içime dar geliyordu. Hamburga girince tren heyecanım tavan yaptı.
Trenden inip Hamburga ayak basınca kendimi bir anda barikat savaşçılarından biri olarak hissetti ve birazdan Hamburglu koministlerle birlikte savaşacak bir enternasyonalist...
İki orta yaşlı devrimci tarafından karşılanıyorum; ikiside ak saçlı, ama ikiside hala dimdik.
Diğerinde On yaş küçük olan Ömer Gültepe’ yi tanıyorum ilk önce. Bir ay önce Frankurt’ ta Özgürlük ve Dayanışma Almanyanın düzenlediği etkinlikte tanımıştım ilk olarak Ömer’ i.
Yanındaki ak saçlıyı yakınlaşınca tanıdım. En son yaklaşık 34 yıl önce gördüğüm, o günden bu yana görmediğim, uzun yıllar haber alamadığım, sesini duyamadığım, ben de özel yeri olan İbrahim Hocamızdı (Ölmez).
Caddelerden, köprülerden, ağaçlıklardan, kanal kenarlarından, göl kıyısından geçerek, yüksek binaların arasından ilerleyerek İbrahim hocanın evine geldik. Tren yolculuğu beni sarsmasaydı, ağrıtmasaydı başımı eve girmeye razı olmayacak, beni Liman işçilerinin teneke mahallesine götürün diyecektim.
Kapıdan içeriye adım atar atmaz beni 5 gün boyunca yalnız bırakmayacak, zahmetime katlanacak olan İsar Ölmez, Güneş Ölmez, Ulaş Ölmez, Birsen Gültepe, Yasemin Gültepe, Fatma Can Gültepe ile karşılaşıyorum.
Dost sıcağı ortamında çaylarımızı içiyor, bir süre sonra da bol çeşitli akşam yemeğimizi yiyoruz.
Sabah kahvaltıya yine yaklaşık 34 yıldır görmediğim, aynı cezaevinde yatmak bir türlü nasip olmayan, 1988 yılında Kırşehir hapsanesinden Dünyanın en uzun ve en görkemli tünelini kazarak arkadaşlarıyla kaçmayı başaran, Türkiyede kalma şansları olmadığı için yurt dışına çıkmak mecburiyetinde kalan, Almanya’ ya iltica eden Nihat İşbulan geliyor. Kolarını, kolarımı açıyorum; sımsıkı sarıyorum.
Gözüm hep üzerinde. Çok değişmemiş. Kilo almış, saçları üsten dökülmüş. Amma hiç zorlanmadım tanımakta. Yirmi beşindeki bir delikanlı gibi hareketleri. Kahvaltıdan sonra beni alıyor Hamburgu gezdirmek için.
Görmek istediğim yerleri söylüyorum. Götürüyor. Liman işçilerinin barındığı tenekeden yapılma baraka evlerin yerinde yeller esiyordu. En küçük iz dahi bırakılmamıştı. Çamurlu yolların yerini taş yollar almıştı. Liman büyütülmüş devasa gemiler girip çıkıyordu.
Yarım saatlik gemi gezintisinden sonra aynı yere, bizi bekleyenlerin yanına dönüyoruz. Aynur Komanova ve Mustafa Kumanova bizi karşılıyor. Birlikte dolaşıyoruz barikatların kurulduğu sokak başlarında.
Saat yediye doğru Pazar sabahı kalvaltısında buluşmak üzere ayrılıyoruz iki güzel insandan.
Yazarların buluşacağı açılış kokteyline katılıyoruz Nihat İşbulan ve Ömer Gültepe ile. Açılış konuşmasını organizasyona emeği olan Esma Arslan yapıyor. Buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum bu sanatsal/ edebiyat etkinliğini organize edenlere, emeği geçenlere ve onca yükü bir başına sırtlayan Esma Arslan’ a. Akşamın ilerleyen saatlerinde Cumartesi saat 11 de yeniden buluşmak üzere ayrılıyoruz sanatçı dostlarımızdan.
Cumartesi günü kitaplar imzalanıyor, konuşmalar yapılıyor, Engelsiz Diyalog tiyatro grubu gösterimde bulunuyor, Grup Nalband müziğiyle Hamburg barikatçılarını coşturuyor.
Pazar günü bana ayrılan süre içinde birlikte getirdiğim iki kitabımı ( Bir Aşk Hikayesi ve Her Şey Aşk İçin) tanıtıyor, Bir Aşk Hikayesi romanında geçen “Yüreği Kurşunlu Çocuk” adlı şiirimi okuyorum.
Pazartesi günü yine iki güzel insan (Ömer ve İbrahim Hoca) tarafından trene bindiriliyorum.
Hamburg’ dan uzaklaşırken içimden şöyle sesleniyorum:
Daha nice proleter aşklar yaşayacaksın sen Hamburg!
Muhittin Çoban
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.