- 937 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GECEMİN KAPISINI AÇAN SABAH, SABAHI KAPATAN GECE
Gecemin kapısını açan sabah.
Sabahı kapatan gece.
Şaşkınlıklar denizinde küçük bir balıktım yüzdüm , yüzdüm ve durdum da, büyüdüm.
Düşünüp durdum çoğu zaman büyümek küçülmek miydi ya da yaşam bir paranteze hapis mi kalmıştı.
Aşk bunun neresindeydi ? gözleri örten kirpikleri açmak mı lazımdı ya da geceye bir mum bırakıp sabaha geçmek mi, lazımdı.
Benim yalnızlığım, mavi gülüşlere davetiye çıkarıyor, gece olmadan sabahın kapısı açılmıyor, tenefüslerim dar alanda paslaşıyor, birinci gözyaşı, ikinciyi cebinden çıkarıyor.
Bir barış yapmam lazım zamanla çünkü zaman kapıları açan kapatan.
Kötüleri ve iyileri tanıtan,ayaklarımla ve ellerimle konuşuyorum cevap zaman diyorum.
Öğrendim ki her tenin ruhu yok her ruhunda teni yok, bir iyi var bir kötü işte ikisininde arası yok.
Balıktım ya ben işte küçüktüm o zamanlar gece geceydi bana hep ,sabah sadece güneş.
Şimdi büyüdüm karanlığı öğrendim ve kini.
Ama baktım cebime iyilik ve merhamet almış başını gidiyor.
Alfabeyi ve A dan başlayıp Z ye gitmeyi özledim,şimdi uygarlık sadece ortada.
Ben her gittiğimde dönüyorum çünkü ben ,gitmeyi dönmek biliyorum,kalmak yorucu bir telaş bende.
Hayat her gün bir tuzak örüyor bana biri gitmeden diğeri geliyor,ben bir zamanlar o kalabalıkların içinde bir medeniyettim şimdi o kalabalıklara karşı adımlarım.
Kendime de karşıyım çoğu zaman aynalara da, yastığımda o kadar terlerim varki umutlarımla boğuşmuş umutsuzluklar terler akıtmışım gecelerce .
Sabah kaçmış benden karanlığı görünce nerede bir yalancı ve iftiracı yahut sahtekar var kapı onlara açılmış.
Gülmekle ağlamak arasında kalmışım .
melet bir öksürüğe tutulup ta yanmışım.
Yaratılmış tüm güzelliklere bakıp ta ummuşum, inancıma sarılıp ta yürümüşüm.
Siyahı beyazdan ayırmışım,kırbacın acısını yenmişim.
Çünkü ben küçük bir balık değilim, okyanuslara açılmış bin yüreğim, tek bir yüreğin içinde binlerce umudum.
Gecelerin büyüttüğünü unutmadım, uykuların hikayesini ve yastık arkadaşımı.
Seher yıldızlarını ve siyahın talan ettiği rüyaları.
Horlamaların çoğul olduğu zamanları.
Kapı komşumu bayan kederi ve onun gözyaşlarını.
Sabahın kokusunu hatırladım ,penceremin kenarlarındaki macunların düşüşünü.
Selamların hızlı bir şekilde geldiğini, cebe girişini unutmadım.
Yorgun olduğun zamanları ve anlık pes edişlerini gözlerindeki batıyı unutmadım.
Sen hep inandın ve inandırdın inandıklarınla beni.
Benim ayaklarım nasırlıydı ,sahte bir yalandı kanatan.
Nasırı daha da kurutan, belki yalan bir gülümseyişti.
Senin ayakların ve ellerin hep düzgündü.
Belkide mecburiyetleri sevmiştin , çünkü sen batıya inat doğuydun.
Ben senin gözlerindeki baharlara girmiş bir balıktım.
Velakin yalanın savaş açtığı bir fidandım.
Bir tümce ıslatırdı gözyaşlarıyla bizi.
Gece yorulurdu mütemadiyen kapı açmaktan.
Suçlu adamların zihniyeti rüyalara çomak sokardı.
Yastıklar terlerdi,ama sabahı beklerdi.
Vazgeçmek ve terk yoktu son romanda.
Bekle ve gör ihtarı tüm çiçeklerde.
Balıkken annem bana iki şey öğretti,
ayaklarına yön ver,umutlarına bakış unuttum , çoğu zaman okyanuslara açılmak öylesine korkuturdu ki beni zamanı da , büyüyeceğimi de unuturdum içimdeki dualarla dolu testiyi de.
Ve dualarımın bana getireceği sandalı da.
Annem bana küçük bir balıkken iyilikleri de öğretti ama kötülerden korkmamamı da ama ben unuttum,büyük balıkların neyle beslenip de korkunç dişlere sahip olduklarını ve zamanı yediklerini unuttum.
Kendimin ne kadar büyük olduğunu ve gerçeklerin aydınlık, hürriyetin gülümser fotoğrafını unuttum.
Her unuttuğumda anneme mektup yazdım o yorulmasın diye cevapları da gönderdim yüreğime.
Çalı çırpı topladım bacam hep tütsün diye ,ama uyurken açılan gözlerim gördü tüm zalimler aydınlıklara yerleşmiş, tüm mazlumlar tersine karanlıklarda sabahlıyor.
Annemi hatırladım;
her soluğum kesildiğinde heybem dem türküleri çıkardım beni büyüten deyişleri bir de dudaklarımı solduran ama kalbimi dolduran aşkı .
Aşktı bana adımlarımı sevdiren,
aşktı bana kan veren.
O aşk ki,ağlattıkça güldüren.
Sabaha da geceye de gülümseten.
Tutan bırakmayan.
Gittikçe gelen.
Geldikçe giden.
Çoğalan azalmayan.
Azaldıkça büyüyen.
o kadar gittim o kadar geldim boşu boşuna kendimi yerdim,zamanın değerini bilemedim bildiren, gelene kadarda göremedim.
Aslında o bendim ama ben kötüyü merkez sandım kendimi göremedim.
Sevmek sevmek sevmek..
her dönüşte, her gecede ve sabahta sevmek.
Anahtarmış öğrendim.
Hatice Nilüfer Dirilen