- 923 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yılanın soktuğu asker.
Aşağıda yazdığım bu yazım, gerçek bir Yemen gazisinin bizzat kendi ağzından dinlediğim onun Yemen yollarındaki ve Yemen de yedi yıl savaşmak için kaldığı yılları bana anlatırken dinlediğim anılarımdandır. “Ruhu şad olsun.”
…..Sıcak bir yaz günüydü, bahçedeki buğdaylarımız toplanmış harmanlanmış ve bizim zamanımızda döven dediğimiz önünde bir çift atın harman yerinde arkasındaki altında sapları ezen çakmak taşı olan dövenleri saatlerce toplanarak hasatın üzerinde ezerek hasat ettiğimiz günlerde hasat yapmıtık.
…..Ektiğimiz ekinleri yetişince ve hasat haline gelince oraklarla tarladan derdik ve sonra bunları harman yerine taşıyarak burada dövenlere sürdürdük ve sonrada gece yelinden faydalanarak tanelerini samanından ayırmıştık.
….Bir Yemen gazisi olan ve orada tam yedi yıl kalıp askerlik yapan komşumuz olan İsmail dayımın bahçesinde çok miktarda, kara dut ağaçları vardı.
….Ekinleri hasat ettiğimiz zamanlarda açlardaki mayhoş karadutların olma zamanıydı. Bir gün elime sepeti kaptığım gibi doğruca İsmail dayımın bahçesine bir çırpıda vardım. Baktım bahçesinde çok güzel iri taneli parmak gibi kara dutların olduğunu bildiğim bu Yemen gazisi İsmail dayım da oradaydı.
…..Bahçedeki işlerini bitirmiş evinin önündeki toprak seki üzerindeki mindere oturmuş sırtını’ da duvara yaslamış önünde mis gibi tüten bir kenger kahvesi elindeki tabakasından kendi sardığı sigarasını içiyordu.
….Onun hal hatırını sorduktan sonra, onların bahçesindeki dut ağacından tut toplamak üzere kendisinden izin istedim.
….Gerekli izni aldıktan sonra, üzerinde en iri en güzel olgun karadutların göründüğü ağaca yönelerek, tut toplamak için ağacın başına çıkmak için elimdeki sepetle ağaca tırmanmaya başladım.
….Ağaca çıkarken bir de ne göreyim tam çıkacağım dala yakın bir yerde kara bir yılan sanki olmuş dutları bekliyor gibi dalın üzerine kıvrılmış yatıyordu. Ben onu görmemle beraber, kendimi aşağıya yere atmam ve onun arkasından da orada bir çığlık atmam bir oldu. Çığlığımı duyan İsmail dayım, bir hışımla bulunduğu yerden koştu kendisi yaşlı olmasına rağmen bir çırpıda geldi.
…..Durumu kendine anlatınca, benim elimden tutup oradaki bir ceviz ağacının dibine oturttu, yanıma da kendi oturdu.
…..Bırak dedi, biraz sonra hava serinler yılan da oradan kayıp şu gördüğün taş duvarların arasındaki yuvasına girer kaybolur gider dedi. Sonra’ da ben onun kaç defa bu taş duvarların arasına girerken gördüm ama ondan korkmadım ve ona hiç dokunmadım dedi.. Çünkü bu aylar onların çiftleşme zamanıdır onları öldürmek doğru olmaz dedi bırakalım yerinde uyusun sen başka bir ağaçtan dut topla diyerek beni o ağaca çıkartmadı ve yılana dokundurmadı kendi de dokunmadı. Yılan olduğu yerde kaldı.
….Arkasından bak sana ne anlatacağım diyerek her zaman yaptığı gibi bana Yemen yolunda askere giderken, Aden ve Sana arasındaki yolda kendilerinin başına gelen bir olayı şöyle anlattı.
….Aden körfezinden ayrıldık, atlarımızla ve develerimizle Sana yolunda askerlik yapacağımız yere doğru gidiyorduk, günlerden çoğu zaman olduğu gibi çok sıcak bir gündü. Geçtiğimiz yollarda zehirlenmiş su kuyuları olduğu için doğru dürüst bir su bulup içemiyorduk. Çöllerde bulduğumuz çöl bitkisi olan kaktüslerin sularını içiyorduk günlerdir diyerek Yemen gazisi dayım başından geçen anlatmak istediği olayı anlatmaya devam etti. Susuzduk iki gündür doğru dürüst su bulup içmemiştik. Sularımız bitmeye başlamıştı olanlarımız da emirle içiyor o da ağzımızı ıslatacak kadar bir damla su oluyordu.
….Sonunda gittiğimiz yol üzerinde kaktüslerle dolu, bir yere varmıştık. İçimizdeki askerler, kasaturalarını çıkardılar, gördükleri kaktüsü yarıyor ve sonra onun suyunu emiyorlardı’ ki birden bir çığlık duydum.
….Biraz ilerimdeki kaktüsten su çıkarıp içmeye çalışan askerimizin birinden geliyordu bu çığlık sesi., Kaktüslerden su çıkarıp içmeye çalışan askerlerden birisi acı içinde kıvranıyordu ve ben hemen koştum onun yanına vardım.
….Vardığımda bir de ne göreyim, koskoca bir yılan çığlık atan askerin ayağına dolanmış ve onu fena halde ayağından ısırmıştı. Kasaturam ile hızla bu yılanın başını keserek, arkadaşımın ayağından onun çözülmesini sağladım ama, ben çok geç kalmıştım.
….Arkadaşımı sokan yılan meğer çok zehirli bir yılanmış ve zehir yılan sokar sokmaz hızla vücuduna yayılmıştı.
….Ne kadar uğraştıysak ne kadar yılanın soktuğu yeri yarıp zhrini dışarıya emerek çıkarmaya çalıştıysak ta olmadı. Kısa bir zamanda da bu asker arkadaşımızı, daha savaşların olacağı yere varmadan yolda kaybetmiştik dedi. Rahmetli Yemen gazisi İsmail dayım. Mekânı cennet olsun. Onun az anılarını dinlemedim. Onun bizlere anlattığı pek çok askerlik anısı aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen hala hatırımda duruyordur.
.