- 1392 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
TARİH TARİH DEDİKLERİ
Tarih, tarih dedikleri kılıç, mızrak ok mudur?
Kapanın elinde kaldı bir sahibi yok mudur?
Herkes def-i hacetini ediyorken bir güzel.
Ben de gelip üzerine tüy dikmişim çok mudur?
Kamil İbni Ebu Cihangir ( Yani ben )
Bu gün şöyle ilmi bir tartışma yapalım.
( Sahne dekoru olarak bir adet yuvarlak masa.)
Eşhas: Şahıslar ( Kişiler, zâtlar, hazirun diyeceğim yine kimse bir şey anlamayacak…Bireyler efendim bireyler. )
ÜSTAD: Onu sittir edin
UZMAN: Onu da…
BEN: Tanıyorsunuz zaten.
ÜSTAD-Sayın Biberoğlu siz ne yapıyorsunuz kuzum dört gündür?
BEN-Muhterem Ord. Prof.Dr. Hazretleri … Biberoğlu değil..Biberoğulları..
UZMAN-Üstad haklı Sayın Dülgeroğulları. Ne yapıyorsunuz siz böyle dört gündür?
BEN-Yahu Dülgeroğulları Değil...Biberoğulları…Ne yapıyormuşum ben?
UZMAN-Efendim millete bir tarih dersi vermeye çalışıyorsunuz güya ama gitmiş ortasından başlamışsınız. Timur ile Hürremmiş..Pöhh.
BEN-Nerden başlayacaktım sayın azman? Pardon uzman.
UZMAN-En baştan...Yani Orta Afrika’dan
ÜSTAD-Orta Avrupa demek istediniz sanırım Sayın uzman
BEN- Sakın Orta Asya olmasın muhteremler?
ÜSTAD-Evet evet Orta Asya...İşte oradan başlayacaktınız.
BEN-Hımmm..Haklısınız…Efendim Tarihte Türk adıyla kurulmuş olan ilk Türk Devleti Göktürklerden başlamam lazımdı.
UZMAN-Halt etmişsiniz Sayın Beyefendi..O devletin adı Kök-Türk Devletidir.
ÜSTAD-Siz daha da bir halt ettiniz Sayın Uzman Tarihçi Bozuntusu…O devletin adı Ökük-Türk Devletidir.
BEN-La bi durun. Anasını satayım. Göktürk, Kök-Türk ya da Ökük-Türk fark eder mi?
ÜSTAD-Çok şey fark eder ya neyse...Anlat bakalım neler yumurtlayacaksın?
BEN-İşte Efendim bu Devlet En kudretli dönemlerini Mete Han zamanında yaşamıştır.
UZMAN-Mete Han değil. Oğuz Kağan…O da zaten Hun Hükümdarıdır
ÜSTAD-Ne Metesi, ne Oğuz’u yahu Mo-Tun kağandır onun adı. Devletin adı da Hyong-Nu dur. Özbe öz Türk olan ilk devlet bu Hyong-Nu Devleti olup ilk hükümdarı Tu-Man Kağandır
BEN-La.. Bi de her boka itiraz etmeyin.
ÜSTAD-Pardon..Buyurun sizi dinliyoruz..Ama bu millete doğru bilgi verin lütfen…Gerçek tarihi anlatın.
BEN-İşte Bu Hükümdar bi gün evinde otururken Çin hükümdarı bunun atını ister. Bizimki ‘’ Al ‘’ der..Sonra karısını ister. Bizimki yine ‘’Al’’ Der. Daha sonra oralarda bulunan bir kaç karış toprağı ister. Bizimki ‘’ Ula bu gavata artık savaş açalım...Ne lan bu? Herifin iyice arkası kalktı ‘’ Diyerekten savaş açar. Değil mi üstadlar?
UZMAN-Yer yer yanlışlıklar var ama üç aşağı beş yukarı öyle.
BEN-Bizim hükümdar saldırır Çin üzerine…Anasını beller Çin küffarının.
UZMAN-Efendim Çin’e küffar diyemezsiniz. Onlar Budistttir?
ÜSTAD-Naaahhh budisttir. Herifler Şintoizm denen bir dine inanırlar.
BEN-Yav tamammm…Budist, şintoist ya da küffar..Her ne ise bizimki bunlara savaş açınca bunlar korkudan tutup Çin Seddini yaparlar ülkelerinin Kuzeyine . Doğru mu?
UZMAN-Kuzeye değil efendim...Kuzey Doğuya.
ÜSTAD-Hayır Kuzey Batıya…
BEN-Ya offff..Of yaaaa… Neyse…Bu Çin Seddinin boyu 2250 Kilometredir. Genişliği altı, yüksekliği de sekiz metredir.
UZMAN-Efendim… Yanlış bilgi veriyorsunuz…Verdiğiniz ebatlar yanlış.
ÜSTAD-Evet Yanlış bilgi vermekteniz…Genişliği ve boyu o kadar değildir.
BEN-Yahu muhteremler. Genişliği ve boyunun ne önemi var? Mühim olan işlevi değil mi?
UZMAN-Bak bunu doğru dediniz Sayın Dilberoğulları…Boy önemli değildir. Önemli olan işlevidir. Kutladım sizi.
BEN-Bi daha bana Dilberoğulları dersen ben seni öyle bir kutlulayacam ki sorma. Neyse…Şimdi üstadlar soru şu: Biz Türkler olarak Çinlilere böylesine uzun bir set yaptıracak kadar Çinin anasını ağlatmış bir millet olduğumuz halde bu gün o topraklarda niçin biz yokuz da Çinliler var?
UZMAN-Bunun yanıtı gayet açık efendim. Hakanlar daha sonra hep Çin Prensesleriyle evlenmiş. Bu Prensesler Türk kanının bozulmasına sebep olmuş.Değil mi Üstad?
ÜSTAD-Hakan değil sayın uzman..Kağan…Gerisi doğru…Türklerin kıpkırmızı olan kanları iş bu karılar yüzünden sapsarı olmuş hep. Ondan.
BEN-Yani kısaca yabancı karı düşkünlüğü yüzünden diyorsunuz. Hımmm…Demek ki Osmanlı Padişahlarındaki bu yabancı karı düşkünlüğü atalarından, Göktürklerden filan geliyor.
UZMAN-Kök-Türk
ÜSTAD-Hayır Ökük-Türk…Hem Osmanlılar Türk soyundan gelmezler...Onlar tam tersine Türk Düşmanıdırlar.
BEN-Nasıl Yani?
ÜSTAD-Efendim Osmanlı Padişahlarının anaları hep yabancı karılar olduğundan onlar Türk değillerdir. Osmanoğullarının da kanı bozuktur. Kanlarına bir sürü başka milletten karının kanı karışmıştır. Baksanıza hiç biri Türk ırkına benzer mi? Çoğu sarı saçlı ve mavi gözlüdür.
BEN-İyi de üstad siz de sarı saçlı ve mavi gözlüsünüz.
ÜSTAD-Ben sapına kadar Türk’üm.
BEN-Hımmm...Türklük demek ki sap meselesi.Kimin Türk, kimin değil olduğunu anlamak için sapına bakmak gerekiyor? Erkekler kolay..Peki kadınları nasıl anlayacağız?
ÜSTAD-Sayın Berberoğulları…Konuyu sap/tırıyorsunuz.
BEN-Estafurullah üstad..Anlamaya çalışıyorum…Peki bir soru daha sorayım. Avrupa Hun Hükümdarı Atilla Türk müdür?
ÜSTAD-Atilla değil… Attila
UZMAN-Hayır efendim Ad-Dilâ.
BEN-Yav neyse ne...İşte o Türk müdür?
ÜSTAD-Elbette…Hem de sapına kadar Türktür.
BEN-İyi ama son nefesini verirken sapı bir Bizanslı hatunun içindeymiş. Buna ne dersiniz?Herif hatuna sap takarak onu Türkleştirmeye mi çalışıyormuş? Eğer öyle ise Osmanlı Padişahları da aynı şeyi yapmış olamazlar mı? Madem ki yabancı hatunlarla evlenen hükümdarlar Türk değil, Atilla nasıl Türk oluyor?
UZMAN-Sayın Derbederoğulları…Olayı sap meselesi yapıp çıktınız..Bu mesele sap meselesi değil sop meselesi.
BEN-İyi de be kardeşim. Sap olmadan sop olmuyor ki.
UZMAN-Ne demek olmuyor? Baltacı Mehmet’in baltasının sapı var ama Katerina’dan bir sopu yok. Bu verilerden de anlaşılacağı gibi sop için ille de sap gerekmiyor.
ÜSTAD-Çok yanlış bir sap/tama…İbn-e Hödük Efendinin yazdığı Dâsitân-ı Tevârih-i Bahr-ı Sefid ( Akdeniz’in destansı tarihi ) adlı eserin yedinci cildinin yüz sekseninci sayfasında ne diyor? ‘’Ol sapı ki duhul eyledi Katerina/ Bahr-ı Sefid gark oldu aterina’’ Yani: ‘’Baltacı’ın sapı Katerina’ya duhul edince Akdeniz Gümüş balığı ile doldu. ‘’ Bir şey konuşacaksak belgelerle konuşalım lütfen.
BEN-Yani aterina...Bizim lisanımızdaki gümüş balığı, Baltacı-Katerina birleşmesinin bir ürünü müdür diyorsunuz?
ÜSTAD-Aynen öyle…Hatta Balık burcu bile buradan doğmuştur.
BEN-Şişşşşt…Hooop..Akıllı ol. Ben de balık burcundanım.
UZMAN-Üstadlarrr..Üstadlarrrr..Lütfen sap/ıtmayalım. Konuyu da dağıtmayalım. Yahu Çin Seddi’nden taa nerelere geldik.
ÜSTAD-Osmanlılar sadece yabancı kadınlarla evlendikleri için değil aynı zamanda Arap Emperyalizmine yüzyıllarca uşaklık yaptıkları için de Türk değildirler. Alman Tarihçi Hammurabi’nin yazdığı Osmanlı Tarihinin 5. Cildi 211. Sayfasında buna değinilmiştir.
BEN-Üstadım o sakın Hammer Tarihi olmasın? Ayrıca orada öyle bir bilgi olduğunu sanmıyorum. Diğer taraftan gerek Osmanlı döneminde gerekse zamanımızda bizler siyah renkli köpeklerimizi bile ‘’Arap, Arap ‘’ diye çağırır, onlara ‘’Arap ‘’ diye isim takarken nasıl olur da Arap emperyalizminin kölesi oluruz?
UZMAN-Sayın Birdirbir oğulları…Bunu ben söylemiyorum.Tüm tarihi kaynaklar söylüyor. Mesela Ünlü Tarihçi İbn-ü Makat-ül Esvet, ( Siyah G.t oğlu ) yazdığı ‘’ Daldan aşağı , Arap Uşağı ‘’adlı on iki ciltlik eserinin yedinci cildini tamamen bu olaya ayırmıştır ve de bakın ne diyor son söz olarak:’’ Evlerinin önü tahta taraba...Ana beni sakın verme Arap’a’’ Buradan da anlaşılacağı üzere Araplar Türklere Müslümanlığı kılıç zoruyla kabul ettirmişlerdir.
ÜSTAD-Uzman doğru söylüyor…Kuteybe denilen zalim on binlerce Türkü öldürmüş ve Türk kızları Araplar tarafından cariye olarak kullanılmıştır.
BEN-Üstadlar Kuteybe kısmı doğru…Sadece Talkan Savaşında öldürülen, esir edilen, cariye olarak Araplara verilen kızların sayısı on binleri bulur ama Türkler Araplarla savaştıkları yıllarda Müslümanlığı benimsememişlerdir ve de Talkan katliamından çok kısa bir süre sonra Talas Savaşında Çinlilere karşı Arapların yanında yer almış olmalarına rağmen Türklerin islamiyete geçişi neredeyse iki yüz-üç yüz seneyi bulmuştur ki Abbasi döneminde yani 751 den sonra Türk-Arap savaşı olmamıştır.
üSTAD-İslamiyete geçildikten sonra artık Türk diye bir şey kalmamıştır. Türkler ırkî özelliklerini tamamen kaybetmişlerdir.
BEN-Haydaaa..Arkadaş bu nasıl manyak bir ırk böyle?Çinliyle yatıyor Çinli oluyor, Arap’la tokalaşıyor Arap oluyor, İran’la ticaret yapıyor İranlılaşıyor, Ukraynalıyı hareme atıyor Ukraynalılaşıyor... Elin Yahudisi Taaa Milattan sonra 70 yılında Roma İmparatoru Titus tarafından Filistin topraklarından kovuluyor, dünyanın dört tarafına dağılıyor ve 1948 yılına kadar benliklerinden hiç bi bok kaybetmiyor; 1948 Yılında İsrail Devletini kuruyor; bizim Türklere gelince suratına üfürsen ırkî erozyona uğruyor. Bu nasıl iş?
ÜSTAD-Amerika tabii ki… Amerika’nın yardım ve desteği ile...Bi de CİA var. Ha bire Türkler üzerine oyun oynuyorlar.
UZMAN-Sadece Amerika mı üstadım? Burkina Paso, El Salvador, Kostarika, Fildişi Sahilleri, Maldivler..Komodo ejderleri, Galaphagos kaplumbağaları , hatta kelaynak kuşları bile Türk ırkına düşman ve Türkleri yok etmeye çalışmışlardır asırlar boyu. Ama ille de Osmanlılar…En büyük Türk kıyımı Osmanlılar tarafından yapılmıştır.
BEN-Diyorsun?
UZMAN-Ben demiyorum efendim...Tarihi belgeler söylüyor. Dümbükzade Zepevenk Efendinin yirmi dört ciltlik ‘’ Tarih-ül İbn- Elik yani Dağ Keçisi Oğulları Tarihi ‘’ Adlı eserinin 15. Cilt 132. Sayfasında şöyle der: ‘’ Vakta ki Âl-i Osman , onun hadsiz Meliği / Oturuben tahta heman kestiler İbn-Eliği’’ Yani: Ne zaman ki Osmanlı ailesi ve onun sayısız melikleri tahta oturdular..İşte ondan sonra Dağ keçisi Oğullarını kesmeye başladılar. Burada Elik dağ keçisi demektir ki her bulmacada sorulur aşağı yukarı. Dağkeçisi oğulları kim? Öz be öz Türkler. Osmanlılar hep kesti onları.
BEN-Vay beee…Ulan bir de tarihçiyiz diye geçiniyoruz anasını satayım..Meğer ne belgeler varmış da haberimiz yokmuş. Allah Razı olsun sayın uzman.
UZMAN-Allah değil..Gök Tanrı..
ÜSTAD-Hadi oradan…Gök Tanrıymış..Ökük- Tengri.
BEN-Yahu o kısma hiç girmeyelim Ha? Bakarsınız Zeus’u kızdırırız. Hem daha Zerdüşt var, Ahuramazda var, Angramanyu var..Hübel, Lat, Menat, Uzza filan da girer işin içine…İçinden çıkamayız sonra.
UZMAN-Haklı dersin. Daha Kibele var, Haldi var,Taus-i Melek var.
ÜSTAD-Öküzü, yılanı, faresi var. Var oğlu var.
BEN-Eeee..Bu durumda ne yapıyoruz? Üstadım son sözleri size bırakıyorum. Yetişmekte olan yeni nesle Tarih İlminin önemi ile ilgili bir mesaj verir misiniz?
ÜSTAD-Elbette…Gençlerimize Dübürzade Tarihinin üç yüz yetmiş beşinci sayfasından bir mesaj okuyorum. Dübürzade der ki : ‘’ Dünya fani, hayat boştur.Gelme sakın sakata/ Aman sakın duhul etme her nesneyi makata’’
BEN-Çok sağ olun üstad…Sohbetinizden çok müstefid olduk ( Faydalandık ) Bu anlamlı mesajınız umarım herkes tarafından çok iyi bir şekilde algılanmıştır.