- 861 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
HAYVANLAR ALEMİNDE PADİŞAH
Sevgili okurlarım; Yaşamanın zor olduğu bu Dünyada, yazdığım bu fıkra ile sizleri azıcık güldürebilir isem mutlu olacağım.
Padişah, ulemalarını toplayarak bir karar almış;Ülkesinin kalkınmasına yararı olan hayvanları madalya ile ödüllendirecek. Tellallar ülkenin dört bir yanında DAVULLAR ÇALARAK bu olayı duyurmuşlar. Padişah ve ulemaları bir çadıra yerleşerek ödül almak için başvuruda bulunan hayvanları dinlemeye başlamışlar. İlk başvuruyu İNEK yapmış.Padişah sormuş:
-Sen bu ülkenin kalkınması için ne yaptın ki, benden madalya istiyorsun?
İNEK yanıtlamış;
-Haşmetlu Padişahım. Bu ülkenin kalkınmasına benim kadar katkısı olan hiç bir hayvan yoktur. Şöyle ki; Ben tarla sürüyorum.Sonra yavru dünyaya getiriyorum.Sütüm var.Sütümden,peynir yağ çıkartıyorlar.Yaşlanınca beni kesip,etimi yiyorlar.Derimden de ayakkabı,çanta,kemer gibi eşyalar yapıyorlar.Yani ben dört dörtlük yararlı bir hayvanım.
Padişah bir düşünmüş ki İNEK haklı,Boynuna hemen bir madalya takmış.İnek boynunda bir madalya ile salına salına giderken yolda KATIR’a rastlamış ve olayı anlatmış.
KATIR da hemen padişahın huzuruna çıkmış ve madalya istemiş.Padişah KATIR’a seslenmiş.
-İnek şunları,şunları yaptı.Senin bu ülkenin kalkınmasına ne gibi yararın oldu ki, benden madalya istiyorsun?
KATIR hemen yanıtlamış.
-Padişahım,sen ki dünyayı dize getirmiş bir padişahsın.Dünyalar önünde tir tir titriyor.Kazandığın savaşlarda,askerlerine erzakı, topu tüfeği,fişeği kim taşıdı? Ben olmasaydım savaşı kazanabilir miydin?
Padişah bir bakmış ki,KATIR da haklı ve hemen boynuna bir madalya takmış.KATIR madalyasıyla salına salına giderken yolda EŞEĞE rastlamış ve durumu EŞEĞE anlatmış.
EŞEK, KATIR’a dönerek asıl madalya benim hakkımdır.
-Bende gidip padişahtan madalya isteyeceğim der demez,KATIR katıla katıla gülmüş.
O sırada, EŞEK’te padişahın huzuruna çıkıp madalya istemiş.Padişah
-Bak EŞEK efendi! İnek şunları şunları yaptı.Katırında epey emeği geçti onun için madalyayı hak ettiler sen ne hakla istiyorsun ki deyince;
EŞEK sert bir yanıtla :Padişahım ben haklı olmaya haklıyım, fakat bunu ben, ancak senin kulağına söyleyebilirim demiş.Padişah ve ulemaları şaşkınlık içerisinde kalmış ve padişah “ peki söyle bakalım” demiş.
EŞEK padişahın kulağına eğilerek, “BİZİM GİBİ EŞEKLER OLMASAYDI, SEN ZOR PADİŞAH OLURDUN! Demiş, ve madalyaların hepsini boynuna EŞEK takmış.
Sizce de öyle değil mi ?
Sevgili okurlarım, gelecek sohbet yazımda yine buluşalım. Beni unutmayın.
YORUMLAR
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), topluluk kavramının en az üç kişiyle olabileceğini, toplumun bir işe giriştiğinde aralarında husumet çıkmaması ve işlerinde muvaffak olabilmeleri için aralarında lider seçmeleri gerektiğini şu hadisi şerifle bizlere bildirmiştir. "Eğer üç kişi olursanız biriniz emir olsun."
Malumunuz, herkesin kendine göre farklı fikir ve anlayışı bulunduğu ve her konuda bire bir izan örtüşmesi olmadığı için, mutabık kalamazlar ve her kafadan ayrı ses çıkar. İşte bu hadisi şerif bize rehber oluyor ve en güzel yönetim şeklinin "demokrasi" olduğunu bildiriyor.
Peygamberimiz (s.a.v.)!in vefatından sonra yönetime geçen halifeler de seçim sistemiyle başa geçmişlerdir. Osmanlı'nın babadan oğula geçen padişahlık sistemi ile yönetimi, batının diktatörlük anlayışından çok uzaktır. Dünya hükümranlığı yapan Osmanlı'da, her şehzade padişah olma donanımı ile büyütülür, ağır ve sıkı bir eğitimden geçirilir, iman, ahlak ve tüm insani değerleri barındırması için titizlikle yetiştirilir, aralarından en yeteneklisi padişah olurdu. Bu da sarayın seçim sistemi ile gerçekleşirdi. Öyle her isteyen padişah olamazdı. Ne zaman ki kışkırtmalar ve entrikalar devreye sokulup isyan çıkartılmış ve bu düzen sarsılmışsa devlet baş aşağı olmuştur.
Osmanlı bu muhteşem sistemle topraklarını 19.902.000 km2'ye çıkarmasını bilmiştir. Şu anda Türkiye'nin gerçek yüzölçümü 814.578 km2 dir.lzdüşüm alanı ise 779.452 km2 dir. Padişahlık sisteminden sonra diktatörlük, daha sonra milli şeflik, sonrasında çok particilik ile tanıştık. Seçimle yönetime gelen halkımız, "Devlet başa, kuzgun leşe" anlayışındadır. Lakin başa geçirdiklerine feci akıbetler hazırlayan "derinden yönetenlerin" darbeleri ve zulümleri ile rahat yüzü göremedi. Dünya stratejisinde söz sahibi olamadı, başı eğik ve yüreği ezik kaldı, gözleri korkutuldu, pasifleştirildi. Teknoloji, bilim, eğitim, yatırım, kalkınma, hukuk, adalet, vs.. gibi toplumu ileri taşıyacak unsurları gözardı eden, hortumcular ve pazarlamacılar işbaşında idi. Neler çektiğimizi yakın tarih olarak hepimiz biliyoruz.
Son yıllarda Türkiye üzerindeki kabus elbisesini sırtından atıp, dünyayı yönetme yeteneğine sahip olan aktör rolüne talip gerçek kimliğine kavuşmaya çalışıyor. Başarılı da oluyor. Bu başarıyı yakalayan hükümeti üç dönem yetki vererek bu halk seçti ve daima destekledi, arkasında durdu, duacısı oldu.
Demokrasiler muhalefetsiz olmazlar. Şart budur. Halk kime daha çok oy verirse o başa geçer ve yönetir. Seçmenlerin "eşek" kategorisine sokulmaları son derece yanlıştır. "Beyaz Türk", "mavi ırk" dönemi sona ermiştir. Bundan sonra halkın dediği olacaktır inşallah.
Gelmiş geçmiş en büyük diktatörlerden birisi olan Hitler "Kavgam" isimli kitabında şöyle der; Ditatörler kendisinden önceki rejimlerin en ufak bir kırıntısına dahi tahammül edemezler. Bu yüzden padişahlar ve Osmanlı bu zamana kadar kötülendi ve aşağılandı. Artık bunu yapmayalım. Önümüze bakalım. Türkiye'yi uçuracak reform ve atılımlara girişip, dünya liderliğine soyunalım. Halkımız ne eşek ne de uşak olsun gözümüzde. Seçimlerinden dolayı saygı duyalım. Seçilenlere itaat edelim. Sandık önümüze geldiğinde hür irademizle gönlümüzdekine oy verelim. Doğrusu budur. Elbetteki itirazlarımız, yanlış gördüklerimiz, uyarılarımız olacaktır. Mahkemeler bunun içindir. Fikirlerimizi savunacağımız çok geniş yelpazeli bir alan var. Bakın yazıp, çiziyoruz. Doğruyu bulana kadar da susmayalım. Lakin sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) lidere saygı ve itaat toplumu helâktan kurtarır ilkesinden de vazgeçmeyelim. En kötü yönetim kavga ve kargaşadan daha evladır. Yöneticiler birkaç yıllığına baştadır ancak fitne başa geldi mi, baştan atması çok kolay olmuyor. Saygılarımla.