- 760 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ALI ÖLDÜ
Sizlere onu ’ Sultan Hürrem’ Başlıklı yazımda tanıtmıştım biraz.
Önce o yazıdan kısa bir pasaj kopyalayayım:
Dünyanın bence en misafirperver ve cömert insanları olan Fethiye’lierin bu kadar güzel bir hasletleri olmasına karşın çok kötü bir huyları da vardı. Ülkemizin bir başka köşesinde cinayet sebebi olabilecek ifadeler veya şakalar bu cennet ilçede vaka-i adiyeden sayılıyor ve rahatlıkla dile getirilebiliyordu. Mesela ben evlenmeden önce ’ Hoca gel sana bir kancık bulalım da everelim seni ’ dediklerinde bu sözü söyleyen arkadaşımın suratına yumruğu indirmek üzereydim ki bir başkası atıldı. ’ Len salak Hoca İstanbul’lu onun yanında kancık deme ne bilsin buralarda kız, ya da kadına bizim kancık dediğimizi ’ deyince sıkılan yumruğumu gevşetmiştim.
Bu günkü yazımızın ilk bölümünde anlatacağım olayı anlayabilmeniz için bu girizgahı yapmak zorundaydım.
O sene yaz tatilimizi Fethiye’de geçirmeye karar vermiştik. Fethiye tamam güzel, hoş da her gün Ölü Deniz, her gün Çalış Plajı da olmuyordu. Çünkü paralar suyunu çekmeye başlamıştı. O bakımdan bazı günler köyde kalıyor merkeze inmiyorduk. Köy : Kıncılar... Eh köyde kalınca da ne yaparsın? Kayınpederin kıçına takılır kahveye gidersin tabii ki.
O gün de öyle yaptım. Kayınpederin ( Şu anda eski kayınpeder ve de yenisi şu ana kadar olmadı. Ya nasip... ) değirmen taşı misali kıçına yapışıp kahveye indim. O oyun filan oynamazdı. Tabii ki onun yanında ben de oynamıyorum. Bizim kayınpeder de dünyanın gelmiş geçmiş en büyük palavracısı. Her zamanki gibi başlayacaktı yine sallamaya. Seyircisi ve izleyeni çoktu nasılsa. Lakin başlayamadı. Çünkü köylüler bir başka eğlence ile meşguldüler ve az sonra o eğlencenin başına hiç de iyi şeyler gelmeyecekti.
O eğlence Ayyaş Salıf idi ( Yani Salih ) Köylü Ayyaş Salıf’ın etrefını çevirmiş onunla makara yapıyordu. ’Salıf Dayı gel seni everek ha. Bak Hörü ( Huri yani ) nine boştaymış. Tam sana göre’ Salıf dayı benim kayın pedere döndürdü ayyaş gözlerini
- Alııııı ( Ali yani ) sende iki avrat var ( Benim kayınpederin iki hanımı var. Benim kaynana kuma olanı. ) İki avrat sene çok. Birini bene versene...
Bir de kıyametin ne zaman kopacağı belli olmaz derler. Aha da kopuyor. Diye beklerken Alıııı hiç bir şey olmamış gibi Salıf’ın karşısına dikildi ve sormaya başladı.
- Ula Salıf sana bir kaç soru sorayım.
- Sor bakalım.
- Bir ekmek kaç para? ( Haydaaa diyorum ben içimden )
- Elli kuruş. ( O zamanlar kuruş yok tabii ki ben günümüze uyarlıyorum )
- Yağın tenekesi kaç para?
- On yedi lira
- Pirinç?
- Dört lira
- Şeker?
- Üç lira
- Kuru fasuluye
- Yedi buçuk lira. Hem kaynasın....
Türkü halinde söylüyor Salıf ama, Alııı tamamlatmadı türküyü. Önündeki sandalyeyi kaptığı gibi Ayyaş Salıf’ın kafasına indirdi.
- Ula Deyyus. Ben bu kadar parayı o karılara senin koynunda yatsınlar diye mi yediriyom ha. Seni köpoğlu köpek...
Köylüler hem gülmekten yerlere yatıyorlar hem de Salıf’ı sağlık ocağına taşımak için araç arıyorlardı.
Bu gün yani 10 Mayıs 2013 Cuma günü Edebiyat Defteri Sitemizden değerli bir arkadaşıma yazdığım doğum günü şiirime son şeklini verdim . Daha sonra da arkadaşın bir resmini kopyalamak için face booku açtım. Açmamla birlikte neredeyse bir yıldır face booka girmeyen eski kayınbiraderimin bir bildirisini gördüm.
Bildiride kısaca babasının bu gün sabah 07.00 sıralarında Hakkın Rahmetine kavuştuğunu yazıyordu.
Düşünebiliyor musunuz? Bir tarafta bir arkadaşınızın doğum günü, sevinçli bir günün de onunla dostluk ve arkadaşlık adına bir şeyler paylaşmaya çalıştığınız bir anda tam yirmi beş sene ’ Baba ’ diye hitap ettiğiniz bir insanın ölüm haberini alıyorsunuz. Cenazesine gidemiyorsunuz çünkü siz gidene kadar o çoktan toprağa verilmiş olacak. Hoca ’ Hakkınızı helal ediyor musunuz ’ Diye sorduğunda ’Benden yana helal olsun, asıl o helal etsin hakkını ’ Diyemiyorsunuz saf tutmuş cemaatle birlikte. ’Nasıl bilirdiniz ’ diye sorduğunda sesi seslere katıp ’ Çok iyi bilirdik..Çok çok iyi bir insandı’ da diyemiyorsunuz. Bir taraftan bir arkadaşınızın doğum günü sevincine ortak olurken öte taraftan çok sevdiğiniz bir insanın ölümünden dyuyduğunuz hüznü yalnız başınıza yaşıyorsunuz.
Evet...’Alıııı’ benim babam filan değildi aslında. Hatta eski eşimin babası da değildi ama nazarımda babam kadar değerli bir insandı.
Tam yirmi beş sene ne o benim kalbimi kırdı bir tek gün ne de ben onun. Ne o beni kendi oğullarından ayırd etti ne de ben onu kendi babamdan. Eşimle boşandıktan sonra da hiç bir şekilde gönül bağımız kopmadı. Hatta - çok çok sevmesine rağmen- eski eşimi benimle boşandıktan sonra evine sokmadı uzun bir süre ama benimle selamı sabahı hiç kesmedi.
Sevgili Ali Aşçıoğlu.
Altı senedir seni çok özlüyordum..Şimdi daha da çok özleyeceğim. Aslında senin için söyleyeceğim o kadar çok şey var ki? Ama kısaca ’ İnne lillah ve İnne ileyhi ra’ciun= Hepimiz Allahtan geldik ve ona dönücüleriz’ desem sanırım bana darılmazsın...Zaten sen bana hiç bir zaman darılmadın ki.
Makamın Cennet olsun..Allah’ın rahmeti üzerine olsun.
Seni çok seviyorum.
Zaten biliyor musun? Olsun...İçimden geldi...Bir kez daha deyim dedim.
------------------------------------------------------------
Bir resmini bile bulamadım babam( Oğlunun sayfasında bile yok ) Bari cenazenin kaldırılacağı köyünün camisinin resmini koyayım dedim..Yine özür dilerim.
YORUMLAR
Sevgili Hocam,
Hayat içinde başa gelmeyen kalmıyor.
Önemli olan ne olursa olsun kişileri ,insanlıklarına göre değerlendirmek olsa gerek.
Size bu temiz duyguları yerleştirerek , rahmet okutan kişi ,bence kullara karşı olan
görevini yapmış demektir.
Ayrılığın ardından hala berabermş gibi saygı duymak, ona dua edebilmek çok önemli.
Saygılarımla.
Allah rahmet eğlesin. Kabri nurla dolsun. Seninde başın sağ olsun.
Sanırım yaşlıydı ve ölüm onlar için kurtuluş. Geride kalan bizler ölenin ardından ölen için değilde kendimz için üzülürüz. Onu bir daha göremeyeceğiz dye yine bencillik yaparız aslında. Anlattığına göre çok iyi bir insanmış. Gittiğii yer buradan daha iyidir. Allah bilir gerçe.
Her fani bir gün ölümü tadacak
Sevgiler
"Bazen neş'e, bazen keder... Hayat böyle geçip gider.." diyordu yazdığı bir şarkının sözlerinde şair.
Yazıyı okuyunca bu şarkı geldi aklıma..
Ve iki düğün.
Büyük ablamın düğününün başladığı gün, patronu vefat etmişti, işyerindeki arkadaşlarını ablamın düğününe getirmek üzere hazırlandıkları sırada..
Küçük ablamın düğününde de tam gelin çıkacağı gün üç ev ilerdeki komşumuz vefat etmiş, babam, cenaze dolayısıyla kızını evden çıkarmaya gecikmişti..
Her ikisinde de ne cenaze kaldı, ne de düğün geriye kaldı...
Hayat böyle..
Neş'e ve keder kanka...
Doğanın ömrüne bereket, ölene rahmet diliyor, kaleminiz daim olsun diyorum Sami Hocam.
Selâmette kalasın..
Muhabbetle..