Sevmiştin değil mi beni?
Merhaba Kalpsiz’im,
Seninde kendine göre haklı sebeplerin vardı bu gidişte. Belki ben göremedim ya da sen açığa vurmadın bu sebepleri. Ne gereği vardı ki? Gidiyordun işte. Sormadım neden gidiyorsun diye, soramadım. Hiç mi sevmedin beni dedim. Aldığım yanıt, verdiğin kararla çok çelişkiliydi. Evet sevdim tabii dedin. Çok sevdim, seviyorum. Ama gidiyorsun demedim, diyemedim. Desem ne değişecekti ki. Yeterince sevmedin deme lütfen. Çok sevdim ama gurur vardı işte. Sana söylediğim "Lütfen dön, seni çok seviyorum." cümlelerini söylerken, yalvarıyordum içimden sana, sen duymuyordun. Duyuramazdım sesimi. Söyleyemezdim. Gitme diyemezdim. Sen gittin ben kalakaldım ardından. Şimdi kaç dön kelimesi bana geri getirir seni, bilemem. Bilsem de değişmez ki bir şey. Aşk bize küstü. Bir şans daha olabilirdi bizim için. Gitmeseydin sen ve ben hala biz olabilirdik. Sevgilim diyebilirdim hala sana. Ama gittin işte.
Umut verdin hep. Sevdirdin kendini... Çok sevdim. Herkesten vazgeçebilirdim, herkesi bırakabilirdim senin için. Değer miydi bilmem ama bunu yapabilirdim. Senin dünyanda hayat çok uzun. Ve sen hep mutlu görünüyorsun. Ama hep mutlu olamazsın. Böyle herkesi üzüp, gülemezsin. Hayat süprizlerle doludur. Bir gün senin doğru sandığın insan, yalanlarla yaşatır seni ve sen bir yalana hep muhtaç kalırsın. Benim doğrularım sana yetmedi. Ama çok seviyordum seni, yeminim olsun çok seviyordum. Neyse, gittin. Ne kadar kolay değil mi gitmek? Ben senin beni bıraktığın yeri terk ediyorum, gidiyorum... Beklemiyorum artık seni. Ve söylediği yalanlara kendini inandıran insan, yüzsüz değildir güçsüzdür. Sevmiştin değil mi beni? Güçsüzsün.
Hilal Özcimbit