- 1601 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Karşı Cinsle Konuşmak Haram Değildir
Müşrik sistem karşı cinse bakmanın haram olduğunu bildirir. Bunu da ’’Mü’minlere söyle: "gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar...’’ (Nur Suresi, 30) ayetine bağlarlar. Ayette haram olanın karşı cinse bakmak olduğu konusunda bir hüküm yoktur. Dolayısıyla zorlama bir hüküm çıkarma söz konusudur burada.
Kuran’ın geneline baktığımızda bu ayetin karşı cinse bakmamayı ya da onlarla konuşmamayı kastetmediğini görürüz. Örneğin; Hz. Süleyman Sebe Melikesi Belkıs’ı sarayında ağırlamış ve yüz yüze ona tebliğ yapmıştır. Hz. Musa su başındaki iki kız kardeşle konuşmuş ve daha sonra biri ile evlenmiştir. Hz. Muhammed sav’e Allah; ’’Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -GÜZELLİKLERİ SENİN HOŞUNA GİTSE BİLE- sana helal olmaz; (Ahzab Suresi, 52) buyurmuştur. Demek ki Peygamberimiz kadınlarla bir arada oluyor, güzelliklerini beğeniyor ve hatta evlenmeyi düşünecek kadar onları tanıyordu.
Hz. Musa kıssasında önemli bir detay vardır. Su başındaki kız kardeşler hayvanlarını sulamak istedikleri halde suyun başındaki erkeklere yaklaşmamış, onlarla konuşmamış, gitmelerini beklemişlerdir. Ancak Hz. Musa ile konuşmuşlardır. Demek ki mümin kadın, feraseti ile konuşacağı ve konuşmayacağı erkeği seçebilir. Dünya ehli erkeklerle daha mesafeli olurken iman alameti gördüğü, düzgün erkeklerle ölçüsünde konuşabilir.
İşin garip tarafı müşrik sistemi şiddetle savunan kişiler asla savundukları sisteme uymazlar. Mesela müzik haram derler ama en başta kendileri dinlerler. Kadınlarla konuşmak haram derler ama her gün kadınlarla muhabbet içindedirler. Allah, ’’(Bir bid’at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah’ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar.’’ (Hadid Suresi, 27) buyurur. Ayetler ne kadar açık ve net.
Müşrik sisteme tabi olanlar, tebliğ amaçlı kadınlarla bir arada olanları eleştirirken; her gün bankada, hastanede, toplu taşımda yüzlerce kadınla bir arada olur ve nefsani konular için ya da menfaatleri gereği kadınlarla konuşurlar. Onların samimiyetsiz din anlayışlarına göre ’’hayat şartları gereği kadınlarla bir arada olmak normal, ama tebliğ amaçlı kadınlarla bir arada olmak büyük hatadır!’’
Müminler haramlara çok titizdirler. Karşı cinsle bir arada olunması haram deyip de bu haramı bile bile, ’’hayat şartları öyle gerektiriyor’’ deyip ihlal etmezler. Karşı cinsle görüşmeden yaşama imkanı da söz konusu değildir. O zaman kimsenin evden dışarı çıkmaması gerekir. Allah kullarına zorluk dilemediğini ve kolay olanda onları başarılı kılacağını bildirmiştir. Oysa savunulan bu sistem zorluğun da ötesinde bir durumdur. Yaşanması mümkün değildir. İşte şeytanın telkini ile hareket eden bu kişiler, İslam’ı ne kendileri layığı ile yaşarlar ne de yaşamak isteyene müsade ederler. Kendi kavruk anlayışlarını sözde tebliğ ederken, uygulamadıkları için de ayrıca itici olur ve İslam’a kalbi ısınabilecek kişileri de dinden soğuturlar.
Allah haramları Kuran’da çok açık ve net bildirmiştir. Bildirmediği konu için haram demek Allah’a karşı yalan uydurmak olur. ’’Peygamberimiz haram kılmıştır’’ şeklinde bir tevil de geçersizdir. Çünkü Peygamberimiz nefsinden Kuran hükmünü değiştiremez. O yalnızca vahye uyar.
’’De ki: "Benim onu (Kuran’ı) kendi nefsimin bir öngörmesi olarak değiştirmem benim için olacak şey değildir. Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım." (Yunus Suresi, 15)
Allah Peygamberimize; ’’Rabbinden sana vahyedilene uy.’’ (En’am Suresi, 106) buyurmuştur. Peygamberimiz ise; "Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim." (Ahkaf Suresi, 9) demiştir. Kişi Kuran’a uyduğunda, Peygambere de uymuş olur inşaAllah. Peygamber, kendi döneminde yaşanan olaylar karşısında tedbiren yasaklar getirebilir. Müminler de buna itaatle sorumludur. Ancak alınan lokal tedbirler o dönemde yaşanan olaylar için geçerlidir. Allah uyarıcı göndermeden hiç bir toplumu helak etmeyeceğini bildirir. Peygamberimiz de her yüzyıl başında dini özüne döndürecek olan müceddidler geleceğini müjdeler. Dolayısıyla herkes kendi yaşadığı dönemde dini özüne döndüren, Kuran’la öğüt veren ve İslam’ı dünyaya tebliğ eden elçilere itaatle mükelleftir elbette.
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi, 116)
İbrahim Akın
YORUMLAR
Başlığa en son değinmek istiyorum ve aslında nevi tartışmalara kattiyen sözlü olarak iştirakten uzak durmaya gayret eder, tebliğ görüntüsü kelâma cesaret edemem.. Buna niyet edilecekse şayet ciddi anlamda bilgi sahibi olmak gerekir. Aksi taktirde deyim yerindeyse “ kaş yapayım derken göz çıkartmak” gibi olacaktır… Birilerine din îman dersi vermeye çalışırken ne derece vâr olduğu tartışılır kendi îmanımızdan da olabiliriz..
Yazınıza göz gezdirdiğimde ilk etapta âyetler dikkatimi çekti. Az çok okurum meâl, tefsir vs.. Fakat buradaki âyet meâlleri biraz yabancı geldi, her akşam uyurken okuduklarımdan da vardı ve insan her akşam okuduğunu gördüğünde tanır ve ben bunda güçlük çektim; misâl bir bayan özellikle Nûr Sûresi ve de hikmetini bilmelidir bilmesine de bu meâlleri nereden aldınız? Mânâ itibarı ile aynı gibi biraz sonra farkı izâh etmeye çalışacağım ama siz anladığınızı kendi kelâmınız ile ifade etmeye çalışmışsınız anladığım kadarı ile..
Arapça biliyor iseniz bu olabilir, dilin ve de İslâm’ın teferruatı ile niteliklerini biliyor iseniz bu olabilir fakat eksik aksettirmemekte fayda var..
Sizin cümleniz ’’Mü’minlere söyle: "gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar...’’ (Nur Suresi, 30)
“Kul lil mu’minîne yaguddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehum, zâlike ezkâ lehum, innellâhe habîrun bimâ yasneûn(yasneûne).”
“Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını indirsinler (haramdan sakınsınlar), ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Muhakkak ki Allah, yaptıkları şeylerden haberdardır(Nûr 30).”
Kelimelerle arapça çeviri yapmayacağım, güvendiğim bir örnek ile yanıt vermek istedim.. Kur’an idrak edebildiğim ölçüyle söylemeliyim ki üstü kapalı tâbirlerle bezeli bir din kitabı değildir.
Ahzab Sûresi 52. Âyet için ise düzeltme yapmanız iyi olacaktır çünkü anlamda sapma söz konusu.. Bakınız:
“Hz. Muhammed sav’e Allah; ’’Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -GÜZELLİKLERİ SENİN HOŞUNA GİTSE BİLE- sana helal olmaz; (Ahzab Suresi, 52) buyurmuştur. Demek ki Peygamberimiz kadınlarla bir arada oluyor, güzelliklerini beğeniyor ve hatta evlenmeyi düşünecek kadar onları tanıyordu.”
Peygamberimiz kadınlarla bir arada oluyor ne demek? Kadınlarla bir arada olup bir de beğeniyor demişsiniz? Hangi kadınlarla? Kendi eşleriyle mi? Bundan tabii ne var dersiniz ?
Ve âyeti yazıyorum, sizin yazdığınızın dışında bir mânâ var lütfen inceleyiniz:
“Lâ yahıllu leken nisâu min ba’du ve lâ en tebeddele bihinne min ezvâcin ve lev a’cebeke husnuhunne illâ mâ meleket yemînuk(yemînuke), ve kânallâhu alâ kulli şey’in rakîbâ(rakîben).
Bundan sonra sana (başka) kadınlar ve zevcelerinden birini, güzelliği hoşuna gitse bile (başka bir hanımla) değiştirmen helâl değildir. Elinin (altında) sahip oldukların (cariyeler) hariç. Ve Allah, herşeyi murakebe (denetleyen) edendir. (Ahzâb 52.)”
Böyle bir telkin var ise muhakkak sebebi vardır lâkin sebep de bu şekilde farklı anlaşılacak bir sebep değildir, olamaz.. Son Peygamber diyoruz, İslâm ve Peygamber hakkında karşıt düşünceleri savunanların cümleleriyle lütfen İslâm’a târif aramayınız ya da yazmayınız..
Yazının tamamında ele aldığınız âyetlerin anlamı ile ilgili ciddi bir kavrama karmaşası var.. Bir âyet, kelimelerin okunuşu ile değişebilirken harekeleriyle, ardı sıra gelen kelimeler ve tamlamalar ile farklı anlamlar taşır.. Fakat siz koca bir âyeti birkaç kelime ile kendi anladığınız hâl ile yazmışsınız..
Yukarıda âyet meâlleri için değindiğim husus sizin kendi düşüncelerinizi ifadenizde de göze çarpıyor.. İlmî bir beyânat olacak ise ilim gerekir, şek şüphe yok.. Anlatım bozuklukları çok fazla..
“Müminler haramlara çok titizdirler.”
Bunun cümle yapısı incelenmeli. “Harama titiz olmak”.. Ya da “müşrik sistem” nedir? Bu canlı bir varlık mı bir düşünce akım mı?
Ne dediğimi anlamış olduğunuzu umarak söyleyeceklerime son vermek istiyorum.. Herkesin elbette düşünce ve inanışına saygı duyarız lâkin mesele din ise lütfen titiz olunuz.
“Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. (Nahl Suresi, 116)”
Şu yazmış olduğunuz âyetin de dediğim anlaşılır hâlini yazayım ve sizin başlığınız ile yorumumu noktalayayım.
“Ve lâ tekûlû limâ tesıfu elsinetukumul kezibe hâzâ halâlun ve hâzâ harâmun li tefterû alâllâhil kezib(kezibe), innellezîne yefterûne alâllâhil kezibe lâ yuflihûn(yuflihûne).
Allah'a yalanla iftira etmek için dillerinizin vasıflandırması ile “bu helâldir, bu haramdır” diye yalan söylemeyin. Muhakkak ki Allah'a yalanla iftira edenler, felâha (kurtuluşa) eremezler.”
Yazınızın başlığı “Karşı cinsle konuşmak haram değildir..”
Nahl âyetini bir daha okuyunuz, anlattığınız ile yazdığınızın ne denli örtüştüğünü görebilmek için ve ayrıca dini bir mesele anlatırken yazıya fon için böylesi bir bayan fotoğrafı hiç münasip değil.. Dinimizin “güzele bakmak sevaptır” ı ön gördüğünü söylemeyeceksiniz herhalde..
Bakınız, haram ile helâl için tanımlama yahut açıklama yapmıyorum haddim değil ve ilim ehli olmayandan ne okurum ne de dinlerim.. Çünkü zâiyata sebep olunuyor hem de farkında olmadan..
İnandığım tek şey, bu zamanda anlatarak değil yaşayarak tebliğ yapılır..
Duâ ile ..
**Havin_** tarafından 4/11/2013 9:08:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
İbrahim Akın
Bundan sonra sana (başka) kadınlar ve zevcelerinden birini, güzelliği hoşuna gitse bile (başka bir hanımla) değiştirmen helâl değildir. Elinin (altında) sahip oldukların (cariyeler) hariç. Ve Allah, herşeyi murakebe (denetleyen) edendir. (Ahzâb 52.)”
Benim eklediğim meal;
Bundan sonra (başka) kadınlar ve bunları başka eşlerle değiştirmek -güzellikleri senin hoşuna gitse bile- sana helal olmaz; ancak sağ elinin malik olduğu (cariyeler) başka. Allah herşeyi gözetleyip denetleyendir. (Ahzab Suresi, 52)
İkisi arasında ben bir fark göremiyorum.
Gözlerin haramdan sakınması ayetinde kastedilen haramın karşı cins olduğu ibaresi nerede?
Zorlama yapmak doğru olmaz ayetler üzerinde. Toplumun değer yargıları farklıdır, din farklıdır. Mesela tolumda namus kavramı önemlidir. Kadının el değmemiş olması önemlidir. Ama erkeğin elinin kiridir. Erkek yapıp etse de sonunda temiz kız ister. Çünkü toplumda erkek kınanmaz ama kadın kötü kadın olur.
Ama Kuran'da, toplumun değer yargısından farklı bir sonuç vardır. Zina eden erkek yalnızca zina eden kadını nikahlayabilir. Zina eden kadın da sadece zina eden erkekle nikahlanabilir. Aksi müminlere haram kılınmıştır.
Gözlerin haramdan sakınması da aynı mantıkla şekillendirilmiştir. Ancak ayette böyle bir tanım yoktur.
Ayrıca diğer ayetleri de göz ardı etmemek gerekir. Hz. Süleymanın Sebe Melikesi ile baş başa konuşması, Hz. Musa''nın su başındaki iki kızla görüşmesi... Bunlar da bayanlara bakmanın haram olmadığının apaçık delilidir. Şayet haram olsaydı, o zaman erkek ve kadınlar ayrı şehirlerde yaşamak zorunda kalırdı. Çünkü kimse dışarı çıkamazdı.
Din kolaydır. Allah kimseye zorluk dilemediğini, kolay olanda başarılı kılacağını bildirir. Karşı cinse bakmak haram olsa bu, hayatı yaşanamaz hale sokardı.
Din karmaşık değildir Havin, dini karmaşıklaştıran şeytandır. Şeytana karşı çok uyanık olmak gerekir. Kuran'ı çok iyi bilmek gerekir. Çünkü Kuran'da onlarca kıssa vardır. Ve her kıssada bizler için hisseler vardır.
Saygılarımla...