- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
PAYLAŞMAYI ÖĞRENMELİYİZ
Her mevsimde ayrı bir güzelliği olan bir köy varmış. Köyün dibinde çok da güzel bir ırmak geçermiş. Ne var ki, köyün güzelliği kadar içinde yaşayanların ise bir o kadar kindarlığı, kibirliği ve hasetliği varmış. Köylerinin dibinde akıp giden bu ırmaktan diğer komşu köylerin faydalanmasını istememişler. Bir gün bir araya gelip ırmağın önünde büyük bir set yapmaya karar vermişler. Diğer komşu köylüler gelip öyle bir şeyin yapılması bu yaz topraklarına su ulaşmasına engel olunacağı diye yalvarıp yakarmışlar, ama beyhude vazgeçmemişler. Köyün muhtarı her ne kadar onlara hak verse de yalnız başına köylülerini ikna edememiş. Komşu köylüler çekip köylerine gitmişler, onlarda bir araya gelip bu soruna nasıl bir çözüm bulacaklarını tartışıp durmuşlar. Kimisinin ağzında tehdit, kimisinin ağzında beddua ve her kafadan bir ses çıkarak gecenin geç saatlerine kadar sürüp giderken, odanın köşe başında oturan bilge adam sadece onları izlemiş. Ortalık biraz sakinleşince bilge adam köylülerine dönerek :’İnsan bazen kendi evinin temeline ateş koyar farkında değildir. Beni dinlerseniz bu sene zorluk çekelim seneye büyük bir ferahlık yaşarız.’ Köylülerden birkaç tanesi itiraz etse de çoğunluğu bilge adamın bildiği bir şey var deyip uymuşlar. Bir köy yazı mutluluk ve refah içinde geçerken, diğer köy zorlukla ve kuraklıkla o yazı atlatmışlar. Ne var ki yaz geçmiş sonbahar gelmiş yağmurlar başlamış, yazın yavaş, yavaş su ile dolan ırmağın önündeki setin etrafı Sonbahar yağmuru ile birlikte hızlıca dolmaya başlamış. Kış gelmiş karlar yağmış su yükseldikçe yükselmiş. Öte yandan evlerin altındaki toprağı da yumuşatmaya başladığının farkında olmamışlar. İlkbahar mevsimi ile birlikte karlar bir yandan erirken öte yandan bahar yağmurları şiddetini artırmış. Bir sabah vakti yağmur şiddetin öylesine artırmış ki nerdeyse gökyüzü kopacak dereceye gelmiş. Köyün içinden taşların toprağın serserice ırmağa akması köy muhtarının içine kurt düşürmüş. Üzerine yağmur geçirmeyen kepeneğini ve siyah bastonlu şemsiyesini alarak köyün aşağısına giderken birde ne görsün ! Eğer köyü boşaltmasa tüm köylülerin ırmağın serin ve derin sularına gömüleceğini fark etmiş. Büyük bir telaşla tüm köylüleri dışarı çıkartmış. Gökyüzünün ağzını boşaltırcasına yer yüzüne bıraktığı yağmurun altından köylerini bırakarak yazın kuraklığa mahkum etikleri komşu köylerinin evlerine sığınmışlar. Her ne kadar kimse anlam vermese de her şey bir saat sonra aşikar olmuş; tüm köy su altında kalmış. Su köyün ördükleri seti aşmış ırmak eskisinden daha istekli daha coşkulu akıp gitmiş. Ve bilge adam gelmiş son sözünü tekrarlamış: ‘İnsan bazen kendi evini ateşe verir farkında olmaz’. Köylüler yanlış yaptıklarının farkına varsalar da ne yazık ki evlerini suya teslim etmek zorunda kalmışlar. Kısadan hisse; hepimize yetecek şeyleri paylaşmayı öğrenmeliyiz. Bazen kibrimiz ve gururumuz yüzünden çevremize ne kadar zarar verdiğimizin farkında değiliz.
Mehmet Zeki AKSOY
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.