- 553 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
HER ZAMAN DOĞRU ZAMANDIR
İnsan aklının yanılsamaları ne çoktur. Yorumlar durmadan yaşadıklarını ve hayatı. Yorumsuz kalmayı kaldıramaz bünyesi .Engel olamaz cevap bulma arzusuna.
Ve durmadan sorular sorarız hem kendimize hem de başkalarına.
Sorulardan örülü duvarlarla çevrilidir benliğimiz. Öyle sağlamdır ki her bahar o duvarları yıkmak için sıra sıra balyozlarınız olsa , o gün geldiğinde ruhunuzun o balyozu tutacak gücü olmayacaktır.
Bu yüzdendir ki bizler ruhun besiniyle ilgileniriz. Ve bunca soruyla meşgul ettiğiniz zihninizi cevapsız bırakarak arındırmaya çabalarız. Bizim gözlerimizin içine bakıp ‘bundan kurtulacak mıyım , işe yarayacak mı ‘diye endişeyle soran kişiye verilecek tek cevabımız olur .
Bilmiyorum…
Çünkü biliriz ki bütün kalbimizle ‘bilmiyorum ‘dediğimiz an tüm gerçekliğiyle bilmenin kapıları açılır. Bilgi kapılarının anahtarı bu kelimede gizlidir.
Aynı çağın insanı değiliz hiçbirimiz. Altın çağ kendine akanların çağı aslında. Özel olma gayretinden sıyrılıp sıradan olmaya cesaret gösterenlerin altın çağı. Ne zordur sıradan olmak. Olunacaklar listeniz uzadıkça uzuyor bu hengameli hayatta. Egomuz aktif bir çalışma temposuyla başrolde.
Zihniniz , ayna gibi olduğu anlara özlem duyar . Sıkıştırır sizi kimi zaman sessiz kalmanız için . Esiri olduğumuz düşünceler bizi bütün olmaktan alıkoyar. Serbest olmak ister zihin . Serbest bıraktığında zihnini, teslim olmuş olursun. Teslimiyet çember gibidir. Yarım çember olmaz. Olsa da adı çember olmaz. Tam teslimiyet çember gibi olmaktır.
İşte o zaman cevaplar gelir.
Dinginliğin içimize işlemesine izin verdimiz ölçüde cevapları alırız. Çünkü cevaplar suyun yüzeyinde değil , derinliklerindedir.
Söylendiğine göre Adem ile Havva cennetten kovulduklarında tam kapıdan geçerlerken Adem havaya dönüp ‘insanlık tarihinin en büyük dönüşümünden geçiyoruz’ demiş. İlk insandan itibaren hep bu söylenmiş. ‘En büyük dönüşüm’.
Her çağda bir şeylerin sona ereceği ve nihai bir sona doğru yolculuk yapılıyor olduğu düşünülür. Büyük bir patlama ve birden değişecek her şey. Ama bunlarda egonun oyunlarından başka bir şey değiller . Pek bir anlam taşımazlar bizim sözlüğümüzde. Senden sonra ,bizden sonra başkaları da gelecek ve onlarda aynı şeyi düşünecekler. ‘Elbet doruk noktasına ulaşılır .Ama bu daima bilinçle ulaşılacak bir haldir ‘deriz. Bilinci oturturuz tüm bunların yerine. Kolektif bilinçaltının atlı karıncalarıyla varılamaz çünkü bu noktaya .
Kişisel bir devrimdir bu.
Çağın hastalığı .başkalarını düşünmek .İnsanlar kendileri hakkında düşünmekten kaçışı bu yolla sağlıyor. Başkalarının hayatları ,zaman hakkında ,çağ hakkında düşünmeye başlıyor.
Peki bilincin ne olacak?
Hedef kendi bilincin olmalı.
Bunu yapan onlarca ilkel kabile ,topluluk vardı. Her dönemde vardı..
Gökyüzüne bakardı insanlar ,yıldızlara,bulutlara ve ötesine. Doğayla bütün olmayı bildi bazıları her çağda. Çağ her zaman açıktı buna. Altın ya da demir birer isimdi sadece. Oysa çağ her zaman bizim baktığımız yerde. Zamana yükleme yapmanın ,çağı onurlandırmanın ötesine geçmek için öz benliğinin sesine kulak vermen gerekir . Dingin ve sessiz bir halde.
Sonsuz bir enerjinin parçalarıyız. Biz sadece bir dalgayız ve derinlerde bir yerde okyanus gizli…
Aslında zamanla ilgili sorular sorduğumuzda bilincimiz bize hep aynı cevabı verdi. Her zaman doğru zamandır. Tüm zamanlar buna elverişlidir.