- 701 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sahnede Kürt, Türk
Zaman aşımına uğrayan bir ülkenin, zamansız yolcularına seslenelim.
Kürt ve Türk cemiyetlerin bir türlü kavuşamadığını, bir birilerinin etlerini kemirmekten başka bir şey yapmadıklarını görüyoruz. Yeter yeter artık bir birinizi yemekten bıkmadınız mı?” Kürt: Ben demokrasinin temelini ve Kürdistan topraklarını istiyorum. Türk: Benim ülkemde yaşamak istiyorsanız? Yaşayın! Ama zarar vermeyin ve toprak istemeyin!” derler. Sonları ne olacak? Neler onları bekleyeceğini daha bilmiyorlar. Bugün, Amerika neden Kürt ve Türk halkının arasını bozuyor veya neden iki taraflı yelpaze madunda oynuyor. İyi oldukları için mi? Tabi ki hayır. İki kabileyi (halkı) bir birilerine düşürüp, ülkenin kaynaklarını almak istiyor. Ermenin tek sorunu bu ülkeyi ele geçirmek değil mi? Bu ülkeyi istemesinin en büyük etkeni atalarının savaştığı yeri almak değil mi? Bizler neler yapıyoruz. Ancak taş atıyoruz. Millete zarar veriyoruz. Biz bu kadarız işte… Bizler bu ülkeyi farklı amaçlar doğrultusunda kullandıkça onlar bize biraz daha yakın olacaklar. En büyük hamleyi onlar yapacaklar siz uyumaya devam edin. Onlar nede olsa alırlar. Siz yastığınızın altındaki Ergenekon uşakları gibi görünen akrepleri atmadıkça, onlarda size ninni söylemeye devam edecektir.
Bazı yazılarımdan dolayı SIAE ve devrimci diye tabir edilen insanlar. Özgürlüğümü ölümle tehdit ediyorlarsa veya Amerika, İsrail’e yazılarımdan dolayı yüklendiğim için kınıyorlarsa… Kınasınlar…
Kürt halkım neden bu halde? Peki, Türk halkım neden asimile? Bunu hiç kendinize sordunuz mu? Hayır. Ancak, biriniz kalksın desin; “Erdoğan ayağıma çermik attı.” Diğeriniz; “Yok biz değil. O önce çermik attı.”
Söyleyin meslektaşlarım. Oturduğunuz yerde rant elde etmek için, siyasi kuruluşları övüyorsunuz da… Neden bir gün olsun ülkenin geleceği için adım atmıyorsunuz? “Bazılarınız ben ülke için çok şey yaptım.”Demekte… Ne yaptın! Söyle de bende bileyim. Eğer tek yönlü kukla olmak istiyorsanız. Olun! Nede olsa market kapılarında bolca yazıyor. Deneyimli eleman alınacaktır.(Sadece meslektaşlar için geçerlidir. O alan da çalışanlar için değil!) Kozlarınız varsa gelin ortaya dökelim.
Halen Halepçe söylüyorsunuz? Roboski katliamı söylüyorsunuz? Veya halen Kemalist cemaat Amerika yandaşı söylüyorsunuz?
Neden Filistin, Suriye, Çin söylemiyorsunuz?
Karıncalar, önce küçük toprakları atarlar ve daha sonra büyük toprakları atmaya çalışırlar… Siz bırakın büyük toprakları, daha küçük toprakları atamıyorsunuz? Bir de pişmiş kelle gibi “biz; hak, hürriyet, devlet, demokrasiden yanayız.” diye söylüyorsunuz. Boşuna söylemeyin! Çünkü ülkemizde söylediklerinle yönetilmemektedir. Şayet, yönetilseydi bu halde mi olurdu? Büyük siyasetçiler(Büyük gibi görünenler) ihale peşinde. Küçük siyasetçiler, bende acaba nasıl kısa yoldan çalabilirim. Çabasında… Peki, bu halkın suçu ne?
Bir gerçek daha var oda…
Kürdistan diye tabir edilen ülke yok! Sadece belirli bir bölgede kabileleri bulunmakta… Bu kabilede, çok acı çekti. Kendi özgürlükleri için, ailelerinden vazgeçtiler. Ama acı da çektirdiler.
Bizim için; ister Kemalist olsun, isterse de devrimci… Bu ülke’nin sorunlarını çözemedikten sonra neye yarar. Kürtlerin dini zer-duş değil! Türklerin dini de Hıristiyan olamaz. Sadece KÜRTÇÜ’lerin ( Zer-duş), TÜRKÇÜ’lerin (Hıristiyan) olur. Bu söylemleri onlar hak ediyor, benim Kürt ve Türk halkım değil!
Bu ülkeyi ya siz adam gibi yönetin ya da adam gibi Amerika’nın akreplerine baş eğin!
Bunu bilin ki bizde sadece insanlık sorunu var. Kürt, Türk, Laz, Ermeni bu ülkede bizim için aynı… Bugün A partisi gider. B partisi gelir. Bu dünya da siyaset uğruna neden bizler bedel ödemekteyiz. Bırakın Halepçe’yi… Bırakın Kemalistçiyi, Kürt ve Türk, Laz, Faşist düşünceyi bırakın! Biraz bu hayatın neden bize verildiğini düşünün… Diğer ülkelerde siyaset gündemde değilken, bizlerde de hayat siyaset üzerine kurulmuş şekilde… Bu ayakları bırakın!
“En büyük aptallığımız. İnsanlara aşırı yol vermemizdir.”
Nevm-i Aşk’ın Yazarı Hikmetullah Yetkin