- 1043 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Osmanlı, gençlik, iç ve dış düşmanlar
Osmanlı bütün dünyanın dikkatle izlediği bir devletti, attığı her adım her ülke tarafından izlenirdi, ordunun en ufak bir hareketliliği dış ülkelerde korkulara ve paniklere neden olurdu.
Saray’ın içinde konuşulanlar merak konusu olur, tüm devletler orada konuşulanları bilmek için casuslar tutar, servetler harcardı.
Osmanlı’da önemli görevlere adam alınırken oldukça dikkatli davranılırdı.
Özellikle madencilik ve devlet idaresi gibi önemli görevlere yabancılar, ve Müslüman olmayanlar alınmazdı.
Osmanlının son döneminde pek çok kritik göreve Müslüman görünümündeki dönmeler, kriptolar yerleşti.
Müslüman görünümündeki bu sütü bozuklar devlet yönetiminde kadrolaştı, bu kadrolaşma ve ihanetler sonucunda koca bir devlet yıkıldı, akabinde ise dinimiz ve dilimizi zevale uğratan bir sürece girdik ve hala o süreçten çıkamadık.
Tabi ki bütün sebep bu kadrolaşma değildi, koskoca bir cihan devleti içerdeki ve dışarıdaki düşmanların çabalarıyla ve devlet adamlarının basiretsizliği sayesinde yıkıldı. Sebepleri çoğaltabiliriz.
Bugün tüm dünya biz farkında olmasak bile bizi hala o neslin devamı olarak görüyor, haksız da değiller, ne kadar bozulsak bile genetik olarak hala çoğumuz Osmanlı, tabi ki çoğumuzda madenlere sızan kriptolar gibi fitne kazanlarının başında ustabaşı olmaya aday.
Geçtiğimiz günlerde bazı Türk Ülkelerinin çabalarıyla resmi bir Turan Ordusu oluşturuldu, yıllardır bunun hayalini kuran milletçi cephelerden gereken tepki gelmedi ama böyle bir yapılanmadan herkes haberdar oldu.
Bu yapılanma sonucunda bizleri yine Viyana Kapılarında görmekten korkan ülkeler manşetlerine bu korkularını yansıttılar.
Yani dünya hala Osmanlı tehdidini önemsiyor.
Ve dünyada hala Osmanlının gelip kendisini kurtaracağı umudunu taşıyanlar var.
Bizler Osmanlının devamıyız, o zaman nasıl içimizde akıncılar varsa, şimdi de var, o zaman nasıl isyan eden Yeniçeri askerleri varsa şimdi yine var, Yeniçeriler nasıl topa tutulduysa yine öyle topa tutulmayı hak eden askerlerimiz var. Ulubatlı Hasanlar da yine içimizde vesselam.
Yani o neslin devamıyız, iyisiyle kötüsüyle, acısıyla ve tatlısıyla.
İşte o neslin devamı olan bizlerin tekrar tarih sahnesine çıkmasını istemeyenler yıllardır bizi terörler hizaya soktular. Ekonomik sorunlarla hizaya soktular. Başörtüsü, irtica gibi paranoyalarla gençlerimizin eğitimini engellediler. Şerefli askerlerimizi ordudan tasfiye ettiler.
Şimdi terör inşallah bitme aşamasına geldi, belki bitmeyecek o ayrı ama ilk defa konu bu kadar ciddi ele alınıyor, ve bu durum çevremizdeki hiçbir ülkenin işine gelen bir durum değil.
Terörü destekleyen ve yıllardır yaşaması için her şeyi yapan Başta ABD, İsrail, İngiltere olmak üzere devamında İran, Irak, Suriye, Rusya, Almanya, Fransa, Belçika gibi ülkeler destekledikleri bir örgütün bitmesini istemiyorlar.
Çünkü terör biterse bu ülke ciddi bir biçimde atağa geçecek.
İçinde harcadığı enerjiyle dışa doğru bir patlama yapacak, bu ihtimal olmasaydı bu kadar ülke bir ülkenin başına bela olan bir örgütü bu kadar desteklemezlerdi, çünkü bu kadar Ülke hiçbir ülkeye düşmanlık konusunda hiç bu kadar kenetlenme içinde olmadılar.( İçerdeki destekleri saymadık bile )
Yani PKK tüm bu ülkelerin bize karşı savaştırdıkları askeri birliğin ortak adıdır.
Şimdi gençlere ve öğrencilere tavsiyemiz şu;
Hepiniz Fatihler olabilecek ve yetiştirebilecek potansiyele sahipsiniz, sizin atalarınız öyle Harem, Muhteşem Yüzyıl dizilerinde anlatıldığı gibi kalitesiz ve uçkur düşkünü değildi.
Pek çok padişah kendi zamanını dilini ve teknolojisini çok iyi bilirdi, savaşı ve stratejiyi gerek masada ve gerek sahada uygulayabilecek donanımdaydı.
Gerektiğinde merhametli, gerektiğinde aslan gibi sert olurlardı, hataları da vardı belki, ama dizilerde anlatıldığı gibi değildi hiçbirisi, çünkü bizim atalarımız o dizileri çekenler gibi şerefsiz değildi, bizim atalarımız sakız reklamlarındaki gibi yavşak değildi, bizim atalarımız insandı, adamdı, askerdi, alimdi.
Yeni yetişen nesillerin gözünden Osmanlıyı düşürmek için her türlü melaneti yapanlara karşı gençlerimiz uyanık olmalı, artık genetik kodlarını harekete geçirmeli, gerekirse sokaklara çıkıp bu dizilerin engellenmesi için izinli protesto eylemleri yapmalılardır.
Yürü hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih’in İstanbul’u Fethettiği yaştasın..
(Yazıyı okuyan herkes üstüne alınacağı yeri iyi bilir..
Saygılarımla..)
Tunar Çalışkan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.