- 848 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İNANÇ VE VİCDAN
İnanç; Akıl, bilgi, idrak yoluyla itikata dayalı öğretiyle oluşur. Benlikte düş, hayal, duygu, his ve sezgilerle güçlenir. Benlikteki olgunlaşıp içselleşen bu oluşum her geçen gün insanın hayat tecrübesini artırıp farkındalığını çoğaltır. Çoğalan farkındalık insanın daha çok duyarlı olup, daha az hatayla daha doğru seçim yapıp yaşamasını sağlar.
İnanç insanı sürekli doğruluğa, iyiye, güzelliğe sevk eder. İnsanı Hak yolunda öze götürüp doğru sözlü, güvenilir yapar.
Kısacası inanç, doğruluğuna inanılıp benimsenerek, benlikte içselleştirilip biriktirilmiş bilgi birikiminin tümüdür.
Bilgi, insana karanlık dünyada yol gösterci ışıktır. Işıklı yolda gidene bilgi en büyük yardımcı, yaşanılan hayatı öğretip kolaylaştıran en büyük güç, en büyük kuvvettir.
Ancak bu güç ve kuvveti elde etmede insana sadece akıl ve bilgi yetmez. Akıl ve bilgiye dayalı oluşan inançın yanısıra birde inançın benlikte hayat bulup içselleşerek kök salıp yeşerip yaşayıp varlığını sürdürebilir olması için birde insana yürek ve vicdan gerekir.
Yoksa sadece akıl, bilgi inançla da insan, insan olmaz. İnsanın insan olabilmesi için düşünüp akletmesi, düşünüp aklettiği bilginin de doğru ve güveninirliğini inançına sorup vicdanında test edtitikten sonra kendine fayda sağlayıp başkalarına zarar vermeyeceğine kani geldikten sonra yaşayan insan, insandır. Onun için insanda vicdan vardır.
Vicdan; Bizi biz yapıp benliğimizi oluşturarak içimizden bizi görünmeden gözetleyip kontrol eden gizli gözün adıdır. Onun için insan benliğinde öğretmeni Allah olan tek ilahi okulun adı da yine vicdandır.
İnsanda vicdan, öğretiye dayalı inançla oluşur. Çünkü insanın güveninirliği aldığı öğretiye, edindiği bilgi birimine bağlı benliğinde oluşan insani değerlerin çokluğuna ve içselleştirilmiş olmasına bağlıdır.
O nedenle de İnsanı, insan yapan vicdanıdır. Vicdanı, vicdan yapan insanın yaşadığı toplum içinde aldığı öğretiyle benliğinde oluşturup biriktirmiş olduğu bilgi birikimine bağlı olarak benlikte oluştutulmuş inanç ve itikat dâhilinde insana iyiliği ve kötülüğü, güzelliği çirkinliği, ya da haklıyı haksızı birbirinden ayırt ettirip farklılıklarını gösterip seçtiren içselleştirilmiş düşünce, duygu, his ve sezgilerin tümü.
Vicdan, hür karar verme yeteneğidir. Onun için insanın bilgisi, inancı olsa bile; Hürriyeti olmayanın vicdanı olmaz.
İnançsız insanın insanlıktan, vicdansız insanın da vahşi hayvandan hiçbir farkı olmaz.
İnançın ve vicdanın kaynağını bilgi oluşturur. Onun için bilgisiz inanç, inançsız vicdan sahibi olunmaz. Olsada itibar edilecek derecede sağlıklı olmaz. Bilgisiz inanç ve vicdana sahip olan bir insanın iyiyi kötüyü, doğruyu eğriyi, güzeli çirkini birbirinden ayırıp seçmeye yönelik hak, hukkuk ve adalete uygun düşecek olan doğru karar veremeyeceği için, neye inanıp neye inanmayacağını bilmez.
Dolayısyla da bilgisiz insanın seçim yapma yeteneği yeterli düzeyde olamayacağı için inançına da pek güven olmaz. Çünkü inanç, insanın akıl ve bilgi seviyesine göre vicdanında oluşur. Onun için akılsız, ilgisiz ve bilgisiz insanın inançı ve vicdanı da olmaz.
İnanç akıl, ilgi, bilgi ister. Akılsız ve ilgisiz insanın dünyadan hayattan hiçbir haberi olmaz. Adeta kör sağırdır. Öğrenip bilme duyguları körelip yok olan bir insanında yeme içme gibi en temel ihtiyaçları gidermesi dışında insanlığı olmayan insanında inançı olmaz. Olsa da tartışılır. Çünkü insanı, insan yapan sevip sevilmesidir. Sevip sevilirken de üretken ve paylaşımcı olmasıdır. Yoksa kendini dış dünyadan soyutlayıp insanlardan uzak yaşayan insanında doğru dürüst bir inançı olmaz.
Demek ki inanç; İnsanı, insan yapan içselleştirilip yaşanılan değerlerde saklıdır.
Işıktan kaçan karanlığa düşer. Karanlıkta yaşayanın düşmanı çok, dostu az olur. Işıkta yaşayanın dostu çok, düşmano az olur.
Yaratılan kendi ve kendini yaratanla barışık yaşarsa, ilmin ve yolun sonu hayırdır. Allah hiç kimseyi şaşırtıp doğru gidilen hayırlı inanç, vicdan ve yoldan ayırmasın.
Bu çerçevede hepimizi insan edip insanca yaşatsın…
Bu gün ben bunlara sahip olmasaydım, otuz beş yaşında olduğum bir ameliyat sonucu bende oluşan, onmaz üç hastalığı yenemez, hayata tutunup yaşayamazdım.
Bu gün bu yazıları yazıp sizlerle konuşup sohbet edebiliyorsam dünyanın en mutlu adamı benim.
Bu gün bu seviyedeki sağlığıma akıl, bilgi, inanç ve yüreğimdeki vicdanla kendimi tanıyıp, kendimi severek, Hak’ı tanıyp, Hak’kı severek, yaratılmış halkı tanıyıp sevmek ona olan yolculuğumdandır.
Hizmetin sonucu haktır. Hakkın sonucu ödüldür. İşte benim ödülüm de bu günkü sağlığımdır…
24.02.2013
Cahit KARAÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.