- 643 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYDİN MAÇA
Kadının fendi erkeği yendi. Sanıyorum bu bir Türk’çe de bir deyim.Ama değineceğim böyle değil. Cahilin fendi imamı yendi. Nasıl olur demeyin,hani bir başka bir deyimimiz daha vardır, denilir ki, Baskın basanındır.
Gerçi benim benzetmelerim de ben gibi ama yazdım işte. Burada önemli deyimler değil de benim hatıratım.
Yıl seksenli yılların biriydi ama tam bilemiyorum.Yurt dışından aylık izini için vatanımdayım. Amaç gaye iyi bir izin yapmak,biraz stres atmak yorgunluğu çıkarmak,biraz enerji ve moral depolamak. Eh bu niyetse amaç gaye elbette bazı anıları hatıraları yaşamak nasip oluyor.
Valla pek önemli olmasa da burada bu hatırayı işlemeye çalışacağım. Günlerden o gün Çarşamba. Bizim biraderin oğlu H. Hüseyin yiyenle,Pazar günü oynanacak olan birinci lig futbol maçı için sözleştik.Bir kaza kederlik olmazsa o günkü maça gideceğiz. O pazar günü geldi çattı. Benim yiyen de geldi ailecek. Öğleden sonra ki maça gideceğiz.
Fakat saat on bire doğru bir başka misafir teşrif etmezler mi bizim haneye. Gerçi gelen misafirler yabancı değildi ama bizim aramızda ki konuşmaya uygun olmadığından biraz çekinmiştik.
Gelen misafirler büyük baldızım ve ailesi idi. Baldızım rahmetli bacanağım, ve çocukları idi.
Geldiler hoş geldiler sefa geldiler de, burada ki bizi gocunduran taraf bacanağımın,iyi değerli bir cami imamı oluşuydu.Gideceğimiz bir futbol maçı olması,hem bizi maçtan alıkoyma hem de oturup derin, derin vaazlara nasihatlere
Başlaması da işin bir başka yönü idi. Yiyenimle belki maça kadar giderler her halde deyip, pek fazla bir hal belli etmemeye çalıştık.
Bolca sohbet ediyorduk. Sanıyorum saat on beş sularıydı ama benim bacanak hala konuşuyordu.Hiçte gitmeye niyetli bir hali yoktu.Maç saat on altı da başlıyordu.
Vakit daralıyordu. Bizim misafirden hiçbir hareket yoktu. Biz yiyenle fıs kos konuşurken bir ara dikkatini çekmiş olacak ki,
----Hayır ola bacanak bilmediğim bir şey mi var?. Ben mahzun ve suçlu gibi,
----Yok, yok öyle kayda değer bir şey yok, yok. Dedim ama halimde vardı ki,
----Yok, yok bakıyorum da gizli, gizli bir hal var gibime geliyor, Bu kez bu sözünden güç alarak,
----Valla bacanak,biz yiyenle hafta arası bu günkü maça gitmeye niyetlenmiştik, fakat siz geldiniz, şimdi sizi burada yalnız bırakıp gitmek münasip düşmez,
Bacanak gerçekten gün görmüşün biriydi.bizim bu durumumuza bakarak,
----Olsun bacanak,madem ki karar verdiniz, boş verin beni, kalkın hadi gidin, Belki bacanağım doğrusunu olurunu söylüyordu ama,
----Bacanak, bunu sana söylemememiz gerekti.Ama iş bu hale geldi madem,Önümüz de iki seçenek var,ya biz de maça gitmeyeceğiz, yada kusura bakma ama ya hep beraber maça gideceğiz. Böyle bir teklifi beklemeyen imam efendi, gitmemek için bin, bir türlü bahaneler anlattı. Ama ben inandırıcı, güven verici bir üslupla,
---- Bak bacanağım her yere hayır için gideceğini kabul ediyoruz, ama bu sefer gel bir ibret için git. Gör bakalım bizim için önemli denen şey sana nasıl gelecek.Hiç olmazsa şer mi hayır mı bir görmüş olursun.
Bir sürü ılımlı tatlı ve tatmin edici sözlerle bacanağımı bir nevi kandırıp götürdük maça.
Maç başlama saatinden yarım saat evvel, stada girdik. Stat yeni, yeni doluyordu.Ama ilk gördüğümüz anda da on beş, yirmi bin civarın da bir seyirci statta yerlerini almışlardı.
Ömrün de ilk sefer bir maça gelmiş olan bacanağım, Bana bir sürü sorular sordu.Mesela bu kadar seyirci nasıl oluyor da bu saatte burada hazır olabiliyorlar.
Bu kadar seyirciye kim haber ediyordu. Bu kadar seyirci hep paralımı giriyor.Filan filan. Dilimin döndüğünce, hepsini anlatmaya çalıştım.
Nihayet maç başladı.Maç bir birinci lig maçı idi.Ankaragücü-Bursaspor arasında oynanacaktı. Statta ki seyircinin çoğunluğu Ankaralı taraftarlardandı. Staddın bir kenarın da yüz, yüz elli kişilik bir de Bursa taraftarı vardı.Ara sıra onlarda tehazürat yapmaya çalışıyorlardı.Ankara taraftarından fırsat buldukça.
Gerçekten o sezonun ilk lig maçı olmasın dan olacak seyirciler takımların canı gönülden tehazürat yapıp alkışlıyorlardı.
Maç sakin, sakin başladı. Her iki ekipte birbirinden çekingen oynamasına rağmen ev sahibi ekibin ara sıra alkışlanacak hücumları da oluyordu.Bursa ekibi de devamlı kontrataklarla ara sıra öbür kaleye gidiyorlardı.
Maçın ilk devresinin ortalarına doğru Bursaspor takımı bir gol atmaz mı rakip kaleye, işte o zaman statta sadece bursa taraftarlarının sesi yükseliyordu. Tabi bu durumu soran da benim bacanağım oldu,
-----Bacanak ne oldu,bu millet niye sustu ?.
---- Valla bacanak bu bir kural olmuş sayılır. Zira gol yiyen takımın taraftarları pek tehazüratta bulunmaz takımlarını alkışlamazlar, fazlada sesleri çıkmaz. Onun için şimdi o karşıda ki Bursasporlular bağrışıyor. yüz yüzeli kişilik grubun eh işte o kadar tehazüratı oluyordu.
Maçın ilk devresi bir sıfır Bursa galibiyetiyle sona erdi. Bu arada çitlemek için de birer çekirdek aldık.
Maçın ikici devresi başladı. Maç iyi bir maç oluyordu,iki takımda puan için uğraşıyorlardı.Fakat Bursa takımının üstün oluşu,statta ki yirmi bin seyircinin susmasına sebep olmuştu.Birinci devre bir sıfır Bursa galibiyetiyle sona erdi.
İkici devrenin hemen başlarında Ankaragücü beraberlik gölünü atınca,statta ki seyirci bir nevi yeniden canlanmıştı.
Atılan golden sonra Ankara takımı baskıları yoğunlaştırmıştı. Bu arada da bacanağım, yanımızda inip bir sıra aşağıya oturmuştu.
Maç böyle devam ederken Ankara takımı bir gol daha atınca statta yer yerinden oynadı sanki. Seyirci öyle coşmuştu ki sormayın gitsin.Ben ve yiyenim hem maça bakıyoruz hem de, çekirdek çıtlıyorduk.Maçta öyle kızışmıştı ki,seyircide onlara tempo tutuyordu.
Sanıyorum ikinci devrenin ortalarına doğru, birisi sağ böğrüme dürtü. Baktım bana dürten bizim yiyen, Bir eliyle önümüzü gösterirken,
----Amca senin imam efendiye bak dedi.
Dediği yere baktığımda inanılacak gibi değildi. Zira bizim hoca efendi, başından yazlık kasketini eline almış, he bire
---- Ankara, Ankara, Ankara diye tempo tutuyor. Öncesi beklemediğimden veya ummadığım dan dolayı şaşırdım. Şöyle birkaç dakika seyredince, gördüm ki bizim bacanak tamamen maça kendini kaptırmış, sanıyorum nerede olduğunu unutmuş bir tavırla tahezürat yapıp milletle tempo tutuyordu. Gözlerime inanamıyordum. Hani ibret için getirdiğim hoca efendi de kendini maça kaptırmış o anda millete imam desem bana yalancı derlerdi. Bir muaf ir bacanağı gülerek ardından seyrettik.sonun da
----Ey bacanak ne oluyor,ne yapıyorsun öyle ?, Bacanak maça kapılmışlığın eseriyle,
----Ya bacanak bu ne biçim maçmış böyle. İnsanı bir hoşhoş ediyormuş.Ben de bilmiyorum ne yaptığımı.
Ama ben hem görüyor, hem de biliyordum.Zira bizim imam efendi maçın tadını çıkarıyordu.Allah Rahmet eylesin……..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.