- 672 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AKŞAM YAĞMURLARINDA
ı.
Seriin ve kimsesiz sonbahar rüzgarlarının yüzüme çarptığındaki hissizlik gibiydi karşımda ki duruşun. Savrulurken direnmeye çalışıyor, dik durmak isterken buruşmuş bir papatyanın yeşil şeffafımsı yaprakları gibi dökülüyordun karşımda. Acımasızca öldürüyordum seni; ruhunu bedeninden lime lime çekip çıkarıyordum.Gözlerine baktıkça gözlerim, sözlerim tokat gibi indikçe suratına, kalbimde ki nefreti haykırırken boşluğaacınası gözlerin doluyor ve kirpiklerin ıslanıyordu. Ellerinin titremesi bile bir zelzele gibi sarsıyordu bedenimi. Her ’’sus!’’ deyişin yere düşen yağmur damlarının şıpırtıları ve köpeklerin uzaklardan gelen uluma sesleri arasına karışıyordu.Kaybolup gidiyordu ıssız ve sonsuz karanlıkta sesin... Bardaktan boşanırcasına yağan yamur ıslak saçlarınla alnında şekiller çiziyordu umursamazca...Göremediğim gözyaşların yağmur damlaları arasında çoktan sırasıyla süzülüp gitmişti belkide...İçimi boşaltıncaya kadar konuşuyordum karşında sana, belki konuşmak değil yaralamaktı , kah hakaret ediyor kah işkence ediyordum kelimelerimle. Susuyordum sonra. Tepeden tırnağa yıkayıp geçen yağmura birer damlada ela gözlerim ekliyordu.
Çenemden aşağı bir yol çizip gidiyorlardı kendilerince. Sustulça ürperiyordum, içim bir hoş oluyordu.
ıı.
Gözlerin gözlerime bakarken; gözlerim seni izliyordu. Yanaklarımın ateşler içinde yanmasından anlıyordum yüzümün kızardığını. Çenem titriyor, ellerim durmadan birbirini ovuşturuyor, ayaklarım ise bulutların üzerindeymişçesine hissedilmiyordu.
Yarattığım sessiz ortamın eseri olarak ellerin uzanıyordu ellerime, başımı eğiyordum öne. Dudakların aralanıyordu birşey söyleyecek gibi, vazgeçmiş gibi yapıyordun sonra. Alnın kırışıyor, çehren bozuluyordu ve durup ayaklarına bakıyordun öylece.
Yağmurun sesini dinlemeye koyulduğum an ’Melek’ diye sayıklıyordun ismimi.Sonra ’’Meleğim’’ diyordun okşayan sesinle.Bir elini yanağımda gezdirirken diğer elin ellerime kenetleniyordu. Gözlerinle kucaklıyordun beni; içimdeki nefreti çekip çıkarıyordun adeta... Bir sıcaklık kaplıyordu ruhumla bedenimi. Sonra ellerin ıslak saçlarımın bukleleriyle oynuyordu kıyamamazcasına. Başımı dik tutup tekrar gözlerinle karşılaştığım anda bir buse konduruyordun alnıma sessizce...
-Git! diyordum sevgimi saklamaya çalışarak. Cehennemin dibine kadar yolun var. GİT... Bir daha görebilecek miydim seni akşam yağmurlarında? Bir daha çıkacak mıydın çıkabilecek miydin karşıma? Bir daha aynı havayı soluyabilecekmiydik seninle? Gidiyordun işte! Gidiyordun akşam yağmurlarında...
YORUMLAR
Duygular seyre dalmış içli güzel bir yazı okudum kutlarım yüreği ve kalemi sevgilerimle