- 353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yakın Ma
Yakın Ma
İnsanların kendi rızası ile düştüğü durumdan, kendi çaba göstermeksizin başkasının kurtarması beklentisi abestir. Kimse başkasının ardında dolaşmak zorunda değildir; düşerse kaldırmak için. Bu toplumlar için de geçerlidir. Kaynaklarını satıp savuran veya koruma çabası göstermemiş olan toplumların gelecek nesillerini esarete düşürdükleri ortada! “Kurtuluş mücadelesi” vermek dahilde olur, dışardan yardım alarak ancak yardım edenlerin gizli maksatlarına ve çıkarlarına yol açılır! Bu durumu duygusala bağlayıp yakınmak ise zaten akıllara zarar bir durum…
Esarete veya sömürüye düşmüş toplumların arka planında ataları vardır! Kaynaklarını koruma zahmetine girmeyen, günü birlik yaşayan ataların gelecek nesle bıraktıkları kötü miras vardır. Bir de vasiyet sayılacak öğretiler bırakmışlar ki o da akıllara zarar. Bir sürü kutsal söylem bırakırlar, en iyi onlardır ama ortada ele alınacak, yaraya merhem sayılacak bir değer de kalmamıştır!
Niteliksizlik öyle bir illet ki; esareti netice verir. Kendi kaynaklarını kullanamayan niteliksiz bir toplumun kaynaklarına talip olan çoktur. Yani hasta ceylanı kapacak yırtıcılar pusudadır. “Vah zavallı ceylan aslan tarafından parçalandı, onun parçalanmasına seyirci kaldık; tuh vah insanlık öldü! ” söylemlerinin ardında müthiş bir riyakarlık yatar…
“Tırnağın varsa başını kaşı”, “Ben aş umarım bacımdan, bacım ölür acından” İnsanlar izzet ve şerefi ile yaşamak için çalışmak, üretmek, kaynaklarını korumak zorundadır! Bir toplumu çökertmek ve kaynaklarını sömürmek için o toplumda “İyilik” kavaramı özellikle kullanılır! İnsanlık, iyilik, dini ve ideolojik idealler sadece sözde kalınca; düşülen durum da duygusala bağlanır! Böylece niteliksizleşen insanlar, aciz ve başkasından umar hale gelir! “İnsanlık öldü mü? ” ayakları başlar… İnsan olan zaten önce kendi sonra içinde bulunduğu toplumun niteliğini, kalitesini, iş gücünü, yer üstü yer altı kaynaklarını açığa çıkarır ve kimseye el açmaz! Kendi kaynaklarını egemenlere verip onlardan aldıkları bütüne göre sadaka sayılacak bir gelirle lüks içinde yaşamayı seçenlerin gelecek nesillerinin düştüğü durum ortada iken bunu duygusal söylemlerle perdelemeye çalışmak günü kurtarmaktır! El açmayı öven toplumların tamamı geri kalmış. “Veren el alan elden üstün” ise neden, üstün olan tercih edilmemiş de esaretin pençesine düşülmüş diye sorgulamak gerekirken duygusala bağlayarak durum kurtarılmaya çalışılır. Niteliksiz insanlar bir işte çalışmayı da beceremez, duygusal “İyi” söylemlerin arkasında gösterilen hedefi protesto eder dururlar, bunun karşılığında aldığı yardımla hayatını sürdürür; daha ileri aşamalarda bu niteliksizler egemenler tarafından öyle bir örgütlenir ve silahlandırılır ki. Şerlerinden Allah muhafaza…
“Kurtuluş Savaşı” yaşamış bir toplumun aymazlığı, kendi rızasıyla değilse aldanmaktır. Aldanan masum mudur? Hayır, aldanıp esareti görünce yakınmak şuur sahibi insan için utanç kaynağıdır. Herkes titreyip kendine gelmeli yoksa, pusuda bekleyen çok yırtıcı var! Yakınmanın, dövünmenin, başkalarından medet beklemenin, lafta kalan “İnsani” sözlerin de faydası olmaz! Kişi veya toplumlar bu şekilde sadece kendini kandırır!
Son tahlilde “Lanetleşmek” yazımda bahsettiğim gibi; kendi potansiyelini kendi kullanmayanlar potansiyelini adeta hediye ettiği kişilerle lanetleşir. Bunun da faydası yok, gerek de yok. İnsan gibi herkes kendi potansiyelini açığa çıkarırsa toplum da potansiyelini yükseltir aracı ve asalak türünden potansiyel hırsızlarına kaptırılmazsa zaten Allah herkese bu potansiyeli vermiştir. Öz potansiyeli açığa çıkarmanın önemini Atatürk şu sözüyle ne güzel anlatmış; “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” Asıl olmayan, asil olmaz. Her insanın ruhu asildir, Allah’tan üflenmiştir. Allah’tan aldığı ruhun asaletini açığa çıkarmayıp, başkalarından medet uman toplumların düştüğü durum içler acısı olmakla beraber yakınmanın da faydası yoktur. Bu konu duygusal da değildir. Evrensel bir işleyişin (nizam) gereğidir. Allah sistemi koyar, sistemi anlayan izzetli şerefli yaşar, duygusala bağlayanlar ise halleri ortada. Fazla söze gerek yok. Aslan, ceylana acımaz…
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.