17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1227
Okunma

Bende bir köpek miydim. Çevremi sarmışlar, beni adamakıllı ısırıyorlardı. Bir masal cadısı
olsaydım keşke. Sivri köpek dişlerim,uzun burnum, yırtıcı bakışlarım olsaydı.
Oda, gerçekten küçük müydü, ben mi gitgide küçülüyordum. Kış ortasındayız. Kanlı canlı biri değilim. Çok üşüyorum. Kendi ördüğüm yeleğin ceplerine sokuyorum ellerimi. Nerdeyse
dişlerimi salacağım. Isınmak için odada gezinmeye başlıyorum. Sinirlerim altüst olmuş.
Tüm vücudum sızlıyor. Bildiğim küfürlerin hepsini bağırsam; dışardakilere, içerdekilere
herkese.Genede rahatlayamam. Hastayım. Çok üşümem birazda bundan. Salonda ailemin
beni çekiştirdiklerini duyuyorum. Durumuma ne üzüldükleri, ne de aldırdıkları var. Benzim
sarı,ayaklarım ölü ayakları gibi buz donmuş. Gözyaşlarımı tutamıyorum.Ne denli aptalca bir
çıkmazda olduğuma sesimi salarak uzun uzadıya ağlıyorum. Bu yaşıma dek ailem bana ne
öğretmişti.Bağırmayı ağlamayı, dayak atmayı ve asiliği.Annem odanın kapısını açtı,yeniden
bağırmaya başladı. O bağırırken beynim uğulduyordu. Onun gerçekten insan olmadığını
görüyordum.Saldırılarına ellerini tutarak karşılık vermek zorunda kalıyordum. Kudurmuş
gibiydi. Gözleri yuvasından çıkacak gibi açılıyor, elleriyle beni hırpalıyordu. O gür sesi
kulaklarımı çınlatıyor, zayıf sinirlerimi büsbütün hırpalıyordu.
" Geberesice,geber de biz de kurtulalım! Şu haline bak, meşkef!(meşkef neyse) Kendini ne
bok sanıyon sen!"
Kendimi hiç bir şey sanmıyordum. Yalnız insan olduğumu biliyor, insanca davranışlar bekliyordum. Bir ailede bütün aile bireylerinin aynı karakterde olmas olası değildi. Tanrı
insanları yalnız yaratıyor, herkese ayrı ayrı özellikler veriyordu. Annemi üstüme abanan
babam çekip aldı. Babam dişlerini sıkarak gözlerini gözlerime dikti. " Ahh kızım beni
öldüreceksin." Babamın bizi vurduğu silâhıydı bu. Beni öldüreceksin. Babam hasta olmasın
babam üzülmesin, babam duymasın derken ben arada yok oldum.. Babam kapıyı hırsla çekip
gitti. Kapı açılınca içeriye biraz sıcaklık girdi. Ağlamam sürüyordu..
Ağlayacak öyle çok şey vardı ki.Soğuk ellerime huhlayarak ısıtıyor, bu arada da düşünmeye
çalışıyordum. Dört beş adımlık odayı dolaşıp durmaktan bıktım. Odaya karşılıklı kurulmuş
somyalardan birine oturdum.Somyanın altından ayaklarımı örtecek bir örtü buldum.Üşüyen
ellerimi koynuma soktum.Isındıkça gülünç durumumu daha iyi kavrıyordum. Aman Allah’ım!
gülmeli mi, ağlamalı mıydım? Bir insanın ailesi, akrabası, arkadaşları olduğu halde kendini
yapayalnız buluvermesi ne kadar korkunç! Sözcüklerle anlatmanın olanağı yok. Boşlukta
savrulan bir saman çöpü gibi kalakalıyorsunuz. Ne yana baksanız karanlık. Güneş bile!
Düşününce ağlamam diner. Yine öyle oldu. Sustum. Gelecekten ne bir beklentim, ne de umudum vardı. Okutulmamıştım! Tek umdum insan olmamdı. İnsan isteyince, çok şeyin
üstesinden geleceğini,bir çok şeyin üstesinden gelebileceini ,engelleri aşabileceğini biliyor
benim de insan olduğuma göre başaracağıma inanıyordum. Belki de bu denli iyimser olmam biraz da gençliğimden kaynaklanıyordu. Neden ağlayacakmışım dedim. İnşaallah tüm sorun
ve korkularımın üstesinden geleceğim.
İnce örtünün altında ellerim utanıyordu.Beni sorguya çekiyordu. Suç biraz da bende miydi?
Başımıza gelenleri kader diye geçiştiririz.İnsanlığımız nedense sorumluluktan kaçar.Güneş
ışığı altında pineklemek yerine yapılacak ne güzel işler olmalıydı.
Ev tenhalaştı derken hepsi Allah belâsını versin bu kızın diye çekip gittiler. Annem "Bu evde durulmaz,alıp başımı gideceğim.Ellere hizmetçilik yapacağım.Elin,günün yüzüne nasıl
bakarım. "diyordu. Kapıyı büyük bir gürültüyle kapattılar. Kapının gürültüsü beynimde
zonklamadı. Onların çıkıp gidişine çok sevindim. Hemen salona geçtim. Yanan sobaya ellerimi uzatarak ısınmaya çalıştım..
Devam edecek..
İlk kez bir öyküm güne düştü,
seçici kurula azcık da sitemle, çok teşekkürler..
i