- 759 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Fatma kadının öyküsü
.Fatma, bahtı kara biriydi. Daha doğmadan yazılmıştı, onun kara yazısı alnına. Doğru dürüst evlilik hayatı olmamıştı, mutlu olacağı yerde zehir olmuştu evlilik hayatı ona.
.Fatma güya bir zengin kızıydı. Her şeyi vardı babadan kalan malı mülkü ne istenirse vardı mutluluk adına.
.Olmayan tek bir şeyi vardı o da sevgiydi hayatındaki. Bir evin genç ve güzel bir kızı iken, babası onu istemediği halde evlendirivermişti, yanındaki beslemesi evlerinin yanaşmasıyla.
.Oysa onlar aynı evin içinde beraber yaşamışlardı, beraber aynı evde kardeş gibi büyümüşlerdi. Aynı çatının altını paylaşmışlardı onlar yıllarca büyürken.
.Ama ne derler eskiler, “ateşle barut yan yana durmaz.” babasının beslemesi olan genç adam, bir gün sinsice giriverir genç kız Fatma’nın koynuna. Olan olur, istemeden genç kız Fatma, bu erkeğin kadını oluverir günlerden bir gün.
.Yapılacak tek bir şey kalır, mahallede köyün içinde etrafta halk arasında daha fazla dedikodu çıkmadan bunları bir an evvel evlendirmektir.
Düğün dernek kurulur biri besleme biri de evin kızı iki genç aynı çatının altında iken, evlendirilir onlar için yeni bir yuva kurulur.
.Çok geçmeden bir gün yeni evli olan bu genç kadının babası, bir çatışma sırasında asiler tarafından silahla vurularak öldürülür. Arkasından gelen aylarda da, babasının ölümüne dayanamayan başlarına gelen olaylara üzülen annesi de ölür. Bir evin tek kızı tek çocuğu olan Fatma artık, istemeyerek evlendiği taciz gördüğü erkekle, yapayalnız yaşamaya başlardır.
.Artık Fatma kadın, babasının, annesinin korumasından mahrumdur. Üstelik babasından kalan mal mülk para pul, neyi varsa bunların kullanılması ve idare edilmesi de, bu zorla evlendirildiği üstelik hiç sevmediği kocasına geçerdir.
.Adet böyledir çünkü o yıllarda, Anadolu’ da kadınlar mal mülk idare edemezlerdir. Ancak eşler hak sahibidir böyle konularda.
.Genç kadının istemeyerek evlendiği eşi, aksi huysuz biri olduğu gibi kazanmadan bulduğu malın mülkün üzerine oturunca har vurup harman savurmaya başlardır.
.Yaradılıştan içinde olan dürtüler yetenekleri ortaya çıkar. Meyhanelerde her akşam içmeye, kumarhanelerde kumar oynamaya başlardır.
.Eve gelince evde artık kavgalar çoğalır. Fatma kadın, birbiri arkasına bitmek bilmeyen kötü günler yaşanmaya başlardır artık.
.Kadın belki der çocuklarımız olursa, onların varlığı bizi mutlu eder onlar babalarını doğru yola getirir diyerek, çocuk bir yuvanın mutluluğudur diyerek arkası arkasına çocuklar doğurmaya sıralamaya başlar ve birçok çocuğu olur bu istemeyerek evlendiği sevmediği kocasından.
.Oysa hiç de öyle olmazdır. Aksine çocuklarla çoğalan aile karşısında artan masraflar da artınca, kadının ölen babasından kalma malları, mülkleri, var olan taşınmazları birer, birer elden çıkmaya satılmaya başlanırdır.
Kumar içki masrafları bir taraftan çocukların giderleri bir taraftan derken var olan servet hızla erimeye tükenmeye başlardır.
.Fatma kadın başlarına gelenden kahrolmaktadır. Yine de, doğurup büyüttüğü iyi kötü kavgalar içinde ona buna muhtaç olmadan yetiştirdiği çocukları ile mutlu olabilmenin yollarını aramaktadır.
.Bu zoraki evlenen kadının, zor günlerde sığınacağı onun da pek fazla akrabası da yoktur. Annesi babasından sonra hemen öldüğünden kardeşleri de olmadığından, dertlerini acılarını içinde bulunan çıkmazlarını yetiştirdiği kendi çocukları ile paylaşmakta, kendini zor koşullar altında olsa da onlara vermektedir.
.Fatma kadın kocasından doğan aile içindeki geçimsizlerden doğan dertlerini unutabilmek adına bu arada sigaraya alışır. Evinde yaşadığı huzursuzlukların verdiği acıları biraz olsun unutabilmek adına hiç durmadan sigara içer sigara tütün tiryakisi olur çıkardır.
.Çocukların kimisini okutur iş sahibi yapar, kimisini görücü usulü ile evlendirir onları iyi kötü yuvalarına kavuştur.
Koca dayağından koca kavgasından bıkan bu bahtı kara Fatma kadın, bir gün başını alır gider çocuklarından birinin yanına sığınır.
Sığınır sığınmasını amma, çok geçmeden o zamana kadar çok bilinmeyen bir hastalık bunu yakalar. Gittiği doktor bunun tedavisi olmayan çok gecikmiş bir hastalık olduğunu, onun yaşaması için ancak birkaç aylık bir ömrünün olduğunu söyleyerek, onun hastalığı için yapılacak bir şey kalmadığından bahisle onlara açık, açık yüzlerine karşı söz ederek evine geri gönderir.
.Fatma kadın artık yakında öleceğini biliyordur. Fakat ölüm onu asla korkutmazdır. Ölümü kendisi için yaşadığı kâbus dolu yıllardan dolayı bir kurtuluş olarak görürdür.
.Fatma kadın ölümüne kadar geçen zaman içinde kapı, kapı dolaşarak tanıdığı kimler varsa helallik toplar, hepsiyle bir, bir vedalaşır ve sonra evine dönüp kendisini sevmediği kocasının yaşadığı evinde ölümünü beklemeye başlardır.
Kocası eşinin öleceğini biliyordur.
.Eski huyları gitmiş içkiden kumardan vaz geçmiş olarak, beş vakit’ de namazını kılarken bir taraftan da, kendisini ölmeye hazırlanan eşine af ettirmeye çalışır. Pişmanlıklar içinde adeta ona son günlerinde yalvaran biri haline gelir.
.Zaman çok sürmez üç ay sonra ölüm ona baki olur. Ve hayatı boyunca hiç yüzü gülmeyen, bu Fatma kadın isteyerek ve severek geldiği gerçek dünyasına geri döner.
.Eşinin ölümden kendini sorumlu hisseden huysuz koca, kendini o günden sonra namaza oruca verirken, içkiden kumardan uzak geçirdiği yalnız yaşadığı günlerini elinde tütünden sarma sigaralar pencerelerin önünde kara kara düşünerek geçirirdir.
.Ölüm onu on yıl süren bir sefaletin sonunda bir gün gece yalnız iken yakalar. Eve gelenler onu evinde ölmüş halde bulurlar. Bir ailenin dram dolu hayatı sona erer.
Kader dediler şu benim alnımdaki kara yazıma.
Silinmez dediler.
Uğraşma dediler durdular.
Vurdular kırdılar
Ben alnımdaki kara yazım yüzünden ağlarken.
Kader dediler şu benim alnımdaki kara yazıma.
Beladan, belaya sattılar beni.
Neler geldi neler, şu hayatta başıma.
Ettiler beni deli.
Kara kaderime gece gündüz demeden ağlarken.
Kader dediler benim alnımdaki kara yazıma.
Silmeyi denedim olmadı
Kaçmaya çalıştım yine olmadı
Bir şeyler oldu aklıma.
Elimde sigaram pencere önlerinde kara, kara düşünürken.
Kader dediler alnımdaki kara yazıma,
Şu çaresiz derdim yüzünden
Dediler ölüm yakın, hak oldu sana.
Kapım çalındı,
Gülerek girdi ölüm kapımdan, ben onu davul zurna ile beklerken.
A.Yüksel Şanlı er
09 Ocak 2013
Antalya.