- 882 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
GÖKDELENİN 13.KATI - yeniyıl yazısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bâtıl inançların, hurafelerin, söylencelerin değişmez mevsiminde yaşayan her insan için; 13 rakamının “aman üstünden atlayalım, yanından geçmeyelim, görmezden gelelim” dedirten ve gizliden iç ürperten bir etkisi mutlaka vardır.
Hatta bu etki kimi zaman öyle boyutlara ulaşır ki mesela bazı gökdelen yapılarda 13. kat tamamen boş bırakılarak rant pastasından kocaman bir dilim “pasta” rüşvet olarak gözden çıkarılır, asansörlerin 13. kat düğmeleri iptal edilir.
İşte şimdi gökyüzünü delerek sonsuzluğa doğru uzanan böyle bir 21. yüzyıl gökdeleninin merdivenlerinde karnı burnunda, hamile bir kadın görüyoruz.
12. kata kadar çıktığı asansörden inmiş ve 13. kata ulaşmak için de son basamakları adeta sürünerek, tırmanarak çıkmaya çalışıyor.
. . . ,
Binanın dışından gelen korkunç sesler yankılanıyor merdiven boşluğunda. Gökyüzünden yağmur gibi yapan bomba seslerine yeryüzünden fırlatılan uçaksavarların, füzelerin ve makineli tüfeklerin sesleri karışıyor. Yıkılan binaların, yanan-yakılan ormanların çığlıkları ile beraber. Kör olan nehirlerin, aç kalan denizlerin inlemeleri gibi sesler.
Binanın dışından gelen o korkunç sesler. . . Silah tüccarlarının kanlı parmaklarıyla saydığı yeşil banknotların arasından taşan ölü çocukların yetimliği, öksüzlüğü ve sütsüz kalmışlığı gibi sesler. Ucuz oyuncaklardan, sahte gıdalardan fışkıran boyalı kanser mikrobu gibi sesler.
Binanın dışından. . . Tren, otobüs ve uçak kazaları, iş kazalarının sesleri gibi sesler ve depremlerin, yangınların ve sel baskınlarının. Yalan ihbarların, kuru iftiraların ve ihanetin, yazamayan kalemlerin, konuşamayan dillerin, düşünemeyen beyinlerin seslerine karışan çarpmayan yüreklerin sesi gibi sesler.
. . . ,
Kadın çığlık çığlığa, kan-ter içinde ve gözyaşlarıyla son basamağa ulaştığında; tüm yaşamı boyunca duyduğu, dinlediği ve şimdi de merdiven boşluğunda yankılanan bütün o korkunç sesler yavaş yavaş, perde-perde uzaklaşıyor ve yerlerini bir bebeğin doğum anının pembe-mavi sessizliğine, o muhteşem bekleyiş anına ve gece yarısı aydınlığına bırakıyor.
Ve bebek doğuyor.
Şimdi biz, hepimiz, yedi küsur milyar insan. . . ,
gökdelenin 13. katındaki bu doğum sahnesini bir sinema filmi izler gibi izliyoruz. O sessizlik içinden süzülen pembe-mavi renklerden diktiğimiz giysileri kendi umutlarımızın üstüne giydirmeye çalışırken, gece yarısının havai fişekli, coşkulu aydınlığının; kendimizin, el-ele, yürek yüreğe tutuştuklarımızın, hepimizin, ülkemizin ve tüm insanlığın yarına giden yollarını aydınlatmasını diliyoruz.
Ve hep bir ağızdan Nazım gibi “hoş geldin bebek” diyoruz. Ama şiirin devamını kendi kalemlerimizle yazıyor ve yürek sesimizle de tüm yeryüzüne haykırıyoruz.
“hoş geldin bebek, yaşamak sırası sende
senin yolunu gözlüyor, unutulan tüm güzellikler
en başta insanlık, sonra özgürlük, barış ve sevgi
ve bu güzelliklerden doğacak daha neler, neler
günaydınlar bekliyor mesela her sabah seni,
sıcacık gülümseyen bir tas çorba gibi
. . .
hoş geldin bebek, yaşamak sırası sende”
* * *
2013 YILININ HEPİMİZ İÇİN, ÜLKEMİZ VE BÜTÜN İNSANLIK İÇİN SAĞLIK, MUTLULUK, BARIŞ GETİRMESİNİ. . . ,
2012 DE VE DAHA ÖNCELERİNDE YAŞANAN TÜM ACILARIN BİR DAHA YAŞANMAMASINI DİLİYORUM.
YENİ YILDA YÜZÜNÜZDEN GÜLÜMSEMELER, YÜREĞİNİZDEN GÜZELLİKLER DÜŞMESİN.
YARINLARINIZ AYDINLIK, YOLUNUZ AÇIK DENİZLERE DOĞRU OLSUN. . . .
CEVAT ÇEŞTEPE
YORUMLAR
İşte şimdi gökyüzünü delerek sonsuzluğa doğru uzanan böyle bir 21. yüzyıl gökdeleninin merdivenlerinde karnı burnunda, hamile bir kadın görüyoruz.
...
ey kadın ana
haydi artık doğursana
nedir çektiğin sancı;
doğur da
yeni bir ad koyalım
dünya adlı mekâna!
Kaleminize sağlık. Beğeni ile okuduğum samimi ve akıl dolu bir yazı. + 10