YILIN İLK KARI...ÜŞÜYEN MELEK'LER...
Yılın ilk karı. Dünden beri yağan kar nihayet durmuş. Sabahın erken bir saatinde penceremden baktığımda bembeyaz bir örtü gördüm yerde. Sanki bütün çirkinlikleri kapatmak istercesine yayılmış keyfince, örtmüş örtebildiğince, ağaçları da bembeyaz giydirmiş bir keyif ki o kadar. Ağaçlar da dallarındaki inci gibi dizilmiş ışıl ışıl parlayan bembeyaz pamuklarıyla her biri nazlı gelin gibi süzülüyorlar.
Yerde birkaç ayak izi. Kim bilir sabahın erken saatinde işine gitmek için oradan geçmiş elleri cebinde, büzülmüş, başı önde ayaklarını sürüyen bir emekçi midir, ya da ekmek parası beşinde sokakları arşınlayan çöpten kazanç umanlardan biri midir?
Dün ilk karda trafik işkencesi çeken, akşam evlerine dönmekte zorlanan İstanbul çilekeşlerinin arasında olmadığım için şanslı addediyorum kendimi. O günleri de yaşadım, geçti. Onların da sırası geçecek bir gün gelip, yerlerine yenileri geçecekler. Büyükşehir çilesi devam edecek. Ben şimdi karın yağmurun keyfini yaşamak istiyorum.
Sabah ilk önce gri bir hava vardı karla birlikte Pendik’te. Yine de çıktım sabah yürüyüşüm için. Berem, eldivenlerim derken iyice ağırlaştım bu sefer. Her zamanki gibi köpeğim karşıladı parkımda yine büyük bir sevinçle sanki uzun süredir görüşmemişiz gibi. Atlayıp zıpladı. Karlara bata çıka birlikte kah oynayıp, kah konuşarak yürüdük uzun uzun sahilde. Gittikçe hava açtı, pırıl pırıl bir aydınlık geldi grinin yerine.
Ben böyle mutlu mesut karın keyfini çıkarırken, gazetelerde resmini gördüğüm okul yolunda ayaklarına küçük gelen terliğiyle karda üşüyen Melek geldi gözlerimin önüne. Yılın altı ayı kar altında geçen hayatları onların gerçeği. Ve yoksullukları. Üzerlerinde montu bile olmadan yırtık ayakkabılarla, terliklerle okula gitmeye çalışan çocuklar, okumak isteyen çocuklar, yaşamak isteyen çocuklar.
Kaymakam amcası bir bot alıp giydirmiş Melek’i ve fotoğraflarını çekip yayınlamışlar yine gazetelerde. Gazetelere haber olmasa Melek’i giydirmek akıllarına gelmeyecekti. Oysa Melek ve diğer Melekler hep oradaydılar, hep yanı başındaydılar onların.
Hadi bu çocuklardan biri ikisi birilerinin dikkatini çekiyor da çekilen fotoğraflardan falan, biraz olsun sebepleniyorlar. Dikkat çekmeyen çocuklar ne olacaklar peki. Diğerleri ne olacak. Alelacele vicdan temizleme operasyonları yapıp, hoyratça ne kadar âlicenap olduklarını gösteren dimağlar diğer çocukların teşhirlerini mi bekleyecekler.
Okulları uzak, yolları yok, olsa bile metrelerce kar içinde, paltoları da yok üstlerinde. Elleri donmuş soğuktan, kitaplarını bağrına bastırmış çocuklar, okuyacaklar, büyük adam olacaklar.
Üşümemelerini sağlamak devletin ne kadar parasına mal olur?
Gelişen ekonomi masallarından sonra bu resimler bizi kendimize getiriyor, yüzümüze vuruyor. Tipik Doğu Anadolu fakirliği deyip geçiştirilebilecek bir şey değil bu. Yoksulluğun dili, dini, ırkı yok. Yoksulluk her yerde aynı.
Kar bütün çirkinlikleri örtmek için yayılmış keyfince de öyle iç acıtan görüntüler var ki daha beter ortaya çıkarıyor.
Şükran Demirtaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.