- 798 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Müslüman'a Düşen Yalnızca Tebliğdir
MÜSLÜMANA DÜŞEN YALNIZCA TEBLİĞDİR
İslam’da tebliğ önemli bir ibadettir. Her Müslüman tebliğ yapmakla sorumludur.
Tebliğin nasıl yapılması gerektiğini Kuran’dan öğreniriz. Peygamberlerin tebliğ yöntemleri bizim için en güzel örnektir.
Allah, Peygamberlere insanları dine çağırırken güzel sözle öğüt vermelerini bildirmiştir.
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et.(Nahl Suresi (16/125)
Hiçbir peygamber dini tebliğ ederken zor ve baskı uygulamamış, en akılcı yöntemlerle insanları Allah’ın yoluna davet etmişlerdir.
**
Hz. İbrahim
Hz. İbrahim kavmine putlara tapmanın ne kadar büyük bir sapkınlık ve akılsızlık olduğunu en etkili yöntem ve örneklerle anlatmış ve insanları Allah’a iman etmeye davet etmiştir. Kavmine Allah’ı anlatırken onların vicdanlarını harekete geçirecek, onları düşündürecek yöntemler izleyen Hz. İbrahim, onlara sorular sorarak düşünmelerini sağlamış, böylece içinde bulundukları sapkınlığı kendilerine göstermiştir. Taptıkları sahte ilahların şuursuz birer tahta ve taş parçasından ibaret olduğunu anlamalarını sağlamıştır.
Böylece o (Hz. İbrahim), yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Dediler ki: "Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?"
"Hayır" dedi. "Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin."
Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin."(Enbiya Suresi 62-65)
Hz. Süleyman
Hz. Süleyman “Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin.” (Sad Suresi, 35) duasıyla sahip olduğu zenginlikleri, Allah’ın bildirdiği İslam ahlakını dünya üzerinde yaymak için en güzel şekilde kullanmıştır.. Kudüs’te bulunan Hz. Süleyman’ın sarayı yeryüzündeki en ihtişamlı ve görkemli yapıtlardan bir tanesiydi.
“...Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim...” (Sad Suresi, 32)
Hz. Süleyman fethettiği ülkelerde yaşayan insanları Allah’a iman etmeye ve teslim olmaya davet etmiştir. Sebe Ülkesi’ne gönderdiği İslam ahlakına davet mektubu bu konuda çok önemli bir delildir. Hz. Süleyman’ın aklı, ilmi ve sanatı karşısında çok etkilenen Sebe Melikesi Allah’a iman etmiştir. Bu durum Kuran’da şöyle bildirilmiştir:
“Ona: “Köşke gir” denildi. Onu görünce derin bir su sandı ve (eteğini çekerek) ayaklarını açtı. (Süleyman:) Dedi ki: “Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmiş bir köşk-zemindir.” Dedi ki: “Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artık) ben Süleyman’la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.””(Neml Suresi, 44)
**
Bugüne dönersek bizler de peygamberlerin uyguladığı akılcı yöntemleri örnek almalı, İslam’ın hayrına olacak şekilde tebliğ yapmalıyız. Bunun için öncelikle Kuran’ı okumalı ve hurafelerden arınmış gerçek dini çok iyi kavramalıyız.
Televizyonlarda ve internet ortamında yobaz zihniyetin dine verdiği zarar ortadadır. Dinimizde yeri olmayan uygulamaları din olarak kabul eden ve insanlara zorla dayatmaya çalışan bu insanlar, Allah’ın bizler için kolaylaştırdığı İslam’ı yaşanması imkânsız hale sokmakla kalmıyor, sergiledikleri düşmanca tavırlarla insanları dinden uzaklaştırıyorlar.
Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi... (Ali İmran Suresi, 159)
İnsanları açık-kapalı, zengin-fakir, Hıristiyan-Musevi, kadın-erkek demeden İslam’a davet etmeli, bunu yaparken de kötü sözden ve üsluplardan uzak durmalıyız. Kimse kimsenin dini ve inancı hakkında hüküm verme yetkisine sahip değildir. Kimse kimseyi kapalı olmadığı için, ibadetlerini yerine getirmediği için de yargılama hakkına sahip değildir. Herkes kendi amellerinden sorumludur. Müslüman’a düşen yalnızca tebliğdir.
Fakat onlar yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca apaçık bir tebliğdir. (Nahl Suresi, 82)